Kafamızın İçindeki Susmayan Ses: İçimizdeki Arkadaşımız!

Sun_shine_

O sesi susturmanın tek yolu...

Kafamızın İçindeki Susmayan Ses: İçimizdeki Arkadaşımız!

Hepinize kocaman bir Merhaba... Sanırım tırlatmak üzereyim. Sürekli sorular soruyorum birkaç zamandır. "Hay Allah! adını hatırlayamadım, neydi adı? Daha dün söylemişti, nasıl da unuttum?" Bizler farkında olsak da olmasak da kafamızın içinde sürekli konuşan, sürekli olmasa da dönüp duran bazı diyaloglar, konuşan bir ses vardır. Bu söylediklerim sadece birkaçı... Zaman zaman içimden gelen bu sesten kaçmaktansa ona kulak vermek bana kendimi bazen iyi hissettirmek de. Örneğin şu satırları yazarken "onu arasana, niye aramıyorsun?" Demesi gibi... Ya da çoğumuzun ilk aklına gelen acaba ocağı kapattım dimi? Kapattım ya! Kimimizin ise "Bence evlenmeliyim. Hayır! Hazır değilim, bunu biliyorsun" diyerek sürekli kendi kendimize telkinde bulunduğu olduğu bir gerçektir. Onu susturmanın tek yolu kapa çeneni! Sus artık! Demek değil, kenara çekilip düşünmektir. Sesten, aslında uzaklaşmaktansa söyledikleri arasında ayrım yapmaktır.

İnsanlar, kendi yaşamlarını başkalarında bulmayı severler.

Kafamızın İçindeki Susmayan Ses: İçimizdeki Arkadaşımız!

Yalnızca bir eş bulmaya ya da doğru yanlış karar mekanizmasını çalıştırmaya yaramaz bu ses. Yani " Nasıl severim seni? Ver isminin baş harflerini" desek de isimlerin nasıl sirayet ettiği lazım beynimize ve bize bunu neden dediğini anlamamız gerektiğini. Bizim için ne anlam olduğunu. Evet! İnsanlar, kendi yaşamlarını, bazı ortak zevklerini, isimlerinin baş harfleri bile ortak olsa başkalarında bulmayı severler. Örtülü benlikçilik, almayı istediğimiz ürünlerden tutun, içimizde ki o sese anlam katan, şaşılası bir şekilde yaşadığımız yeri, yaptığımız her şeyi etkiler. Bunun için en güzeli, onunla arkadaş olmak!

Kayaları oynatmadan mümkün mü yukarıya çıkmak?

Bu sese kulak vermeden yaşamı sürdürmek mümkün mü, yoksa ben mi çok irdeliyorum yaşamı? Az önce bahsettiğim evlilik örneğini bir arkadaşımız söylese bize, hadi canım! Der durumu geçiştiririz öyle değil mi? Ama içimizde ki o sese yani arkadaşımıza bir cevap vermeliyiz. Bu nevrotik ses çok rahatsız edici olduğu kadar, onu dinlemezsek hayatımız boyunca bizi rahat bırakmayacak, bizi rahatsız edeceği kabul etmemiz bir gerçektir. Diyeceğim o ki, içimizde ki bu sesle arkadaş olmamız ve onu dinlememiz gerekiyor bazen. Verdiğimiz o katı ve hayatı kararlarda sorduğu sorulara kayıtsız kalmamak gerektiğine inanıyorum. Bunu şöyle örnekleyebiliriz, " bu adam doğru kişi mi, evlenmeli miyim, bitirmeli miyim, bu iş bana göre mi, kişiliğime neden aykırı geliyor bu konuşulanlar?" Diye soran o nevrotik sese kulak vermeliyiz ki hatalar yapmayalım. Doğru zamanda doğru yerde olmak gibi düşünün bunu ve ona göre hareket edin. Eğer hayatla kısmı olarak o sesle savaşmak yerine, onun size verdiği güzellikleri görürseniz daha derin bir varlık olmaya adım atarsınız, unutmayın!

Kafamızın İçindeki Susmayan Ses: İçimizdeki Arkadaşımız!
8 Cevap