1. Salonun küçük ve dar olması!
En felaket durumlardan biri de bu. Özellikle akşam saatlerinde bildiğiniz dolmuş gibi olur bu tür salonlar. Bir yandan ses, ter kokuları ağırlık buldunuz diyelim, hadi çalışın bakalım nerede çalışacaksınız? Bir de bu duruma aldırış bile etmeden kesintisiz alınan üye kaydı... Allah'ım sana geliyorum dedirten cinsten. :) Daha soyunma odasına gelmedik bile! Yazın hamamda mıyız, yoksa salonda mıyız? Diye sorgular durursunuz. Havasızlık bu gibi yerler için olmaz ise olmaz.
2. Duşların kötü olması!
"Beni yıka." diye yazası gelir insanın duş kapısına. Anlasınlar ve salon girişinde 5-6 adam boş durmasınlar, görsünler de eline fırçayı, temizleyicileri alırlar. Su da var neyseki bunun farkındalar. :) Temizlerler diye hayallere kapılırım böyle. Oysaki hayat acımasız o leş gibi rutubet ile birlikte gelen kötü koku ve küf lekelerini sadece benim gözlerim mi görür? Evet haklıyım sadece ben görüyorum. Peki hocam hele bir gel sen ne görüyorsun? Bu enkaz yalın ayakla giren her bir üyenin o ayaklarına ve bedenine her türden ve çeşitten mikrobu kaptırır. İnşallah sesim duyulmuştur. Yoksa başa gelen çekilir.
3. Soyunma dolabının ergonomik olmaması!
Meşhur balık istifi dolapları diyorum ben bunlara. Sakın yok demeyin! Hala var bu türden dolaplar salonlarda. Kendileri çok amaçlıymış. :) Soyunma odasına girer girmez amacın ne? Diye soruyorum kendisine oda bana; ''Beni açma sıkışırım kalp var bende.'' Dercesine mazlum bir bakış atıyor. Ulan sen sıkışırsan, ben sıkışmam mı? Diye acımadan ne var ne yok dolduruyorum turşu bidonu doldurur gibi. Tabii dolaba göre ne var ne yok alır. Fakat bana göre bir kot, tişört ve çanta ile doldu bile. :) Peki diğer malzemeler ne olacak? Hadi kardeşim saat geçiyor spora marş marş.
4. Havalandırma sisteminin yetersiz olması!
Hasta mı olacağım acaba? Çünkü aşırı terliyorum ve nefes de alamıyor gibiyim. Dur bakayım kendime, ulan kıpkırmızı olmuşum. Tabii ki olur biraz dinlen fazla yorma kendini diye bir ses duyarsınız koşu bandının üzerindeki ihtiyar amcadan. İyi de amca bana diyorsun, kendine bir bak senin benden farkın ne? Hadi gel o zaman bir hava alalım diyerek dışarı çıktığınız an, o kahredici gerçek ile karşı karşıya kalırsınız; ''Oh be dünya varmış, havada o kadar sıcak değil ki çok şükür hayattayız.'' İyi boğulmadın. Hasta olan size hava bile aldırmayan bu salon sahibinde.
5. Üyelerin anlayışsız ve kaba olması!
Spor salonuna spor yapmaya gidersiniz değil mi? Peki spor salonunu bu üyelere kafe misali gösteren ne olabilir ki? Sosyalleşmek ve rahat rahat telefon kullanmak dışarıda daha kolay. Önünde masa ve sandalye yok ağırlık var, sadece ağırlık üzgünüm. :) Bu tip üyeler genelde yeni başlayan tayfa seviye 1 yani. Hani geçerken bir uğrayayım, başlayalım da bakalım nasıl olacak diyen vatandaşlar. Hadi başladın anladıkta devam et bekleme beraber çalışalım dersin. Tamam olur der sessizce, ama içinden bu makinede ikimiz nasıl çalışacağız diye düşünür durur. Kontrol sizde merak etmeyin o da zaten kumandanın sizde olduğunun farkında. Hareketi yapar ve kalkmaz çıkarır telefonu kurcalar. Hadi kalk sıra bende dersin dur 1 dakika der. 1 dakika, 4-5 giderken hadi hadi kardeşim ben kime diyorum terim soğuyor bekleme olmaz bu işlerde, farkına var ne yaptığının diyerek gerekli uyarıyı yaptınız bile. Tamam be al yemedik of of diye bir de kaba saba söylenerek yine telefon elinde oyalanır ve sağı solu izlemeye ilk günkü gibi devam eder.
Ona çok güzel bir sürpriz yapmak istersiniz.
Çok şaşırır ve ne oluyor ya diyerek söylenmeye devam eder. Merak etmeyin yine değişmeyecek çünkü başlarken hatalı başladı. Ne yapalım yanlış hayat, doğru yaşanmazmış. Peki o farkında mı? Tabii ki de hayır.
Okuduğunuz için teşekkürler.
Saygılar, sevgiler.
#Sağlıklıyaşam
#Sağlıklıvücut
En İyi Cevaplar