Hocalı Katliamı

Hocalı Katliamı


Hocalı Katliamı, 26 Şubat 1992 yılında ermeni güçlerinin Dağlık Karabağ'da bulunan Hocalı kasabasındaki sivilleri toplu şekilde katlettiği, soykırımdır.


Hocalı Katliamı



Katliam Nasıl Oldu


Karabağ Savaşında Ermenistan, kendi için büyük önem taşıyan ve bölgenin tek havalimanı olan bu bölgeyi almak için 25 Şubat gecesi bütün birlikleriyle Hocalı kasabasına taarruza geçmiştir.


Ermeni güçleri önüne gelen her şeyi yakıp yıkmıştır.Kadın, çocuk, yaşlı, demeden önüne gelen herkesi adeta biçmiştir.Bazılarını toplayıp, toplu infaz gerçekleştirmiştir.Ölülerin çoğu yakılmış, gözleri oyulmuş, kafaları kesilmiş, tecavüz edilmiş, hamile bayanlara bile acımayıp, canlı canlı karnındaki doğmamış bebeği kesip çıkarmıştır.


Anne Karnından Çıkarılan Bebek




Elleri Ayakları Bağlanarak İnfaz Edilen İnsanlar




Kamyonlarla Taşınan Ölüler




Ölülerine Ağlayan İnsanlar




Savaştan Kurtulan İnsanlar



Bu olayda Azeri yetkililerin açıklamasına göre 106'sı kadın 83'ü çocuk olmak üzere 613 kişi katledilmiştir.Ayrıca 1275 kişi esir alınmış ve 150 kişinin ise nerede olduğu bilinmiyor.



1994 yılında yayımlanan Human Rights Watch (İnsan Hakları İzleme Örgütü) raporuna göre ;



Ermeni milislerin Hocalı’ya yönelik ablukası ve halkı şehirden gitmeye zorlamasıyla başlayan sürecin katliama dönüşmesinde ilk sorumlu Ermenilerdi. Ancak ölü sayısının artmasında, sivil halkın arasına karışan Azeri milislerinin açtığı ateşin rolü vardı. Ayrıca aşırı soğuklar yüzünden donarak ölenler de vardı. Bu konudaki kitabı 2004’te yayımlanan İngiliz yazar Thomas De Waal da Ermenilerin katliam yapmayı planlamadıklarını ancak ilk ateşten sonra Ermeni milislerin katliam yapmak için ellerinden geleni artlarına koymadıklarını örneklerle anlatıyordu.



Çocuğunu Kaybetmiş Bir Baba




Zori Balayan


Ermeni siyasetçi, gazeteci ve yazar "Ruhumuzun Canlanması" adlı kitabında katliama söyle yer vermiştir :


Hatta kendisi de bu katliama katılmıştır.İşte kan donduran itiraf ;



Biz Haçatur’la ele geçirdiğimiz bir eve girdiğimizde, askerlerimiz 13 yaşında bir Türk çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğu çok ses çıkarmasın diye Haçatur çocuğun annesinin kesilmiş göğsünü onun ağzına soktu. Daha sonra ben bu 13 yaşındaki Türk çocuğuna, onların atalarının bizim çocuklarımıza yaptıklarını yaptım. Başından, ensesinden ve karnından derisini soydum. Sonra saat tuttum ve Türk çocuğu yedi dakika sonra kan kaybından hayatını kaybetti. İlk mesleğim doktorluk olduğu için merhametliydim, bu yüzdende çocuğa yaptığım eziyetten dolayı mutluluk duymadım. Ama ruhum halkımın bir kısmının bile öcünü aldığı için gururluydu. Haçatur daha sonra, ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türk’le aynı kökten olan köpeklere attı. Akşama kadar aynı şeyi 3 Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir Ermeni vatansever olarak kendi vazifemi yerine getirdim. Haçatur da çok terlemişti ama ben onun gözlerinde ve diğer askerlerimizin gözlerinde intikam ve hümanizmin mücadelesini gördüm. Ertesi günü biz kiliseye giderek, 1915’te ölenlerimiz ve ruhumuzun dün gördüğü çirkeften temizlenmesi için dua ettik. Ancak biz Hocalı’yı, vatanımızın bir parçasını işgal eden 30 bin kişilik çirkeften temizlemeyi başardık.



Bir insan bunu nasıl yapabilir hemde bir çocuğa.Akıl nasıl alsın, nasıl bir vicdandır bu.


Yine kitapta yazdığı bir sözde şöyle diyor;



Biz Ermenileri ayakta tutan tek şey Türk düşmanlığıdır. Başarılarımızı da, birliğimizi de buna borçluyuz.



Yol Kenarlarındaki Ölüler




Her ne olursa olsun bir toplumun, hele de sivil toplumun katledilmeye hakkı varmıdır.Yıllardır Ermeni Soykırımı diye Avrupa Parlementolarında, ortada delil bile yokken, Türklerin kendilerinin katlettiğini savunup bir yerlerini yırtan Ermeniler, bu olayda neden Avrupa tarafından kınanmıyor.Ya da neden yaptırım uygulanmıyor.


Monte Melkonyan, katliam sırasında ermeni askerlerine komutanlık yapmış bir asker, katliamdan 1 gün sonra gördüklerini günlüğüne yazmıştır.Monte Melkonyan öldükten sonra kardeşi Markar Melkonyan kardeşinin savaş günlüğünü kitap haline getirmiştir.


Benim Kadeşimin Yolu (My Brother's Road) adlı kitap yazarak Amerika'da paylaşmıştır. Kitapta şunlar yazmaktadır ;



Şu anda yalnız kuru çimenden esen rüzgarın sesi ıslık çalıyordu, ve ceset kokusunu uçurması için bu rüzgar henüz erkendi.




Monte üzerinde kadınların ve çocukların kırılmış kuklalar gibi saçıldığı çimene eğilerek "Disiplin yok" diye fısıldadı.



Tüyler ürperten gerçekler.Bir insan düşmanı bile olsa sivil halka bunları nasıl yapabilir.Kitap'ta bir çok kan donduran itiraflar bulunmaktadır.İntikam için yapılan bir katliamdır.


Aslında amaç Azerilerin Hocalı bölgesinden kovulmasıdır.Ama bunlar kovmayı değil, öldürmeyi seçtiler.Hocalıdan kaçmaya çalışan sivilleri bile vurdular.



Türkiye'nin Katliama Tepkisi


Hocalı katliamı sırasında Türk gazeteleri bunu bir katliam olarak görmemiştir en başlarda.Ana başlıklarda "Tahliyeler", "Çatışmalar", "Kayıplar" olarak yazmışlardır.


Bu çatışmanın katliam olarak söyleyen siyasetçi Bülent Ecevittir.


Mesut Yılmaz ise;



Gerekirse bölgeye asker kaydırılsın..



diye söylemlerde bulunmuştur.Azerilerin tek istediği bu katliamın dünyaya duyurulup, ermenilerin ceza almasıydı.



Her ne olursa olsun bugünü unutturmayacağız.Bizi kardeş olarak gören bir ülkenin her zaman yanında olacağız.


Bir bedende iki can, Türkiyeyle Azerbeycan..


Unutma, Unutturma...



Saygılarımla..


Kemal Sönmez

Hocalı Katliamı
Cevapla