Selam herkese, narsistlik nedir kısaca ondan bahsedelim insanın aşırı şekilde kişisel yeterlilik, güç, prestij ve kendini üstün görme ile zihinsel olarak meşgul olup bu durumun kendisine ve başkalarına verdiği yıkıcı hasarı görememesine neden olan bir kişilik bozukluğudur. Benim annemin babası narsist çocuklarına fiziksel ve pskolojik şiddet uygulamış benim teyzelerim ve annemde de bunlarin cok kötü etkileri var hayatlari travmayla dolu ve hepsindede siddete yatkinlik ve sevicilik var ayni sekilde annemin böyle olmasi oğlunu da bu sekilde yetistirmesine sebep oldu ben öyle yetismedim daha doğrusu ben kendimi yetistirdim o yüzden de empati yapabilirim hatam olduğunda özür dilemesini bilirim ama abim öyle değildir kendini kusursuzum demesede her hareketinden kusuru yokmus gibi konusur rencide etmeyi ve eleştirmeyi sever karsindaki herkesi ezerek mutlu olmaya calisir ayni sekilde kendi oglunu da bu sekilde yetiştiriyor bacak kadar çocuk bazen hakaret ediyor ya da emir kipi kullanarak konuşuyor saygisiz bi çocuk babasinin küçük bir versiyonu gibi peki ne yapilmasi lazim neden bu sekilde oluyor.. benim abim annemden intikam almak ister gibi evlatlarini hirpaliyor evlatlar da fazlasiyla yirtici davraniyor.
Toplumların ve milletlerin huzur ve kalite düzeyini eğitim belirler.
Bir ülke ne kadar zengin olursa olsun eğer ortalama eğitim düzeyi düşükse oradan bela ve sıkıntı eksik olmaz. Örnek için topraklarının altı petrol ve değerli madenler dolu birçok Ortadoğu ve Afrika ülkesine bakabilirsiniz.
Eğitimde öyle okullarda falan verilmez. Eğitim ailede verilir. Okul, ailenin verdiği eğitime destek olur.
Ancak bizim ülkemizde ailelerin çoğunluğu çocuk doğurup belli bir yaşa geldikten sonra okula fırlatıp atmayı ona eğitim vermek zannetmektedirler. İşin daha da ilginci çocuklara verilen "aile eğitimi" olması gerekenin tam tersi olmaktadır.
Yani ülkemizde aileler çocuklarına eğitim vermiyor değiller ama verdikleri eğitim problemli bir eğitimdir. Öncelikle çocuklara koşulsuz şartsız itaat ve mantıksız bile olsa büyüklerinin söylediği hiç bir şeyi sorgulamama öğretilir. En ufak bir sorgu veya karşı gelme başta dayak olmak üzere ciddi cezalarla karşılık bulur. Bu sebeple çocuklar sadece itaat etmesini bilen ve düşünmeyen robotlara dönüşürler.
Aynı sistem okulda da devam eder. Öğretmene karşı çıkan veya verilen bilgileri sorgulayan öğrenci cezalardan ceza beğenir.
Bu sayede yaratıcılık ve farklı düşünce yeteneği sıfır nesiller oluşur ki robotlaşmış insanlarla bilimde veya sanatta bir yerlere gelme imkanınız yoktur. Daha sonra çocuklara binlerce sene öncesinden gelen ataerkil kabile kültürü enjekte edilir.
Buna göre dünyaya erkek olarak geldiğiniz anda kadınlardan üstün olduğunuz ve kadınların çocuk doğurma, zevk verme ve ev işi yapma dışında bir şeye yaramayan akılsız varlıklar olduğu erkek çocuklara ince ince öğretilir. Bu eğitimi verenler de genelde ne ilginçtir babalar değil anneler olur.
Örneğin bir odada oturan erkek çocuk masanın üstündeki suyu bardağa koyup kendine getirmesi için kız kardeşine emir verebilir ve bunu yapması aile tarafından desteklenir. Ufak yaşlardan beri kadınlara emirler yağdırabileceğini düşünen ve her fırsatta itip kakmayı da "erkeklik" olarak adlandıran bir kültür erkek çocuklara itinayla aktarılır. Kız çocuklara da buna itaat etmek öğretilir.
Ailelerin verdiği eğitim müfredatı zaman içinde daha da eğlenceli olmaya başlar.
Öncelikle çocuğa ezik olmaması, kendini üstün görmesi, zayıfa güç gösterip, güçlüye de yaltaklanması gerektiği konuya uygun örneklerle ince ince anlatılır.
İki yüzlülük eğitimi de önemlidir. Buna göre çocuk annesinin ve babasının başta akraba ve komşular olmak üzere başka bir çok insanın arkasından ettikleri alaylara ve hakaretlere şahit olduğu gibi , anne ve babasının aynı kişilerin yüzüne karşı son derece saygılı davrandığına da şahit olur.
Çocuğa verilen başka bir eğitim de maddiyat eğitimidir. Paranın önemi anlatılır. Fakirliğin kötülüğü ve para sahibi olmanın yaşamda en önemli şey olduğu belletilir. Ev ve araba sahibi olmanın yaşamın temel amacı olduğu, evi ve arabası olmayanın insandan bile sayılmayacağı da uygulamalı örneklerle ezberletilir.
Eğitim devam eder;
Kibar olmanın zayıflık, sessiz kalmanın güçsüzlük olduğu, güçlünün her zaman haklı olduğu, zenginin kaba olabileceği ama fakirin hep ezik olması gerektiği gibisinden fikirler aileler ve onların destekçisi televizyon dizileriyle çocuğa aktarılır.
Tüm bu eğitim sürecinin sonunda ortaya robot gibi itaat eden, sorgulamayan, erkekse kendini üstün sayan, kadınsa görevlerini bilen, para ve mal edinmeyi hayat amacı edinmiş "ürünler" çıkar.
Sorunuza cevabım evet, her tür kötü davranış bir sonraki nesillere itinayla aktarılabilir.
Çok güzel yazmışsınız. Malesef narsizm tedavisi olmayan nörolojik bir bozukluktur. Hastalar tedaviye yatkın olmamakla birlikte başarılı bir tedavi metodu da yoktur.
0-2 yaş beyin nöronlarının en hızlı geliştiği dönemdir. Özellikle bu yaş gurubunda yaşanan ebeveyn sevgisizliği, çocuğun yakınlık ihtiyacında yaşanan kopmalar ve ihmaller sonucu, özellikle empati kurabilmemizi sağlayan ayna nöron adı verilen hücrelerin gelişimi azalır. Klinik tüm çalışmalar bu olguyu kanıtlamıştır. Genetik olarakta erkeklerin kadınlara oranla bu bolgede ki nöron faliyeti daha düşük olduğu bulunmuştur.
Sonuç olarak anne karnından itibaren yaşanan stres ve özellikle 0-2 yaş döneminde beyin gelişimini olumsuz etkileyen ihmaller ve hatalar sonucu bir kişilik özellikliği haline gelir. Geriye çevrilemez.
Unutmayın narsizm bir tercih değil fiziksel bir beyin hasarıdır. Nörolojiktir. Tedavisi henüz yoktur. Terapilerin etkinliği çok düşüktür. O nedenle bu kisilerden uzak durmak, bu kisilerle ilişki ve iletisimlerimize sınır koymak sağlıklı kalmak için elzemdir. Çünkü narsistler, çıkarlarına ve imajlarına hizmet etmeyen hiç kimseye sorumluluk duymaz. Tüketmek kullanmak ve harcamak için yaşar. Aşk ilişkileri de böyledir. Hissettiklerinize değil kendi hissettiklerine ve kendi ihtiyaçlarına göre hedefler belirler. Ulaştıkları hedeflerin üzerine yeni hedefler koyarlar. Yani onlar için ulaşılması gereken birer başarı hedeflerinden başka bir şey olmazsınız.
Suistimal, ihmal, pasif saldırganlık, saldırganlık, sınır tanımazlık, manipüle etme, karşısında ki insanı kullanma, aldatma, sorumsuzluk, değişime kapalılık, üstünlük kurma, büyüklenmeci tavır davranış ve yöntemler.. Ve daha pek çok zararlı davranış ve düşünce modelleri sayılabilir.
Narsizm diğer kişilik bozuklukların da olduğu gibi genetik yönü olan bir hastalıktır. Ama özellikle benzer yetişme tarzı ve çevre koşulları dahil olmak üzere, yaşanan hormonal etkilerin ve özellikle stresin, beyin gelisimi ve genetik üzerine kalıcı değişimler yaptığı malesef tartışılmasız bir gerçektir.
@22XxAysexX22 Bu paylaşımınız için ben çok teşekkür ederim. Gerçekten bu durumu çeken biliyor. Sizde olayların icerisin kendinizi kurtarmayı başaran mücadele veren insanlardansınız. Hissettikleriniz de, mücadeleleriniz de hiç bir zaman yalnız değilsiniz. Tanık olduğunuz olaylar için çok üzüldüm. Bazı şeyler gözlerimizin önünde yaşanıyor ve gerçekten çok üzücü. Konu ailemiz olunca yapabileceğimiz en iyi şey bu durumun farkına ve ayrımına varmayı başarmak oluyor. Ancak o sayede kendimizi bu durumun etkilerinden koruyacak önlemler alabiliyor, sınırlar koymayı öğrenebiliyoruz. Ailelerimizi biz seçemiyoruz ama ilişki ve iletişim kuracağımız insanları bizler belirleyeceğiz. Ve daha güzel bir geçmişi değil, daha güzel bir geleceği hedefleyerek öğrenmeye hep devam edeceğiz. Ve bu yolda kendi içimize vereceğimiz en güzel hediye sevgiyi, şevkati, güveni, yakınlığı, değer ve desteği kendimize her zaman verebiliyor olmak. Narsistlerin yapamayacağı bir yetenektir bu :) Onlar ilişki ve iletişimlerin de derin duygusal bağlar geliştiremezler. Yakınlık ve güven içeren duyguları dahi çok sınırlı hisseder veya sadece öğrendikleri rolleri yaparlar :) Gerçek kendinlikleri bozuktur. O yüzden her şeyleri sahtedir :)
Narsistlik aktarilmaz da o narsist kisinin cocuguna baska psikolojik sorunlar yasatacagi kesin. Narsist birinin cocuguda oyle olacak illa diye bisey yoktur ama annesinden babasindan gordugu ilgisizlikle icine kapanik ozguvensiz cocuklar yetisebilir.. her insan ayni sekilde guclu olup kendini kurtaramiyor maalesef
Belki çok defa dile gelmiştir ama yine söylemek lazım. Biz Müslümanların ana problemlerinden birisi; “inanma” çizgisinden “iman etme” noktasına geçememektir. Bizim en kolayımıza geleni de “inanma” mecrasında kalarak, Allah ile kullar arasındaki narsistlere kapılmak ve kapıldıktan sonra da kurtulamamaktır. Memleketimizde ve pek çok İslâm ülkesinde maalesef durum böyle. Yaratana kul olmayı bilmeyenler veya kul olmaya üşenenler, haliyle tapınma ihtiyaçlarını kula kulluk ederek gidermektedirler. Böyleleri dünya ile ahiret arasındaki dengeyi tutturamayınca, nefsi arzularını “imani” addederek, din tacirlerinin eline düşmekte ve kullanılmaktadırlar.•Bayram boyunca çeşitli yerlerde değişik insanlar üzerinde gözlem yaptım ve konuşup görüştüklerim oldu. Doğrusu şirazemizin bu kadar bozulduğunu tahmin etmiyordum. Din tüccarlarının en belirgin halleri, narsist bir kişiliğe sahip olmalarıdır. Kur’an’a ve Sünnete ulaşım yollarını böyle kimseler kesmektedir.
Aile en önemli faktördür. Narsist insanlara özeleştiriyi aşılamak zordur, kendi benlikleriyle bunu elde etmelidirler. Bunu bir kimseden duymaları daha fazla bu eğilime sahip olmalarına neden olabilir. Bu yüzden yapılacak en iyi şey o farkında olmadan, onun yaptığı hal ve hareketleri başka bir yolla ona sağlamak. Kendi hatasını kabullenmeyi bilmesi öğretilmeli önce, bu zinciri kırmanın en iyi yolu hatayı kabul etmiş olmanın normal bir şey olduğunu anlamalarıdır. Hataya, kendini aklaması gereken bir suçlama değil! bunun farkında olmanın bir erdem olduğu aşılanmalıdır.
Ben kızımı sevgiyle büyüttüm ve yeri geldi özür diledim halada ailemizde hatalı olan birbirinden özür diler Evet o tip karakterleri tanıyorum çocukluğumda öyle karakterler vardı ve beni ezmeye küçük düşürmeye çalışırlardı ben çok mutsuz olurdum şimdilerde nerede öyle bir karakter görsem uzak durmaya çalışırım lakin gelde görki bazen kaçabilmek mümkün olmuyor ve savaş başlıyor
Her türlü psikolojik baskı karşı tepkiyi doğrurur. Bu da ailenin tepkileirnin çocuk tarafından emilimi demektir. Canımı yakanın canını yakaarım düsturu bu şekilde yerleşişyor. Kendi anne babasına, ailesine çevresine öfkeyle, planlarla büyüüyen birinin dış çevreye bu şekilde davranması doğal ve beklenir bir durumdur.
narsist olmak kisinin zayifligini one surer cunku kendi yasiyor kendi tek bu dunya da ustelik iliskisin de arkadas cevresin de hep karsi Tarafa kendi ucuz duruma dusse bile kendini savunur anlayacagin bu sahisin karşisindaki de ona bakarak hareket eder o da ben der ve aptal bir kişilik ortaya çikar genelde olayi akişina yaşamazlar şeytanla vakif kurmuşlardir ama seytan Onlari siklemez olay tamamen bu
evet kalitimsal genotipler ve dnalar araciligi ile transfer olmakta bu karakter yaygin olarak nesilden nesile devam etmekte ama her genis veya cekirdek aile bireylerinde oldugunu soylemek yanlis olur tumleme yanilgisi olarak yontemsel bir hata olur...
Kişi nasıl bir ailede yetişirse öyle oluyor. Çocuklar anne ve babasından örnek alıyor sonuçta. Biraz yetiştirme tarzı biraz da karakter. Genlerin de etkisi olabilir.
Selamlar,
Toplumların ve milletlerin huzur ve kalite düzeyini eğitim belirler.
Bir ülke ne kadar zengin olursa olsun eğer ortalama eğitim düzeyi düşükse oradan bela ve sıkıntı eksik olmaz. Örnek için topraklarının altı petrol ve değerli madenler dolu birçok Ortadoğu ve Afrika ülkesine bakabilirsiniz.
Eğitimde öyle okullarda falan verilmez. Eğitim ailede verilir. Okul, ailenin verdiği eğitime destek olur.
Ancak bizim ülkemizde ailelerin çoğunluğu çocuk doğurup belli bir yaşa geldikten sonra okula fırlatıp atmayı ona eğitim vermek zannetmektedirler. İşin daha da ilginci çocuklara verilen "aile eğitimi" olması gerekenin tam tersi olmaktadır.
Yani ülkemizde aileler çocuklarına eğitim vermiyor değiller ama verdikleri eğitim problemli bir eğitimdir. Öncelikle çocuklara koşulsuz şartsız itaat ve mantıksız bile olsa büyüklerinin söylediği hiç bir şeyi sorgulamama öğretilir. En ufak bir sorgu veya karşı gelme başta dayak olmak üzere ciddi cezalarla karşılık bulur. Bu sebeple çocuklar sadece itaat etmesini bilen ve düşünmeyen robotlara dönüşürler.
Aynı sistem okulda da devam eder. Öğretmene karşı çıkan veya verilen bilgileri sorgulayan öğrenci cezalardan ceza beğenir.
Bu sayede yaratıcılık ve farklı düşünce yeteneği sıfır nesiller oluşur ki robotlaşmış insanlarla bilimde veya sanatta bir yerlere gelme imkanınız yoktur. Daha sonra çocuklara binlerce sene öncesinden gelen ataerkil kabile kültürü enjekte edilir.
Buna göre dünyaya erkek olarak geldiğiniz anda kadınlardan üstün olduğunuz ve kadınların çocuk doğurma, zevk verme ve ev işi yapma dışında bir şeye yaramayan akılsız varlıklar olduğu erkek çocuklara ince ince öğretilir. Bu eğitimi verenler de genelde ne ilginçtir babalar değil anneler olur.
Örneğin bir odada oturan erkek çocuk masanın üstündeki suyu bardağa koyup kendine getirmesi için kız kardeşine emir verebilir ve bunu yapması aile tarafından desteklenir. Ufak yaşlardan beri kadınlara emirler yağdırabileceğini düşünen ve her fırsatta itip kakmayı da "erkeklik" olarak adlandıran bir kültür erkek çocuklara itinayla aktarılır. Kız çocuklara da buna itaat etmek öğretilir.
Ailelerin verdiği eğitim müfredatı zaman içinde daha da eğlenceli olmaya başlar.
Öncelikle çocuğa ezik olmaması, kendini üstün görmesi, zayıfa güç gösterip, güçlüye de yaltaklanması gerektiği konuya uygun örneklerle ince ince anlatılır.
İki yüzlülük eğitimi de önemlidir. Buna göre çocuk annesinin ve babasının başta akraba ve komşular olmak üzere başka bir çok insanın arkasından ettikleri alaylara ve hakaretlere şahit olduğu gibi , anne ve babasının aynı kişilerin yüzüne karşı son derece saygılı davrandığına da şahit olur.
Çocuğa verilen başka bir eğitim de maddiyat eğitimidir. Paranın önemi anlatılır. Fakirliğin kötülüğü ve para sahibi olmanın yaşamda en önemli şey olduğu belletilir. Ev ve araba sahibi olmanın yaşamın temel amacı olduğu, evi ve arabası olmayanın insandan bile sayılmayacağı da uygulamalı örneklerle ezberletilir.
Eğitim devam eder;
Kibar olmanın zayıflık, sessiz kalmanın güçsüzlük olduğu, güçlünün her zaman haklı olduğu, zenginin kaba olabileceği ama fakirin hep ezik olması gerektiği gibisinden fikirler aileler ve onların destekçisi televizyon dizileriyle çocuğa aktarılır.
Tüm bu eğitim sürecinin sonunda ortaya robot gibi itaat eden, sorgulamayan, erkekse kendini üstün sayan, kadınsa görevlerini bilen, para ve mal edinmeyi hayat amacı edinmiş "ürünler" çıkar.
Sorunuza cevabım evet, her tür kötü davranış bir sonraki nesillere itinayla aktarılabilir.
Sevgilerimle.
Teşekkür ediyorum