Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

SkrErd37 s

"Kaleciler yalnız adamlardır, onların arkasında kimse yoktur." Bu klişeler sıradan olayları anlatmakta faydalı olabilirler ama bu sıradan bir şey değil, bu sıradan bir hikaye değil, çünkü bu adam sıradan bir adam değil. Düşünün, her sporcunun hatta sadece sporcunun değil hepimizin günlük hayatta başımıza gelebilecek talihsiz bir olayın Milyonlarca insanı nasıl bu kadar etkileyebilirdi ki şu görüntünün aklımızdan çıkmıyor olması nasıl açıklanabilir ki... Galatasaray taraftarı olsun veya olmasın herkesin neden onu sevdiğini bu bence'de anlatacağım.

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Muslera'nın Gelişi

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Fernando Muslera 2011 yılında Galatasaray'a gelmiştir, geldiği dönemi hatırlayanlar iyi bilir, 3 yıl süreyle zirveden uzak kalan bir takım vardı. Hemen Hemen her mevkiye yeniliğe ve gelişime ihtiyaç vardı, fakat galatasaray'ın kalesi ağır bir bunalımdaydı, Taffarell ve mondrogon'dan sonra kaleye geçen hiçbir kaleci aynı güveni verememişti, iyi kalecilik yetenek, fizik ve özgüven'in de olması gerektiği bir iştir, bütün büyük kalecilere bakacak olursak bunları görürüz, bütün büyük kaleciler gol yemekten korkmaz, hata yapmaktan korkmaz, %100 kendi hatası yüzünden bir gol yese bile bununla yaşamaya devam edebilir, yıkılmaz, ayakta kalırlar çünkü o yıkılırsa kale de yıkılır.


Muslera'nın İlk Süper Lig Maçı

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Muslera'nın galatasaray kariyerindeki ilk resmi maçı da bu hatayla başlamıştır, İstanbul büyükşehir belediyespor maçında üzerine gelen hemen hemen her topu sektirmiş, tutmaya çalıştığı bir topu elinden kaçırınca da kalesinde golü görmüştür.

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Bu maçın ardından "Elleri küçük, topları bu yüzden sektiriyor." gibi yorumları yapıldı. Sadece 2 hafta sonra karabükspor deplasmanında henüz 14. dakikada oyundan atıldı, kâbus gibi bir başlangıç...

Muslera'nın Vermiş Olduğu İlk İzlenim

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Lazio gibi italya'nın en önemli kulüplerinden biri bu adamın gitmesine izin vermiştir, üstelik bu adam pek bir temiz yüzlüydü, tribünlerin seveceği tarzda bir karaktere benzemiyordu, taraftarlar sadece iyi kaleci performansına değil tutkulu kaleci profiline alışıktır, takım gol attıktan sonra depar atan, hakemleri etkisi altına alan, bir bakışıyla rakibini korkutan bir kaleciyi kim istemez ki "Kaleci dediğin biraz manyak olacak, deli olacak" düşüncesi vardı ama bu adam sanki kedi gibiydi.

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

1,90 boyunda olmasına rağmen mizacı, bebek yüzlü vs. sanki ufak tefekmiş gibi bir izlenim yaratıyordu. Onun hakkında bir karar vermek için hala çok erkendi ama bahsetmiş olduğum o özgüvene hiç sahip olmasaydı, bugün Muslera ismini bile hatırlamıyor olabilirdik. İlk 3 haftada takımına 5 puan kaybettiren bir kaleci olarak üstelik Türkiye ligi gibi en ufak bir hata da basının ve taraftarın homurdanmaya başladığı bir ortamda teknik direktörü veya takım arkadaşları ona ne kadar güvenirse güvensin muslera mental açıdan bu kadar sağlam bir adam olmasaydı bugünlere kadar gelemeyebilirdi.

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Bir kalecinin performansını değerlendirirken önündeki savunmadan bağımsız ele almak pek mümkün değildir, bir kalecinin önündeki savunmacıları ile uyumu, onların alışkanlıklarını ezberlemesi elbette birkaç saatlik antrenman ile halledilebilecek işler değildir ve kalecinin performansını doğrudan etkiler. Örneğin bir kaleci önündeki oyunculara güvenmezse kalesini ne zaman terk etmesini gerektiğini bilemez, işin hangi noktasında kendisine kalacağını algılayamaz. Böyle durumlarda dünyanın en iyi kalecileri bile akılalmaz hatalar yapabilir, işte muslera da tam olarak bunu yaşıyordu.

Saha İçinde Muslera

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Bu kadar çok sevilmesinin ilk sebebi elbette ki geçen 9 yılda göstermiş olduğu inanılmaz performans, işini iyi yapanları herkes sever fakat Muslera yaptığı kötü başlangıca rağmen yıllar içinde çıtayı öyle bir yere koydu ki kendisinden önce özlemle anılan taffarel ya da mondrogon gibi kalecilerin üzerine çıktığı iddia edilebilir. Geldiğinde sadece 25 yaşındaydı, sadece performansını arttırmakla kalmadı Muslera doğuştan gelen yetenekleri sayesinde kedi gibi denilen cinsten bir adam, örneğin taffarel de güney amerikalıydı fakat onun tarzı daha farklıydı, öyle bir yer tutardı ki uçmasına gerek kalmazdı, fakat muslera kalede imkânsız gibi gözüken bazı şeyler başaran bir kalecidir.

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Çoğu taraftar maç boyunca kalelerinde tek bir tehlike bile yaşanmasını istemez, bazıları tehlikeyi hissedince gözlerini kapatır, sırtını döner. Fakat kalede Muslera olduğu zaman onun kalesine gelen şutları bile ayrı bir zevkle izlersin. Çoğu zaman onun verdiği güven ön plandadır ama bazen bir bakarsın gol bağıra bağıra geliyor, hissettirdiği en güzel şey de şu olsa gerek "O sadece bizde var, başka kimsede böylesi yok, gerçekten haksız rekabet unsuru" işte bu sözleri çok az kişi için söylendiğini duyabilirsiniz. Kıskançlık çoğumuzun ifade etmekten kaçındığı bir duygudur, Muslera farkında olmadan adamı kıskandığını bile itiraf ettirir.

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Bazen takım kötü oynar, hakkıdır da önemli olan kötü oynarken bile kazanabilmektir, işte bu durumlarda önemli olan şey bir iki oyuncunun öne çıkan performanslarıdır. Bir adam ortaya çıkar öyle bir şey yapar ki sana nefes aldırır, hayatta tutar. Bazen şunu hissettirir "Bugün ne olursa olsun kaybetmeyecek, geçit vermeyecek" o gün de geçit vermez, elbette gol yiyebilir de fakat bu sözü söylettirebilecek bir izlenim yarattığı da bir gerçektir. Bazen hata da yapar, her insan kadar, ama onun yüzünden kaybetmiş olmak kimseye koymaz, "canı sağolsun" deyip geçilir. Çünkü kazandırdıklarının yanı sıra bu bir hiçtir.

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

İşini iyi yapanı herkes sever ama en çok kazanan adamlar sevilir, Muslera sadece kazanan tarafta yer almaz, gerçek anlamda kazanır, kazandırır, kazanmaya alıştırır, hatta bağımlı hale getirir, hiçbir zaman kendi belirlediği performans çıtasının altında kalmaz, arada bir sallansa bile en kritik maçlar, en can alıcı anlar geldiğinde "şampiyonluk modu'nu" açar. Yine kazanır yine kazandırır.

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Kazanan adamı herkes sever ama onunla kazanmak zaten güzeldir, kaybetmek bile güzeldir çünkü takımın hepsi kötü olsa bile o hep ayakta kalır. Bazen kaybettiğin için değil de sırf onun için üzülürsün. O üzüldüğü için sende üzülürsün çünkü görmek istediğin budur aslında kaybettiği için üzülen bir adam.

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Muslera üstün bir kaleci ayrıca kazanan bir adam ama bu kadar sevgiyi açıklamak için bunlar yeterli değil, bazı oyuncular için şunu sıklıkla duyarsınız "Saha dışına çok efendi birisidir de saha da bazen kendini kaybedebiliyor" Muslera o adam değildir, saha içinde de saha dışında da aynıdır. Onun da kazanmak için çıldırdığına eminim ama asla rakibine, tribünlere ve hakemlere bir saygısızlık yapmaz, ama bir gün yaptığını varsayalım ne yaptıysa "kazanma hırsıyla" diye açıklamaz, "ne yaptıysam takımım için yaptım" demez, "Ben galatasaray'lıyım" diyerek her şeyin üzerini örtebileceğini bilse bile bunu yapmaz, "Ağır tahrik vardı" demez, "haksızlığa uğrayınca kendimi kaybettim" demez, yaptığı hatanın üzerini kapatacak açıklamalarda bulunmaz, her neyse bunları konuşmak zaten anlamsız çünkü muslera zaten öyle şeyler yapmaz.

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera


Bilirsiniz belki öyle şeyleri yapanlarda seviliyor bu ülkede, ama onları da sadece kendileriyle aynı renk oldukları için severler, Muslera gibi adamları ise herkes sever. Saha içerisinde haksızlığa bile uğraşa o an nerede olduğunu unutmaz, üzerinde hala forma olduğunu, maçın henüz bitmediğini unutmaz. Bu oyuna olan saygısından gelir. Hakeme İtiraz edecekse bile adabıyla eder, öyle tüküre tüküre hakemlerin üstüne yürümez, rakipleri tahrik etse bile oralı olmaz zaten kimsede Muslera'yı tahrik etmeye kalkmaz.

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Saygı öncelikle hakedilmesi ve kazanılması gereken bir şeydir, siz saygı göstermezseniz kimsede size saygı duymaz. Muslera maç bittiği anda başka bir adama dönüşmez, gider ezeli de olsa rakibini tebrik eder, mağlup olduğu için üzgünse onu ayağa kaldırır, bu arada belki bunu yapan başka biri olsa çokta hoş karşılanmaz ama Muslera'ya kimse karışamaz. İşte bunca yılın sonunda kazandığı şey budur, hem gösterdiği hem de kazandığı saygıdan dolayı doğru bildiğini yapmakta özgürdür, belki bu sayede yapılması gerekeni yapar, futbolun aslında ne demek olduğunu hatırlatır, hiçbir zaman anlamayacak olanlara bile...

Saha Dışında Muslera

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Muslera saha dışında da aynıdır. Sosyal medya hesaplarında dahi kimseyi rahatsız edecek bir şey paylaşmaz, kendi seyircisi için başkalarının gönlünü kırmaz, tribünlere oynamaz, prim peşnde koşmaz. Muslera "Adamlıktan" da bahsetmez, racon kesmez, kendisini "biz" diye bahsetmez, "Bana elleri küçük dediler hesap sorucam" demez. Her 3 instagram paylaşımından 2'si ailesiyle alakalıdır. Çünkü sahada olan onun için sahada kalır, maç bittiğinde umurunda olan tek şey ailesidir.

.
.

Bu kadar çok sevilmesine. rağmen istese kendi markasını yaratıp servetine servet katabilecekken futbolcu kimliğini değil onun en üst kimliği patricia'nın eşi ve çocuklarının babası olmayı daha ön planda tutar. Belki de bu oyuna gerektiği kadar anlam yüklediği için özel bir adam, düşünün bu takımlar 9 yılı devirdi, 14 kupa kazandı, hepsinde de başrollerdeydi, takım içerisinde gruplaşmalara asla dahil olmadı, güney amerikalılar dahil hiç kimseyle taraf tutmadı, sadece takımın başarısı için çalıştı.


Muslera'nın Tribünlerle İlişkisi

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Onun tribünlerle arasında kurduğu çok kuvvetli bir bağ vardır, bu herkesin yapabileceği bir şey değildir. Kendini olduğu gibi kabul ettirmek bazıları için büyük bir savaştır ama Muslera buna hiç çaba harcamadan sadece kendisi gibi davranarak başarabilmiş bir adam. Yaşadığı hayat, kazandığı para, kullandığı otomobiller veya sahip olduğu aile, hiçbir zaman kıskanılmayan aksine örnek alınan bir adam. Muslera bu ülkeyi ve ıstanbul'u gerçekten seven birisi, bir çok yabancı oyuncunun gelmeden önce sıcak bakmadığı türkiye'ye geldikten sonra hayran kaldığını kendi itiraf ediyor, dile kolay 9 yıl oldu.

Muslera'nın Sakatlanması

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Muslera'nın burada neredeyse bir ömür yetecek hatırası var, İki çocuğu da türkiye de doğdu, bu noktada öyle lafın gelişi olarak değil gerçek anlamda 2. Vatanı olduğunu söylemek mümkündür. Elbette bu kadar sempatik bir adam olmasının da bir payı var ama eğer klişe bir tabir kullanacak olursak "Muslera tam anlamıyla bizden biri." Özellikle galatasaray taraftarı başarıya o kadar alışıktır ki onlar için tek gerçek vardır. "Her ne olursa olsun sezon sonu geldiğinde o kupa kalkacak, ama yönetimsiz ama teknik direktörsüz o kupa havaya kalkacak" İşte o talihsiz geceden sonra herkesin paylaştığı şu mesaj "Sen yeterki iyi ol bir tane eksik olsun" bu mesajda birden fazla anlam yatmaktadır şöyle ki; gerçekten onun sağlığı hepimiz için çok önemli ama bunun altında başka şeyler de yatabilir örneğin onsuz kazanmanın ne kadar zor olacağının ya da en önemlisi onsuz kazanılabilecek bir kupanın sevinci bile buruk kalacak olmasıdır.

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera

Fernando Muslera bugüne kadar çizdiği profille öyle güven verdi ki kalesinde öyle sağlam durdu ki milyonlarca insan ona bişey olacağına aklına bile getirmemişti. En başta söylediğim gibi her sıradan insanın her sıradan günde başına gelebilecek talihsiz bir olay milyonlarca insanı nasıl bu kadar etkileyebilir ki. Eğer adınız Fernando Muslera ise etkiler, bu isim bir çok şey ifade edebiliyorsa ve gönüllerde ki yeriniz büyükse etkiler.


Geçmiş olsun güzel adam sahiden sen yeterki iyi ol da varsın müzede 1 tane kupa eksik olsun. 🙏💛❤

Yalnız Olmayan Kaleci: Fernando Muslera
10 Cevap