Kaygı bozukluğu (anksiyete) yaşayan kişiler kaliteli bir yaşam sürdüremezler. Yani aldıkları nefesi dahi kendilerine zehrederler. Bu yaşadıkları durumdan kendileri de hoşnut değillerdir elbette. Ancak maalesef onlar kaygı bozukluğunun pençesine düşmüşlerdir.
Her an kötü bir şey olacakmış gibi hissederler

Kaygı bozukluğu yaşayan kişilerde en çok görülen durumlardan biridir. Olumsuz düşünce bu tür kişileri esiri altına almıştır. Her an kötü bir şeyin olacakmış gibi hissettiklerinden hayatın güzel yanlarını kaçırırlar.
Bu yaşadıkları karamsar duygu yüzünden sık sık panik atak da yaşarlar. Başlarına her an kötü bir şey gelecek korkusuyla panik atak geçirmeleri kaçınılmaz bir hal alır. Bu durumdan her ne kadar kurtulmak isteseler de kolay kolay kurtulamazlar.
İçlerindeki kaygıyı sosyal çevrelerine de yansıtırlar

Yaşadıkları kaygının mutlaka dışa yansıması da olur. Yani kaygı bozukluğu yaşayan kişiler her ne kadar bunu belli etmek istemeseler de buna mani olamazlar. Kaygılandıkları konularda çözüm üretemedikçe onları yoğun bir fenalık basar.
Bu kaygıyı çevresindeki insanlara yansıttıklarında bir çözüm veya öneri de bekliyorlardır aslında. Ancak her şeyin kendilerinde bittiklerinin farkındadır. İnsanlar bir yere kadar destek olabilirler. Dolayısıyla kişinin kendisi gönülden istemedikçe içindeki kaygıyı azaltamaz.
Bazı konuları kafalarında sürekli irdelemekten dolayı derin bir uyku çekemezler

Kaygı bozukluğu yaşayan kişiler, bazı konuları sürekli irdelemekten dolayı derin uykuya dalmakta sıkıntı yaşarlar. Her şeyi bir kenara bırakıp bu konuları düşünmemeyi isterler fakat başaramazlar. Çünkü kaygı bozukluğu kişiyi adeta esiri altına almıştır. İrdeledikleri konu sonunda hallolsa dahi kafalarına takacak yeni bir şey mutlaka bulurlar.
Ancak şu iyi bilinmelidir ki hayat devam ettikçe bazı problemler elbette olacaktır. Kaygıyı en aza indirebilmeyi başarabilen kişiler hayatlarını en az sıkıntıyla sürdürebileceklerdir.
Bu tür kişilerin geçmişte yaşadığı ailevi problemleri içlerindeki kaygıyı tetikler

Geçmişteki ailevi problemler de kaygı bozukluğunun tetikleyicisidir aslında. Yani kaygı bozukluğu yaşayan kişileri ailevi konular oldukça yıpratmıştır. Koruyucu ebeveyn tutumu veya anne babanın birbiriyle olan çatışmaları çocuğu ciddi manada olumsuz yönde etkiler.
Dolayısıyla çocuk kendine olan güvenini bu sebeplerden dolayı kaybedebilir. Anne babanın çocuğuna olan tutarsız davranışları, çocuklarının ileride kaygı bozukluğu yaşamalarına sebebiyet verebilir. Yani ebeveynlerin bu konuya en başta oldukça önem vermeleri gerekir. Çünkü sonradan düzeltmek o kadar kolay olmuyor.
Genellikle takıntılı-titiz kişilik yapıları ağır bastığı için kendi içlerinde sıkıntı yaşarlar

Kaygı bozukluğu yaşayan kişiler aynı zamanda gereğinden fazla titizdirler. Obsesif-kompulsif bozukluk dediğimiz bu psikolojik rahatsızlık kişinin sağlıklı kararlar almasını, düşünmesini engeller. Kişi, bunun farkında olmasına rağmen takıntı haline getirdiği konulardan kendini sıyıramaz.
Mesela kişi kapıyı kilitlediği halde tekrar tekrar kontrol etme gereği duyar. Yani birkaç kez kontrol etmezse içi kesinlikle rahat etmez. Kapıyı kilitleme ve evin güvenliği konusu onda takıntı haline gelmiştir.
Aynı zamanda bu tür kişiler temizliğe gereğinden fazla önem verirler. Ellerini sürekli yıkarlar veya banyoda uzun süre geçirirler. Yani temiz olacağım diye hijyeni iyice abartırlar.
Okuduğunuz için teşekkürler.
Sevgilerimle...
Aşk İlişkileri
Yeni Yıl
Gündem
Cinsel Yaşam
Güzellik & Bakım
Alışveriş & Hediyeler
Kızlar Bir Adım Öne
Tatil & Seyahat
Arabalar
Astroloji & Burçlar
Eğitim & Kariyer
Gamer
Moda & Stil
Spor
Evcil Hayvanlar
Müzik & Etkinlik
Kültür & Sanat
Para & Ekonomi
Magazin
Diziler & Filmler
Cilt Bakım
Kişilik & Karakter
Saç Bakım
Çocuk & Ebeveyn
Yeme & İçme
İnternet & Teknoloji
Ev & Yaşam
Özel Günler & Hijyen
Kahve & Keyif
Aile & Toplum
Diyet & Beslenme
Sağlık
Diğer
En İyi Cevaplar