2. Dünya Savaşı Avrupa'da güç dengelerini değiştirdi

2. dünya savaşı aslında Avrupa'ya hükmetmek isteyen Almanya ile onun karşısında sana bu pastayı yedirmem diyen Birleşik krallık arasında gerçekleşmişti. Almanya büyük bir kara gücüyle Avrupa'yı istila ederken farkında olmadığı bir şey vardı. Denizlere hakim değilsen karalarda hükmün geçmez. Birleşik Krallık Almanya'nın savaş açtığı son ülkelerden biriydi aslında ama dünya denizlerinde hakim güç Birleşik krallıktı. Alman savaş makinasının işlemesi için ham madde transferine ihtiyaç vardı ve bu da deniz yoluyla sağlanabiliyordu. Bu iki güç birbirini yerken ABD ikisine de hammadde satıp zenginleşiyordu. Savaşın sonunda Almanlar İngilizlere silah taşıyor diye Amerikan gemilerini vurmaya başlayınca işler değişti ve ABD Almanlara karşı savaşa dahil oldu. Sonuçta Avrupa'nın hakimiyeti ne Almanlara ne de İngilizlere kaldı.
Savaştan sonra ne oldu?

2. Dünya savaşı sonunda Yalta konferansında savaş sonrası dönemim planlaması yapıldı ve dünya iki bloka ayrıldı. Liberal ve Komünist blok. Liberal blokta NATO adı altında ABD, Birleşik krallık ve İngiliz uluslar topluluğu, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Türkiye, Japonya, Kore gibi ülkeler yer alıyordu. Tabi ki çatıyı ABD oluşturuyordu. Komünist blok ise kendi içinde değişiklik gösteren komünizmin yorum farklarından dolayı birkaç parça idi. Çin Halk Cumhuriyeti kendi başına bir bloktu. Sovyetler Birliği içinde Çekoslovakya, Romanya, Macaristan, Doğu Almanya, Bulgaristan gibi ülkelerin bulunduğu Varşova Paktı adı verilen komünist blokun çatısını oluşturuyordu. Bir de bunlardan ayrı hareket eden Yugoslavya federasyonu ve Arnavutluk vardı. Ama işin aslı iki büyük güç bloku vardı. ABD'nin başını çektiği NATO ve Sovyetler Birliği'nin başını çektiği Varşova Paktı
Soğuk savaş kavramı

Soğuk savaş bu blokların birbiriyle doğrudan çatışmaya girmediği ama sürekli olarak da siyasi, diplomatik, istihbarı, askeri, teknolojik, sportif alanlarda birbirini taciz edip açık düşürme faaliyetlerinden oluşuyordu. Aslında sinir savaşıydı yapılan. Bu kadar farklı alanda mücadele sürse de dünyada soğuk savaşın daha çok askeri boyutu bilinmektedir. Karşılıklı silahlanma yarışı var ama açıktan açığa karşılıklı sıkılan bir tek kurşun bile yoktu. Savaş daha çok istihbarat servisleri ve onların desteklediği illegal oluşumlar eliyle yürütülüyordu. Tabi bu iş sadece askeri alanda kalmadı. Almanya'dan kaçırılan savaş teknolojileri üzerine uzmanlaşmış bilim adamları ve mühendisler eliyle soğuk savaş aynı zamanda bilimsel, stratejik, istihbarı, ekonomik, tarımsal her alana yayılmıştı.
Soğuk savaşın uzaya yansıması

Uzay yarışı 1957 yılında başladı. 4 Ekim 1957'de Sovyetler birliği ilk yapay uyduyu yakın yörüngeye oturttu. 83 kg ağırlığındaki Sputnik 1 uydusu iyonosfer tabakasının elektron yoğunluğunu ölçüp telsizlerle kodlanmış bip bir sesleriyle bilgiler gönderdi. Yerden 215 ile 865 km mesafede ölçümler yapan Sputnik 22 gün boyunca farklı yükseklikteki noktalardan bilgiler gönderdikten sonra bataryaları bitti ve atmosfere girerek yandı. Ama bu olay soğuk savaşı Uzaya taşımış oldu. ABD bunun şaşkınlığını atlatıp 4 ay sonra Explorer-1 uydusunu uzaya göndermiş olsa da Ruslar 1-0 öndeydi.
Uzaya giden ilk insan

Takvimler 1961 yılını gösterirken Ruslar Amerikalılara bir gol daha attılar. 14 Nisan 1961 günü uzaya ilk insanlı seyahati Ruslar gerçekleştirdi. Kozmonot Yuri Gagarin uzaya gönderilen ilk insan olarak tarihe geçti. Amerika yine geride bırakılmış ve prestiji sarsılmıştı. Sovyetlerin teknolojik ve bilimsel olarak daha iyi durumda olduklarına Amerikan halkı inanmaya başlamıştı. Bu soğuk savaşta önemli bir aşamaydı. Psikolojik üstünlük Sovyetlerdeydi. Gagarin 108 saatlik uzay yolculuğunda batı blokuna atılan golün adıydı. 5 Mayıs 1961 tarihinde de Amerika uzaya ilk insanlı seyahati yapmış olsa da karizma çizilmişti bir defa.
Amerikan halkına moral gerekiyor

Amerikan Başkanı John Fitzgerald Keneddy Amerikan halkının bozulan moralini iyileştirmek için Amerika'nın Aya insanlı yolculuk yapacağı vaadinde bulunarak moral aşılamaya çalıştı. 16 Temmuz 1969 tarihinde ABD Apollo 11 adlı uzay aracıyla aya gidildiğini ilan etti ve buna ait olduğunu iddia ettikleri ses ve görüntü kayıtlarını televizyonlardan yayınladılar. Psikolojik üstünlük Amerikalılara geçmiş olsa da aya gerçekten gidilip gidilmediği halen bir muamma olarak kalmıştır. Zira o yıllarda ne elektronik, ne de televizyon yayın sistemleri Ay'dan yayın yapacak kadar gelişmiş değildi. İndiği iddia edilen uzay aracı ise dünyaya yayın yapabilecek güçte bir radyo ve televizyon vericisi taşıyabilecek büyüklükten çok çok uzaktaydı.

Amerika 1969-1972 yılları arasında toplamda 6 defa aya gittiğini açıkladı. Ruslar aya hiç gitmediler. Ama ilginç olan ise teknoloji o güne göre milyonlarca kat daha iyi ve ileri derecede olmasına rağmen 1972 yılından sonra Ruslar dahil hiçbir ülke tarafından bir daha Ay'a insanlı yolculuk yapılmamış olması. Bu durum da yayınlanan bu görüntülerin aslında bir film seti olduğu düşüncesini kuvvetlendiriyor.
Uzay yarışında Ruslar yine öndeler

1980'li yıllarda Sovyetler Mir Uzay istasyonunu kurdu ve kozmonotların orada bilimsel çalışmalar yapmaya başladığını açıkladı. Amerika yine Sovyetlerin gerisinde kalmıştı. Yine soğuk savaşın uzay maçında gol yemişlerdi. Ardından onlar da Önce Uzay mekiği projesini hayata geçirerek uzaya tekrar tekrar gidip gelebilecek bir uzay aracı geliştirdiler. Colombia, Discovery, Challenger, Atlantis ve Endeavour adlı 5 uzay mekiği yapan Amerika Avrupalı ortaklarıyla beraber Uluslararası Uzay İstasyonu adıyla bir yapı kurup hizmete aldı ama Ruslardan geri kaldıkları gerçeğini değiştiremediler.

Amerikalı Astronot Michael Scott Kelly 240 gün uzayda kalarak bir rekor kırdı. Buna Rus kozmonot Valery Polyakov 437 günle cevap verdi. Amerika yine gol yemişti. Yani uzay yarışında Yani Ruslar hep önde görünüyorlar.
Uzay yarışında bugünkü durum

ABD ve Ruslardan sonra Fransa, Çin ve Hindistan uzaya gidecek araçlar geliştirip uzay çalışmaları yaptılar. Ayrıca içinde Türkiye'nin de bulunduğu İngiltere, Almanya, İtalya, Japonya, Kore gibi birçok ülke de uzay teknolojilerine el attı ve kendi haberleşme ve gözetleme uydularını geliştirip diğer ülkelerin roketleriyle uzaya gönderip kullanıma aldılar. Artık uzaya gitmek sıradan hale geldi diyebiliriz. Çünkü Hubble uzay teleskobuyla uzayın derinliklerinden görüntüler alınırken Cassini adlı uzay aracı Satürn'e ulaştı ve dünyaya milyonlarca fotoğraf ve kimyasal analiz raporları gönderdi. Mars'ta insansız araçlarla bilimsel çalışmalar yapılıyor. Uzak gezegenlere insanlı yolculuklar yapılıp yapılamayacağının hatta oralarda izole alanlar yaratılıp yaşam geliştirilip geliştirilemeyeceğinin ARGE süreçleri yürütülüyor.

En İyi Erkek Görüşleri