Sizde eminim farkındasınız ki haber bültenleri bu pandemi döneminde dahi bitmeyen, azalmayan cinayet haberleri yüzünden izlenemez hale geldi.. Kadın cinayetleri başta olmak üzere genel bir cinayet artışı toplumu fazlasıyla rahatsız ediyor. Bende bugün tüm bu konuları konuşmak istedim. Hem de bu işin tam da göbeğinde, başlıkta da belirttiğim gibi 'haberin merkezinden' bir isimle..
Orhan Kemiksiz

Orhan Kemiksiz Samsun doğumlu. Emniyet Genel Müdürlüğünün en değerli polislerinden biri. İstanbul Asayiş Şube Cinayet Büro Amirliği’nden 2017 yılında emekli olduktan sonra yine mesleğiyle ilgili çalışmalarına kendi adını taşıyan danışmanlık şirketinde devam etmiş. Halen de etmekte. Bu günlerde usta haberci Didem Arslan Yılmaz'ın sunduğu ve hafta için her gün öğleden sonra Show Tv de yayınlanan 'Vazgeçme' programında danışman olarak yer alıyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi 'Temel Bilirkişilik' eğitimimi tamamlayarak Asayiş olayları üzerine avukatlara ve şahıslara danışmanlık ve araştırma hizmeti sunuyor..

Kendisini uzmanı olduğu konu ve bu konunun ele alındığı programların müdavimi olan canım annem sayesinde 3 yıl önce tanıdım. Cinayetlerdeki bu artışın ve cinayet işleyen bir katilin motivasyon sebebini, ruh halini, kişilik yapısını, mesleki tecrübelerini konuşmayı çok istemem de okuduğum Agatha Christie romanlarının bir etkisi var mı bilmem. Ammavelakin ilgi, merak ve konunun özüne gitme dürtüsüyle hazırladığım yazı ve kendisinin değerli görüşleriyle örülmüş, hayli ilginç bir söyleşi var bugün KizlarSoruyor'da..
Bir filmdeki 'gerçek hayattan uyarlanmıştır' yazısındaki 'gerçek' olaylarla akıp gidecek dakikalar, sizi bekler.. :)
Orhan Kemiksiz ile 'Bir Katilin Anatomisi' başlıyor..

● Sevgili Orhan bey Kizlarsoruyor’a hoş geldiniz demek istiyorum öncelikle.. Toplumumuz için önemli bir konuyu konuşacağız bugün. Çok sorum var ama sizi daha yakından tanıyarak başlayalım diyorum?
Öncelikle bu nazik söyleşi davetiniz için teşekkür ediyorum. Hoşbuldum. Çocukluğum ve lise yıllarımda hep polis olmak istiyordum. Çünkü meraklı ve araştırmacı bir yönüm olduğunu keşfetmiştim aslında. 1993 yılında Elazığ Polis Okuluna mezun oldum.
İlk görev yerim olan İstanbul iline geldim ve Türkiye’ de yeni kurulan Motosikletli Polis Timi (Bilinen adıyla Yunuslar) da göreve başladım. Sonrasında Cinayet Büro Amirliğinde göreve başladım. Bu birim çok dikkatimi çekti. Çünkü Cinayet işlendikten sonra özellikle de faili meçhul bir cinayet ise “nasıl işlenmiş?”, “neden öldürülmüş?”, “kim tarafından gerçekleştirilmiş?”, “faili nasıl yakalarız?” gibi soruların cevabını bulmanız, kaçan bir katil gibi düşünmeniz ve en sonunda onun bir adım önüne geçmeniz gerekiyor.
Otopsi; ölünün bize son mesajıdır.

İşte buda tam olarak benim kişiliğimi yansıtan bir birimdi. Her şeyden önemlisi de; yakınını kaybeden birilerinin o çaresizliğine çare, acılarına ortak ve sonunda katilin yakalanmasından duydukları mutluluğu gözlerinden okumak, size dua etmelerinden büyük bir mutluluk olabilir mi?
Bugün yeniden doğsam ve yeniden polis olsam kesinlikle yine aynı birimde çalışırdım. Bu nedenle de emekli olduktan sonra da gerek televizyon programında gerekse danışmanlık ve araştırma işimizde de aslında aynı işleri yapıyor ve aynı mutluluğu yaşıyorum.
● Her şüpheli ölüm cinayet midir? Şüpheli ölüm olayının hangi aşamasında cinayet büro işin içine girer ve hangi aşamaya kadar işin içindedir?
Eğer bir ölüm normal yollardan gerçekleşmemişse şüpheli ölüm olarak değerlendirilir ve yapılacak otopsi sonucunda ortaya çıkar. Çünkü otopsi; ölünün bize son mesajıdır. Ölüm sebebi anlaşıldıktan sonra Cinayet Bürosu olayı devralır ve sonlandırıncaya kadar işin içindedir.

● Size genel olarak bir katilin anatomisini sormak istiyorum. Bir insanın katil olduğu/olabileceği / potansiyeli nasıl anlaşır?
Bir katilin neden öldürdüğü sorusunun cevabını bulursanız, o katilin anatomisini de çözmüş olursunuz aslında.
Birinin katil olduğunu anlayabilmeniz ise gerçekleşen cinayetten kim fayda sağlamıştır yani o ölüm kimin işine yaramıştır sorusunu cevaplamanız gerekiyor. Bu soruları buraya yazmak kolay ancak cevaplarını bulmak bazen çok uzun sürebiliyor. Şunu da söylemek gerekiyor aslında. Bazen çok uzun süre plan yaparak cinayet işleyen bir insanın anatomisi ile o an cinayet işleyen kişinin anatomisi farklılık gösterecektir.
Aslında hiç birbirini tanımayan iki insanın trafikte tartışması sonucu işlenen cinayet gibi mesela. Bu nedenle katil için genel bir anatomi yapmak yerine, meydana olayı işleyen katilin anatomisi olarak bakmak daha doğru olacaktır.
Eğer psikopat değilseniz hiç kimse katil olmak istemez.

● Bırakın bir insanı, bir hayvanı, canlıyı öldürmek, zarar vermek bile çok kötü iken, sıradan, herkes gibi toplumda yaşayan, aynı havayı soluduğumuz, görünürde ‘iyi insan’ olarak nitelenen insanlarda katil olabiliyor. Mülayim bir insanı bile öldürmeye sevk edecek motivasyon kaynağı ülkemizde en çok ne olarak görülüyor?
Eğer psikopat değilseniz hiç kimse katil olmak istemez.
Genellikle işlenen cinayetlere baktığımızda; alacak-verecek, arazi anlaşmazlığı, namus, töre, uyuşturucu ticareti, mafya hesaplaşması v.s gibi sebeplerden kaynaklandığını hepimiz biliriz.
Bu sebeplerden birinin içindeyseniz, çevrenizde ne kadar iyi birisi olarak ta bilinseniz, o an kabul edemediğiniz tüm olumsuzlukları karşı tarafa yükler, içinizdeki kötülüğü dışa yansıtarak katil olursunuz.

● Orhan bey şu sıralar Show Tv de tecrübeli gazeteci-televizyoncu Habertürk’ün eski habercisi Didem Arslan ile Vazgeçme programında danışmanlık yapıyorsunuz. Orada da olaylar oldukça sıcak gördüğüm kadarıyla. Program nasıl gidiyor?
Program çok yeni olmasına rağmen oldukça iyi gidiyor. Deneyimli gazeteci Didem Arslan Yılmaz’ ın payı çok büyük. Orada da mağdur olan insanlara yardımcı oluyor, yeni yaşanmışlıklara şahit oluyoruz. Aslında yine sevdiğim işi yapıyorum. Umarım program uzun soluklu olur ve daha çok insana yardımcı oluruz.
Hiçbir savcı, hakim ya da kolluk kuvvetleri bu tür programlardan yardım talep etmez. Sadece o yayının kaydını resmi olarak ister.

● Özellikle bu tür programlara, medyaya yansıyan davalarda izleyici kitlesinin rolü nedir? Bunu merak etmişimdir mesela. Gerçekten çözüm sürecinde medya ve halkın desteği ile olay aydınlanıyor mu? Yoksa başkalarının atıfta bulunduğu gibi önceden kurgulanmış şeyleri mi izliyoruz? Uzun yıllardır bu tarz program yapan bayan sunucu 'Gerektiğinde savcı hakim bizden yardım istiyor' demişti. Gerçekten kamuya yansıması ve kilit noktaların çözülmesinde etkili mi yoksa katili uyandırıp kaçıracak olumsuz bir durum da var mı?
Bahsedilen herhangi bir olaya şahit olmuş ancak varlığından haberdar olunmayan bir tanığın televizyonda olayın işlendiğini görmesi ve yayına bağlanarak bildiğini anlatması veya olayın hiç bilinmeyen bir yönünün söylemesi olayın çözümüne yardımcı olacaktır. Bu nedenle de bu tür programların olaylara katkısı olduğu bir gerçektir. Ancak;
Hiçbir savcı, hakim ya da kolluk kuvvetleri bu tür programlardan yardım talep etmez. Sadece o yayının kaydını resmi olarak ister ve ilgili kanal tarafından gönderilir.
Bir tarafında adli makamlar, bir tarafında polis-jandarma, bir tarafında ulusal bir kanalın olduğu yerde 'kurgu' kelimesinden bahsedilemez.

Gelelim 'kurgu' konusuna. Bir tarafında adli makamlar, bir tarafında polis-jandarma, bir tarafında ulusal bir kanalın olduğu yerde bu kelimeden nasıl bahsedilebilir anlayamıyorum gerçekten. O yüzden cahilce olduğunu söyleyerek sesli gülüyorum sadece.
Olayın kamuya yansıması veya konunun programda işlenmesi sırasında, polis ya da jandarmanın teknik yöntemlerini söylerken biraz dikkatli olmak ve hassas davranmak gereklidir. Çünkü izleyen kişilerin tedbir almasına yol açabilir.
Her temas bir iz bırakır.
● Kusursuz cinayet var mıdır?
Eğer ekip çalışmasını dikkat, titizlik ve sabırla yaparsa, teknolojik imkanları sonuna kadar kullanırsa kusursuz cinayet kalmaz. Belki önceki yıllar için bunu söylemek biraz zor ancak şu geldiğimiz noktada teknolojik, biyolojik ve kriminal bulguları iyi analiz etmek gerekiyor. Unutmayalım ki her temas bir iz bırakır.
Kadın cinayetlerinde bana göre en büyük sebep; daha çocukluktan başlayan eğitim.

● Kadın cinayetleri ile ilgili de herkes farklı çözümler öneriyor. Eğitim, caydırıcı yasalar, yasaların uygulanmasında yaşanılan sorunların çözülmesi gerekliliği, medya desteği, farkındalığın arttırılması gibi, gibi. Peki tüm bunların içinde biri olarak (tanık olmuş biri olarak) bu konuda kendi görüşleri nelerdir? Gerçekçi bir çözüme nasıl ulaşılabilir?
Maalesef kadın cinayetleri daha önceden de oluyordu bu ülkede. Sadece o dönemlerde internet ve sosyal medya yoktu. Avrupa ülkelerine baktığımızda kadın cinayet oranları çok düşük. Bana göre en büyük sebep; daha çocukluktan başlayan eğitim. Eğitimden kastım sadece okulda verilen eğitim değil, ailelerinde aldıkları eğitimi çocuklarına aktarması.
Bir diğer sebep ise, hukuka olan güven. Elbette ki bizim ülkemizde de hukuk var yanlış anlaşılmasını istemem ama tamamlayıcı unsur olan eğitim eksikliği var. Biraz önce yukarıda da söyledim. Kişi yaşanan olumsuzlukları karşı tarafa yüklememeyi öğrenmeli ve işi adalete bırakmalı. Buda eğitimle olur.
Kendini bir erkek karşısında savunamayacak bir kadın ya da kızımızı gördüğümüzde mutlaka çevreden de destek alarak yardımcı olmaya çalışmalıyız. Arkamızı dönüp gitmemeliyiz

Ayrıca eskiden mahalle kültürü dediğimiz çok önemli bir kavram vardı. Mahallemizde meydana gelen her türlü olaya işbirliği ile müdahale edip destek olurduk. Örneğin mahallede bir aile kavgasında eşini ya da çocuklarını döven biri olduğun süratle müdahale edilir ve olay bertaraf edilirdi. Hatta polise gerek kalmaksızın yerin sulh edilirdi. Toplumca dışlanır ve cezalandırıldı.
Yine mahallemizde bir kızımıza sarkıntılık ya da sözle taciz gibi bir olay olsa hemen müdahale edilir, yüzümüzü çevirip gitmezdik. Ne oldu da biz bu değerlerimizi kaybettik. Bu nokta demek istediğim, kendini bir erkek karşısında savunamayacak bir kadın ya da kızımızı gördüğümüzde mutlaka çevreden de destek alarak yardımcı olmaya çalışmalıyız. Arkamızı dönüp gitmemeliyiz. Ancak bunu söylerken şiddet uygulayana şiddet uygulamamalıyız. Unutmayalım ki !.. O kadın ya da kızın yerinde bir gün kendi ailemizden biri olabilir….
İçişleri Bakanlığının yeni uygulaması KADES ile tek bir dokunuşla en yakın kolluk kuvveti, şiddete uğrayan kadının yardımına koşuyor. Hem de 4-5 dakika içinde.

Android ve ios marketlerde ücretsiz indirebileceğiniz KADES uygulamasına ilk etapta bilgilerinizi giriyorsunuz ve herhangi bir sözlü, fiziksel şiddet, tehdit karşısında her nerede olursanız olun bir tek dokunuşla en yakın polis/jandarma bulunduğunuz yeri tespit edip yardıma geliyor.. Hemde dakikalar içinde..Bu uygulamayı 'ihtiyacım olmaz' demeden tüm kadınların yüklemesini rica ediyorum..
● Sizin de malumunuz kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri ne yazık ki dur durak bilmiyor ne yazık ki. Normal şartlarda biz kadınlar sevgi ve şefkat ararız. Güven ararız bir erkekte. Flört aşamasın da her şey güzel. Nişan, söz güzel. Ama ne zamanki evlilik gerçekleşiyor, o adam gidiyor bir canavar çıkabiliyor içinden. Sanki sevdiğin adam o değil gibi. Bir kadın daha ilişki yaşarken ilerisi için tehlike arz edecek erkeği nasıl anlar? Nelere dikkat edelim?
En başta kadınlar, genç kızlar gözünü kör edecek kadar duygusal olmadan biraz şüpheci davranmalı. Mantıklı olmalı.

İleride yapacağınız evlilikte karşılaşabileceğiniz sorunları tespit edip ara ara küçük testler yapmak size önemli ipuçları verecektir.
Örneğin hangi sorunda nasıl tepki veriyor? Aile ilişkileri nasıl? Yalan konuşuyor mu? Şiddete yöneliyor mu? gibi sorular sorabilirsiniz. Son dönemlerde bize de sıklıkla başvurulan konulardan birisi oldu evlilik öncesi araştırma. Gerçekten şaşırtıcı sonuçlar aldığımız oldu. Örneklemek gerekirse; evli çıkan, adresini yanlış söyleyen,sabıkaları olan v.s gibi.
● Sizin bir de özel danışmanlık şirketiniz var. Özel dedektifisiniz. Başarılar diliyorum bu arada. Yaşadığınız en ilginç olay neydi?
Başarı dilekleriniz için teşekkür ederim. Ülkemizde maalesef halen yasal olarak özel dedektiflik olmadığı için biz Araştırma ve Danışmanlık adı altında hizmet veriyoruz. Tüm Avrupa ve Amerika da hatta az gelişmiş ülkelerde bile Özel Dedektiflik yasalarla düzenlenmiştir. Umarım en kısa sürede ülkemizde de yürürlüğe konulur.
O kadar ilginç olaylarla karşılaşıyoruz ki hangisini anlatayım bilemedim ama şunu söyleyebilirim, bizde genel prensip olarak gizlilik esastır.

İsim vermeden anlatmak gerekirse, bir beyefendi bize başvurdu ve bir bayan ile 5 yıldır görüştüğünü evlenmek istediğini ancak her defasında bir engel çıktığını söyleyerek araştırma yapmamızı istedi. Yaptığımız araştırmada bayanın asıl isminin beyefendinin söylediği isim olmadığı, bayanın yaptığını söylediği mesleği yapmadığı, evli olduğu, yurt dışında yaşadığı aslında bambaşka bir hayatı olduğunu tespit ettik. Üstelik yaşadığı ülkede adresini ve asıl iş yerini bizzat yerinde tespit ederek delillendirdik.
Polisin yetkileri net olarak belirtilmeli şaibeye mahal verilmemelidir.

● Türk polisinin dünyadaki yeri nedir? (yetki sorunu yaşıyor mu?)
Bana göre Türk Polisi birçok gelişmiş ülkeden daha iyi çalışmaktadır. Başarı oranı oldukça yüksektir. Şöyle örneklemek gerekirse; 2016 yılında İstanbul ilinde 408 cinayet olayı gerçekleşmiş ve bu olayların 403 tanesi aydınlatılmıştır. Sadece 5 olay o yıl içinde çözülmemiş ama takip eden yıllar içinde çözülmüştür. Ama şu konuda bir eleştirim olabilir. Polisin yetkileri net olarak belirtilmeli şaibeye mahal verilmemelidir. Gelişen teknolojiyle birlikte suç çeşitliliği de artmıştır. Bu doğrultuda yetkisi artırılmalıdır.
● Polisiye bir film önermenizi istesem bu hangisi olurdu?
Mutlaka izleyenler olmuştur ancak izlemeyenler için ve benim beğendiğim; “Seven”, “Cinayet Gecesi”, “Kemik Kolleksiyoncusu”, “Sherlock Homes serileri”, “Ceset”, “Zodiac”, “Kayıp Kız”, “İris’e Ne Oldu” önerebileceğim filmler arasında olabilir.
Geldik bir söyleşinin daha sonuna.. :) Sevgili Orhan beyin önerdiği filmlerden biri olan şahsen benim için de unutulmazlar arasında yer alan polisiye filmlerin şahı 'Seven' & '7' nin fragmanıyla veda etmek istedim.
Uzun zamandır çok istediğim ve yapmaktan çok mutlu olduğum söyleşilerin başında gelecek olan Orhan Kemiksiz söyleşisi için kendisine çok teşekkürlerimi ve sonsuz başarı dileklerimi iletiyorum..
'Olur böyle vakalar. Türk polisi yakalar..' sözünde ki kinaye de bile başarısına dem vurulan Türk polisimiz hep var olsun.. Muhtaç olmayalım ama eksikte olmasınlar.. :)
Herkesin polisi kendi vicdanıdır, fakat polis vicdanı olmayanların karşısındadır.. Mustafa Kemal Atatürk
Sevgiyle..