Nereden çıktığı belli olmayan kurallar ve doğru diye dayatılan şeyler ile herkesle aynı düşünüp aynı hareket etmeye zorlanıyoruz. Biraz sorgulayıp, bu kalıpların dışında yaşamak istediğimizdeyse hemen çeşitli ithamlara,eleştirilere maruz kalıyoruz. Sonra farkında olmadan bir bakmışız biz de herkes gibiyiz. İşte bizi sinsi sinsi buna sürükleyen nedenlerden bazılarını sizler için hazırladım.
1. Kıyafet seçimlerimize, giyim tarzımıza göre acımasızca eleştiriliyoruz.
Tanımadığımız, nasıl insanlar olduğunu bilmediğimiz kişiler hakkında sadece dış görünüşlerine bakarak çıkarımlarda bulunuyoruz.
2. İçimizden geldiği için dolu dolu kahkaha attığımızda bile saygısız ya da iffetsiz gibi tanımlarla damgalanıyoruz.
Sanki iffet ve namus bunlarla ölçebilirmiş gibi...
3. Küpe takmak, saç uzatmak sanki sadece kadınlara özgü bir olguymuş gibi bunları yapan erkeklere de hemen birer etiket yapıştırılıyor.
Neden kadınlara özgü olsun ki? Bir kadının maskülen tarzı sevmesi kadar normal olan bir durumdur bu.
4. Bir erkek sevgilisine, eşine fazla düşünceli, kibar davrandığında hemen kılıbık hanım köylü gibi saçma sapan yakıştırmalara maruz kalıyor.
Erkekliğin, kadına söz geçirmek ile olacağını, onların her işi yapamayacağını düşünen sığ zihniyet tarafından uydurulan saçma bir algıdan başka bir şey değildir bu.
5. Başarılı olup olmadığımız sadece, yaptığımız meslek, okuduğumuz bölüm ya da ne kadar para kazandığımız gibi kıstaslar ile ölçülüyor.
Oysa esas başarı insanın kişiliğinin ne kadar sağlam olduğu, hayata karşı ne kadar güçlü durabildiği, karakterinden ödün verip vermediği, amacının peşinden azimle ne kadar gidebildiği gibi şeylerdir.
6. Ve daha da kötüsü bu meslekler de kendi arasında cinsiyetçi bir tutumla kadın işi- erkek işi diye sınıflandırılıyor.
Kadın da erkek de isterse her işi yapabilir. Bir kadından harika bir mühendis, bir erkekten çok iyi bir hemşire gayet de olur.
7. Sanki en önemli göstergesi buymuş gibi sınavlardaki başarımıza göre iyi bir evlat olup olmadığımız yönünde kıyaslandırılıyoruz.
Sırf bu sebeple neredeyse ilkokula başladığımız ilk günden beri yarış atı gibi sınavdan sınava koşturuluyoruz.
8. Düşüncelerimize, kökenimize, hayata bakış açılarımıza göre kategorileştiriliyoruz.
Ateist-dindar, sağcı- solcu, zengin-fakir gibi ayrımlar ile geldiğimiz yere, siyasi görüşümüze, hayat standartlarımıza göre kutuplaştırılıyoruz. Daha da kötüsü bizim gibi düşünmeyenlere saygı duymuyor, iletişime geçmekten kaçınıyoruz.
9. İdeal bir hayat için, hepimizin evlenmesi ve çocuk yapması gerekiyormuş gibi hissettiriliyor, belli bir yaştan sonraysa bu yönden ciddi bir baskıya maruz kalıyoruz.
10. Özellikle kadınlara sadece bunun için dünyaya gelmişler gibi,anne olmak, iyi bir ev hanımı olmak gibi misyonlar yükleniyor.
Oysa bir kadın da, bekar bir hayatı tercih edebilir, hayallerinin peşinden koşup, kendini kariyerine adayabilir. Ve bu yolda bir hayat arkadaşı seçse bile, anne olmamayı tercih edebilir. Çünkü kadın olmak sadece bunlardan ibaret değildir.
Okuyan herkese şimdiden teşekkür ederim hoşça kalın. ✔😊
En İyi Cevaplar