Geçmişte yaşadığım dışlanmalar yüzünden depresyona girdim ve çok fazla içime kapandım ve hala o zamanda yaşadıklarımın etkisinden çıkamadım. Sürekli olarak çok değersiz ve yetersiz olduğumu düşünüyorum ve bundan kurtulamıyorum. Bu durumdan nasıl kurtulabilirim?
Depresyon ve takıntıların üstesinden nasıl gelebilirim?

Merhaba,
Takıntısal düşünceler, kişinin istemsiz olarak aklına gelen ve kişiyi rahatsız, huzursuz eden düşünce kalıplarıdır. Sevilen kişiye zarar gelmesi düşüncesi de bu takıntılı düşüncelerin içerisinde yer alabilmektedir. Örnekleri; hastalık kapma, kaza yapma, ölümle ilgili düşünceler olarak arttırmak mümkündür
Bu düşünceler kişinin zihninde tekrarlı ve sık bir şekilde dönüp durabilir. Kişi bu düşünceleri zihninden atmaya çalışsa da başarılı olamayabilir. Bu durumda ise uzman yardımı almak büyük önem taşımaktadır.
Tekrarlayan bu takıntılı düşüncelerden arınmak kolay bir süreç değildir
2-3 seans süresince bu düşüncelerden kurtulabileceğinizi düşünmek doğru olmayacaktır. Tam bir seans süresi verememekle birlikte, birkaç seansta çözülemeyeceğini söylemek mümkündür. Biraz zaman ve sabır gerektiren bir sürece hazır olmalısınız.
Günlük yaşamlarımızda yaşadığımız bazı olumsuz olaylardan dolayı kendimizi mutsuz, keyifsiz, üzgün ve karamsar hissetmemiz oldukça normal karşılanan bir durumdur.
Örneğin; kötü bir gün geçirdiğini düşünen bir kişi, güzel bir haber aldığı zaman keyiflenebilmektedir; ancak depresyonda olan bir kişinin, böyle bir durumda ruh halinin değişmeyeceği söylenebilir. Ölüm düşüncesi üzerinden düşünmek gerekirse; ebeveynlerimizin yaşının ilerlemesi, onların ölümünün yaklaştığını hissetmemize neden olabilen bir durumdur ve bu bize öleceğimiz düşüncesini hatırlatabilmektedir.
Burada önemli olan bu düşüncenin yoğunluğu ve günlük hayatımızı ne ölçüde etkilediğidir.
Depresyon hastalarında en sık görülen belirtiler nelerdir?
Tek başına bir belirti büyük ölçüde depresyonda olunduğunun göstergesi olmayabilir. Depresyonda olan kişi bu belirtilerden bir kısmını yaşamaktadır. Bahsettiğim belirtileri zaman zaman herkes yaşamaktadır ancak tanı için önemli olan bu belirtilerin şiddeti ve sıklığıdır. Doğru tanı için bir uzmana başvurmanızı tavsiye ederim.
Kişinin kendini olduğu gibi kabul edebilmesi, sevmesi, kendi ile barışık olma becerisi öz-şefkat kavramı ifade edilebilmektedir. Genellikle sevdiğimiz insanları tüm kusurlarıyla sevip hatalarını affedebilirken kendimize bu toleransı gösteremeyebiliriz.
Değer verdiğiniz ve fiziksel kusuru olan birini zihninizde hayal edin. Bu kusurundan dolayı kendini eve kapattığını, insanlarla görüşmediğini ve yaşadığı sorunların tek kaynağının kendisi olduğunu düşündüğünü söylediğini hayal edin. Ona ne söylerdiniz? Onu mu suçlardınız, onun dışında kalanları mı yoksa daha iyi hissetmesi için çözüm üretmeye mi çalışırdınız?
Çoğumuz yaşadığımız olumsuz duygulardan dolayı kendimizi yargılar, suçlar ve kendimize acımasız bir şekilde davranırız. Ancak asıl yapmamız gereken şey sevdiğimiz, kıymet verdiğimiz bir insana yaklaşır gibi yaklaşmak olmalıdır. Kendimizi suçlamak yerine; ne hissettiğimizi merak etmek, kendimizi iyi hissettirecek eylemlere yönelmek bizim için daha işlevsel olacaktır.
Başkaları için yapılan değişikliklerin, değişen kişiyi mutlu edememe ihtimali de göz önünde bulundurulmalıdır. Bir değişim olacaksa önce kişi bunu kendisi için yaptığında bir anlam kazanacaktır. Biz kendimizi nasıl sevip kabul edersek diğerleri de bizi o şekilde sevip kabul edecektir.
Sağlıcakla kalın.
Uzman Klinik Psikolog Zübeyde Ezgi HORZUM
Çok teşekkür ederim 😊😊