Çağımızın Korkulu Rüyası Olan Kanseri Önlemenin 5 Temel Adımı

Kanser çeşitli nedenlerden oluşur; beslenme, hareketsizlik, düşünce / duygular ve çevresel toksinler kanserin başlamasına, gelişmesine ve ilerlemesine neden olurlar. Şeker ve işlenmiş gıda tüketimi, hareketsiz yaşam, kronik stres, ağır metaller ve çevre kirliliği kansere neden olduğuna göre bunun tersi bir yaşam tarzı kanseri önleyebilir mi? Bence önler, biz istedikten sonra tabi.

NY Times en iyi satanlar listesinde 1 numara olmuş; Dr Mark Hyman'ın kitaplarında bahsi geçen 5 temel adıma profesyoneller ve biz insanların gözünden hep birlikte bakalım.

1. Gıda hassasiyeti

Gizli glüten hassasiyeti kanser ve kalp hastalıklarına bağlı ölümleri arttırmaktadır. Bu yüzden gıda hassasiyetimizi tanımalı ve ortadan kaldırmakla bu adımlara başlıyoruz. Glüten özellikle gizli glüten... Normalde yulaf glüten içermiyor fakat buğday elenen değirmenlerde bulaşma riski olduğu için tüketmemeye dikkat etmemiz gerekiyor. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın yerine risk varsa başka alternatiflere yönelmek daha mantıklı değil mi? (Tam listeye pudra.com'dan bakabilir dilerseniz farklı kaynaklardan da öğrenebilirsiniz.)

İnflamasyon (Vücuttaki yangı)

Yangı kanser dahil pek çok kronik hastalığın nedenidir. Yangı gideren gıdalar ve Omega 3 alımımızı arttırmalıyız. İnflamasyon yani bizim bildiğimiz deri üstü yangı ateş veya ağrılı bir hal alması. Bu aslında uyarıcı bir etken dikkate almak gerekli. Zaten ateş ve vb durumlar hiç hayra alamet karşılanmaz öyle değil mi?

Gördüğünüz gibi örnek bir tablo ve kısa bir bilgi içeren görselde olduğu gibi mutlaka vücutta ters giden bir şeyler var... Dikkate alınmalı!

Bağırsaklar

Kanser hücreleri genellikle bağırsakta oluşur. Yaptığım araştırmaya göre bağırsaklar öyle hafife alınacak gibi değil, hatta doktorlar beyinle ilişkisi olduğunu bile ispatladıklarını dile getiriyor. Bu ne demek, bu şu demek mutlu/mutsuz olmamızla doğrudan ilgi ve alakası var, hatta bu hormonu sağlayan Serotonin eksikliği depresif ve yorgun olmamıza yol açar. Nasıl bundan kurtuluruz ya da bununla baş ederiz diyorsanız buyurun.

Magnezyum, çinko ve omega 3 içeren yiyecekler mutluluk hormonu için önemlidir. Hindi eti, yumurta, süt, kefir, muz, kakao, domates, portakal, mandalina, ananas, badem, ceviz, susam, keten tohumu ve fıstık yüksek miktarda triptofan içeriğine sahiptir.

Bu arada yazın kıpır kıpır kışın halsiz yorgun olmamızın sebebi güneş ışığında bulunan serotonin miktarının fazla olmasıymış. O yüzden meyve sebze tüketimiyle gerekli enerjiye kavuşmamız gerekiyor. Çünkü Serotonin hormonun bağırsaklara gözle görülür bir katkısı var.

Güneş girmeyen eve doktor girer sözünü de yâd edelim.

Toksinlerden uzak durmak

Toksin nedir ne yapar? Toksinlerin zararlı etkileri vücudunuzda genellikle, yorgunluk, bitkinlik, kendini iyi hissetmeme, aşırı uyku ya da uykusuzluk, kas ve eklemlerde gerginlik, sinirlilik gibi ruhsal veya fiziksel sağlık sorunları olarak kendisini hissettirir.

Resim aslında özetliyor. Toksin denen virüs tüm kullandığımız aletler ile yediklerimizle içtiklerimizle bize bulaşan zararlı yapılardır. Misal sabah kalktınız ağzınız kuru tatsız ve kokuyorsa yediğiniz içtiğiniz (yatmadan önce) gece boyunca o virüse yer olmuş yol olmuş. Peki nasıl kurtuluruz? Toksinlerden kurtulmanın en garanti yolu ''su içmek'' evet çok basit ve kullanılışlı bir yöntem... En büyük hastalığa en kolay çözüm gibi.

Gördüğünüz gibi su her şeyin başına geliyor. Öyle su içmek değil içtiğimiz suya dikkat etmek gerekir. Musluk suyu yerine ph değeri yani doymuşluk oranı içeren su içmek daha faydalı dikkate alınız...

Bağışıklık sistemi ve düşünceler

Son olarak tüm hastalıkların başı olan düşünce ve bağışıklık sistemine değinelim. Kanser başta olmak üzere tüm hastalıklarda etkin rol alan bağışıklık sistemi tıpkı beyin gibi düşünme, öğrenme ve hafıza da tutma gibi özellikleri olan tek organımızdır.

Bağışıklık deyince akla düşünce ve psikoloji direkt çağrışım yapar. Peki bu bağışıklık sistemi bozukluğu sadece stres ile mi olur? Hayır. Enfeksiyonlar bunun en belirgin özelliğidir. O yüzden 0-7 yaş en önemli süreç olup ebeveyn olan anne/babalara duyurulur. Çocuklarınızdan anne sütünü ve uykuyu eksik etmeyin. Uyku bağışıklık sistemini düzenlemesine yardım eder. Çünkü uyurken Serotonin salgılanır. (Yine konu mutluluk hormonuna gitti.) Bu da demektir ki stres moral bozukluğu ve psikolojik saptamalardan uzak durmazsak başta kanser olma üzere tüm hastalıklara yol açmış oluruz.

Bağışıklık sistemi için. Moral, uyku ve oksijen 3'lüsünden kopmuyoruz.

Şimdi özetleyecek olursak; glütenli yiyeceklerden uzak durmak

vücutta dışa vuran ağrı şişme ve yangıyı azaltmak

bağırsaklarla aramızı iyi tutmak (serotonin içerir, güneş almak serotonin salgılar)

Toksinlerden arınmak (Bol su ile)

Bağışıklık sistemini bozmamak (yine serotonin yine mutluluk)

Ve benim naçizane tavsiyem, oksijen ve bol su özellikle şehir hayatının stresli curcunalı ortamlarında yaşam sürdürenler için oksijen biraz zor rastlanan bir durum ve bu bağışıklık sistemini direkt olarak etkiliyor. ("Köylü milletin efendisidir" sözünden tutun da köyde yaşayanların nasıl böyle uzun yaşadığını hastanelere ne kadar az ihtiyaç duyduğunu oturup bir düşünelim. Bu fikre sıcak bakanlar Mandıra Filozofu filmine bir bakmalılar)

Lafı yine fazla uzattım. Okuyan okumuş gibi yapan herkese şimdiden teşekkür ederim. Ben sizi tutuyorum İnşallah Siz kazanırsınız ( Sağlık 1 / Kanser 0 )

Sağlıklı ömürler.