Çok çabuk öfkelenen biriyim ve böyle durumlarda yüzüm kızarana kadar, damarlarımın atış sesini duyana kadar nefesimi tutuyorum. Bu saçma huyumu nasıl bırakırım ve hatta keşke bu kadar kolay öfkelenmesem :(
Öfkelendiğimde nefesimi bayılana kadar tutuyorum, bu huyumdan nasıl vazgeçerim?

Merhaba,
Amerika'da yapılan geniş çaplı bir araştırma insanlığın %70'inin nefes kapasitelerinin sadece %30'unu kullanarak yaşadıklarını ortaya koymuştur. Evet, yanlış nefes alıp veriyoruz, nefes metabolizmamız bozulmuş, nefes kalıplarımız ise kısıtlanmış durumda.
Bunun ana sebebi de sizin deneyimlemekte olduğunuz ve yardım istediğiniz konudur. Korku ya da öfke gibi durumlarda nefesimizi tutarız. Nefes tutma o an için kişiyi iyi hissettirir ama uzun vadeli etkileri yaşamda negatif kalıcı sonuçlar yaratır.
Peki neden korktuğumuzda ya da öfke anlarında nefesimizi tutuyoruz?
Nefes aslında yaşamı temsil eder, tüm yaşam döngüsü içerisinde süreklilik halindedir. Bu bilinçaltımızda kayıtlıdır. Peki nefes yaşamı temsil ediyorsa, sizce nefesi tutmak neyi temsil eder? Tabii ki yaşamdan kopmayı, ona bir ara vermeyi.
İşte bu korku anlarında farkında olmadığımız bilinçaltı komutları nefesin göğüste birikerek tutulmasını sağlar. Amaç yaşama ara vererek yaşanan olumsuz deneyime karşı bir koruma mekanizması oluşturmaktır. Azarlanan ya da dayak yemek üzere olan çocuk korku içerisinde nefesini tutar ki yaşam donsun, deneyim hiç gerçekleşmesin ama ne yazık ki öyle olmaz.
Devekuşunun saldırgan hayvanı görünce kafasını kuma sokmasından bir farkı yoktur bu bilinçaltı stratejisinin. Devekuşunun düşmanına yem olmasına benzer şekilde nefesini tutan insan da hem ilgili olayı deneyimlemekten kaçamaz, hem de nefes kalıbı zaman içerisinde bozularak yaşamla olan bağlantısını negatif yönde etkiler.
Peki ne yapmak lazım?
Anladığım kadarıyla nefes tutma alışkanlığınız öfke durumlarında oluşuyor ve sanırım nefesinizden de öte, öfkenizi de bastırıyorsunuz. Bu da oldukça yanlış çünkü öfkenizi bastırarak onu bilinçaltında biriktiriyor ve patlayacağı ana kadar kocaman bir yığın olmasını sağlıyorsunuz farkında olmadan.
Zihnin lisanı düşünceler, bedenin lisanı ise duygulardır. Onlar bu şekilde varlığımızla iletişim kurabilirler. Bir insanın kendine yapabileceği en büyük haksızlık ve hatalardan biri herhalde duygularını bastırmasıdır. Oysa duygular dikkatinizi çekerek ifade edilmek üzere yaşantımıza girerler. Siz "keşke hiç öfkelenmesem" demişsiniz, tabii ki doğrusu o ama öncesinde öfkenizi mutlaka bir şekilde dışarı çıkartın.
Örneğin, odanıza gidip kapıyı kapatın ve yastıkları yumruklayın, bağırın çağırın.
Birilerini kırıp dökmeden öfkenizi ifade etmenin yollarını bulun ve gerçekleştirin. O zaman göreceksiniz ki nefesinizi de tutmanıza gerek kalmayacak.
Ve tabii bir sonraki aşama öfkenin hiç oluşmayacağı bir bilinç haline erişmektir. Bu ciddi bir zihin disiplini ve farkındalıklı yaşam algısı gerektirir. Burada esas, olumsuz duyguların bedendeki kaynağı olan bilinçaltı yaralarını sarmaktan geçer ki, başka bir yazıda ele alınabilecek nitelikte oldukça kapsamlı bir konudur.
Sevgilerimle.