Dikkat! Bu yazı bir zirve yürüyüşünün başlangıç hikâyesidir.

Merhaba dostlar;
Bugün çok farklı, çok renkli bir konuğumuz var. On parmağında on marifeti temsilen on yüzük.
Şimdilik Türk dili ve Edebiyatı mezunu, yazar, köşe yazarı, tiyatrocu şarkıcı, müzisyen ve tasarımcı ama ilerde çok daha farklı özelliklerle de karşımıza çıkacak potansiyeli var. Önce şarkıyı dinleyelim üzerine konuşalım.
Sesin ve şarkının güzelliği bir yana daha sahneye çıkarken ki duruşu, tavrı, özgüveni ve iletişim becerisi dikkat çekiciydi.
Esasen giriş kısmı için çok uğraştım ancak nasıl bir giriş yapacağıma karar veremedim o yüzden giriş kısmını hızlı geçiyorum. Çünkü ne anlatmaya çalışsam çok uzun ve hep eksik kalıyordu.
Kendi kıyafetleri ve sahne tasarımlarını yapan, renkliliği her anlamada yaşayan ve üzerinde taşıyan, ağıt türkülerde bile pozitif enerji verebilen birisi.
Kendisi ile aynı okuldan farklı dönemlerde mezun olduğumuzu öğrendiğimde daha bir sevindim. Kendisini sitemize davet ettiğimde gösterdiği nezaket ve samimiyet için ayrıca müteşekkirim.
Hem izleyebileceğimiz, hem dinleyebileceğimiz hem okuyabileceğimiz bir kişi Eftalya FETTAHOĞLU EMİRMİRAN bizlerle.
- Sizlerden ricam yazıyı dikkatlice okumanız çünkü hem kariyer anlamında hem yaşama sevinci anlamında, yaşama, sosyolojiye hatta tarihe ve geleceğe dair sunumlar var. Eftalya FETTAHOĞLU EMİRMİRAN gerçekten çok donanımlı birisi verdiği cevaplar onun işinde ne kadar ciddi, tutkulu, detaycı ve tiziz olduğunu ortaya koyuyor.
1- Hoş geldiniz sefalar getirdiniz, ne iyi ettiniz de geldiniz. İlk olarak Eftalya FETTAHOĞLU EMİRMİRAN kimdir, kendisini nasıl ifade etmek ister bizler için?
Hoş buldum, teşekkür ederim. İçten davetiniz için de ayrıca çok teşekkürler.. Kısaca ilk aklıma gelen şeyleri sıralayayım. Tutku, kararlılık, cesaret, dışadönüklük ve detaycılık yönleri ağır basan; tutarlılığa, ilkeli olmaya, çalışmanın gücüne, adrenaline, sınırları zorlamaya, yaza-tatile-gezmeye, bilgi ve eğitime, güzellikleri abartmaya ve estetik olan her şeye çok önem veren, bir de hayvanların her çeşidine çok aşık olan bir insan tipi.

2- Dışarıdan renkli bir kişiliğiniz ve görüntünüz var. Ancak tahmin ediyorum ki bu duruma gelmek kolay olmamıştır. Bir kabuk kırılıp dışarı çıkılmış gibi bir duruşunuz var. Bu günlere nasıl gelindi, sizin açınızdan zorluklar ya da önünüzü açan kolaylıklar nelerdi? Kısacası sizin hikâyeniz nedir?
Bu incelikli analiz için teşekkür ediyorum. İnsanın kendini gerçekleştirebilmesi, toplum doğasının sıradanlaştırmacı yoğun baskısına rağmen kimse için hiç kolay değildir nitekim. Dünyanın her yerinde bu böyle. Benim önümü açan en büyük kolaylık, mizacımdan ileri gelen bazı baskın yönlerim ve insanların hakkımda ne düşüneceğini umursamamayı gerçekten başarabilişim oldu. Zorluk ise, geleneksel bir Trabzon ailesine doğmuş olmanın beraberinde getirdiği daha da ekstra bir norm ve örf düşkünlüğü içerisinde, üstelik te her biri birbirinden dominant karaktere sahip olan insanlarla yakın ilişki halinde var olmaya çabalamak idi. :)
3- Herkes gibi olmayı terk edip kendiniz olmaya nasıl başladınız? Hayatın standartlarından çıkıp kendi standartlarınızı oluşturma süreciniz nasıl gelişti biraz anlatır mısınız?
Valla başta, kendimi pek aklanmış kabul etmeksizin 'Toplumun belirleyiciliğinden ne kadar kaçınılabilir' yahut 'Yüzde yüz özgün kararlar verebilmenin imkanı var mıdır'a bir temas etmek isterim. Mesela insan 'Ben şu şu konularda toplumdan çok farklıyım' diyerek en ayrıksılaştığı konularda bile, yine de kolektivite tarafından belirlenmiş oluyor çünkü kişi tam da bu tam aksini gerçekleştirmekteyken, yine onları baz alarak kendini inşa etmekte oluyor aslında.. Referansın yine toplum yani. Dolayısıyla mutlak bir bağımsızlık/özgürleşme yok bu bağlamda. Mesela ki, ülkemizde çoğunluk rengârenk ve etnik tarzda giyiniyor olsaydı, bende çok muhtemelen böyle bir estetik zevk daha en baştan hiç oluşamayacaktı. Dolayısıyla yine toplum belirleyiciliği altındayım demektir bu.
Sorunuza tam cevap vereyim. Bu süreç tam olarak ergenliğimde başladı. Yani ki kimlik arayışlarının başladığı dönemler. Başta ben de çoğu insan gibi anne yönlendirmelerinin o güvende hissettirici, o dikkat çekip sivrilmeni önleyen konformist etkisi altındaydım açıkçası. :) Misal, klasik tarzda tunikler ve topuklu ayakkabılar giyip genel geçer bir hanım hanımcıklık görüntüsüyle belirmek, veyahut ta akraba büyüklerinin yanında çok kanaat bildirip de göze batmamak gibi kalıp yönelimler vs. :) Fakat bu bende çok kısa bir dönemdi. Ve böyle biri olamayacağımı bilfiil deneye deneye görmeme yarayan çok işlevsel bir dönemdi. Sonrasında kendi iç sesimi dinledikçe ve de bunu hayat pratiğime yansıttıkça, her şey bir dere gibi doğal akışında yolunu buldu kimliğimde.

4- Şarkı söylemenin yanında deneme - tiyatro - köşe yazarlığı ve şarkı yazarlığı yapıyorsunuz. Bu alanlarda da başarılı olduğunuzu gözlemledim. Hem fikir üretmek, hem yazmak, hem oynamak hem söylemek bir de ev hayatı ve sosyal yaşam. Tüm bunlara zaman ayırmayı nasıl başarıyorsunuz? Enerjinizin kaynağı nedir?
Teşekkür ederim. Bu enerjinin kaynağı açlık ve tutku zannediyorum. Çünkü ilerde imkânım olduğunda, aynı derece bir mesailikte yapmaya çok niyetli olduğum birkaç uğraş ve iş daha var aslında bu saydıklarınızın yanında. Ki ikisine başladım da mesela. (Hız pateni sporu ve santur çalmak) İnsan, gerçekten ihtiyaç duyduğu her şeye zaman ayırabiliyor.
5- Bu kadar yeteneğiniz ve eğitiminiz varken neden şarkı söylemek? Şarkı söylemenin ve toplumla paylaşmanızın sizdeki karşılığı nedir?
Çünkü şarkı söylerken imkanlarım çok çok fazla geniş.. Çok fazla özgürüm. Rabbime sonsuzcasına şükürler olsun ki ne bir ton/nota/oktav engelim oluyor, ne bir stil/tarz/tür/renk ve ses tavrı yakalama güçlüğü, ne de nağmeleme biçimleri konusunda bir zorluk. Çok çalıştığım her uç şeyin dahi sonucunu alabiliyorum. Hatta diğer işaret ettiğiniz hiçbir alanda Allah bana bu denli cömert davranmamış diye de düşünüyorum.
Bu yüzden de müziğin bende karşılığını saymakla bitiremem: Bütünlük hissi, "dharma", yaşam ödevi, özgürleşme, rekor kırma hazzı, tam olmak-tamam olmak, sağaltım, dışavurum, kendini gerçekleştirmek, olduğun halde hürleşip akmak, zirveye erişebilme tadı, ne isen o olabilme imkânı, abartma hürriyeti, dilediğince süsleme zevki, özgürce duygulanabilme imkânı, deşarj, hafifleme, yenilenme, tazelik, doyum, coşku, dopamin... Bir insan ontolojisi her ne ister ise, müzik bende tüm bunları eksiksiz karşılayan yegâne şey gibi. Ah, aşkım. :) <3
6- Ses özelliğiniz nedir?
"Koloratür soprano". Bu ses tipi, en tiz kadın ses tipi olan soprano ses tipinin bir alt türü. Bu sesin özelliği, tüm sopranolar içinde de en tiz olan soprano olması ve çok seri nağmeleyebilme özelliği barındırması. Fakat bunun yanında, diğer tüm ses tiplerinin ses aralığında da şarkı söyleyebiliyorum. Yani sadece koloratür soprano değilim ve pes aralığım da (kalın tonlar) aynı oranda geniş. Özetle şu ses tiplerinin tümünün tonundan okuyabiliyorum: Soprano, Mezzo-soprano, alto, kontralto, tenor, bariton.. Bu da bana ortalama beş oktavlık bir genişlik sağlıyor.
7- Müzik, tiyatro, yazarlık arasından bir seçim yapmanız gerekse yola hangisi ile devam etmek isterdiniz?
Müzik!
Hazır müzik demişken bir müzik arası vermek istiyorum. Evinde kendi tasarladığı stüdyosundan.
8- Çok okumanın faydalarını yaptığınız işlerde görüyor musunuz?
Elbette. Teorisine hâkim olduğu her alanı pratiğe daha başarılı bir teknikle ortaya koyabiliyor insan. Bir de özelde Türler Arası Müzik gibi bir ekol fikri yaratabilmekte beni sosyal bilimler alanındaki okumalarım çok beslemiş oldu. Kısa tutmaya çalışarak açmak isterim burayı, sorunuz harikaydı.
Bundan ortalama 300 sene evvel, tek bir alanda uzman olunması gerektiği görüşü dünyada henüz oluşmamıştı. Tüm bilimler iç iç içeydi, alt dallara bölünmemişti ve insanlar, şimdi 'hezarfen' ya da 'polimat' adı verilen çok çoğulcu bir mesleki kariyere sahiptiler. Sözgelimi bir kişi hem astronom hem fizikçi hem felsefeci hem ressam hem tarihçi hem de müzikolog olabiliyordu. (Tarihte en meşhur örneklerinden: Fârâbi, Leonardo da Vinci, İbni Sina, Arşimet..) Evet, bu günümüzün eğitim sistemi sebebiyle artık yakalanması çok zorlaştırılmış bir eşik fakat biz bu yaşanmış örneklikleri görerek en azından şunu anlayabiliyoruz ki, insanoğlu çok çalıştığında bu çok yönlülüğe yeterli bir potansiyele sahip.. Bu sebeple ben de, hiç değilse müzik gibi tek bir alanın içinde bu zenginliğin gerçekleşmesini teklif etmek istedim. Bu teklife de 'Vokal hezarfenliği'/'Müzik Polimatlığı' gibi sıfatlar da yakıştırmaktayım. Bu anlayıştan hareketle de, tek bir müzik türüyle/tarzıyla yetinmeden, aynı anda birçok türde uzmanlaşabilip, her birini kendi dinleyici kitlesine ulaştırmayı umut ediyorum.
Nitekim seslendirmeye çalıştığım her türü, hiç cover'a başvurmaksızın, aslına uygun bir anlayışla, sanki sadece o türün yorumcusuymuş gibi sadece o türün gerektirdiği orijin okuyuş stiline uygun bir ses tavrıyla seslendirmeye çalışıyorum. Bunun için de her bir tür için birbirinden farklı ses renkleri, stiller ve teknikler geliştirdim ve bu bana bir kişi iken birden çok kişi olabilme imkânı tanıyor. (Tıpkı Çoklu Kişilik Bozukluğu sendromu gibi düşünün..:):))) Yani yine aynı multidisipliner anlayış anlayacağınız... Nitekim 'Türler Arası Müzik', ismini, akademideki "Disiplinlerarasılık" teriminden alıyor. Bu terim tam da, tek bir alanda uzman olunmasının yol açtığı modern sıkıntıları gidermek için geliştirilmiş. Birçok bilim dalından aynı anda istifade etmek gibi bir teklif sunuyor. Çünkü bir meseleye sadece tek bir disiplinin penceresinden bakma kısırlığının yol açtığı yöntemsel eksiklikleri, indirgemeleri ve yanlışlıkları insanlık artık fark etmeye ve eskiye tekrar öykünmeye başladı.
Toparlayayım. İşte ben de okumalarımdan hareketle edindiğim bu bütüncül yaklaşımı müziğe uyarladım. Ancak sadece bu dal ile de yetinmeyip, Oyunculuk ve Yazarlık kariyerimi de eş zamanlı olarak geliştirmeye çalışıyorum. Fakat ki yine de kendimi bu üçüyle sınırlayıp noktayı koymuş değilim kafamda asla. Mesela ilerde nasip olur da iyi bir dergi/yayınevi ekibiyle bir gün yolum kesişirse editörlük işi yapmayı da çok isterim -zira lisansını okuduğum branşım tam da buna yönelik. (Türk Dili ve Edebiyatı) Sonuç olarak bu tip çoğulcu yaklaşımlara artık insanlık olarak ihtiyacımız var.

9- Kendinizi “Türler Arası Müzik” yapan birisi olarak tanımladığınızı biliyoruz. Bu terim belki de dünyada bir ilk, başka örneği var mı bu ifadenin bilemiyorum, aynı anda 8 farklı dilde ve onlarca farklı dalda söyleyebiliyorsunuz. Rock, türkü, sanat musikisi, kaside, ilahi, pop gibi her alanda söyleyebiliyor olmak zor değil mi?
Zor değil. Başta biraz zordu ama her bir stil ayrı ayrı kemikleşti ve üslubunu buldu zamanla. Bu arada revize edelim: Dil sayısı da şu an 11'e çıktı. :)
Türkiye'de örneği yok ama dünyada var mı bilemiyorum. Şu var, evet, birçok türü seslendirmiş çok sanatçı var elbette fakat bu her tür, yine aynı stilde seslendiriliyor. Tür ve stil çok farklı şeyler. Mesela türkü türünü okuyan rockçı yok mu, çok var ama bu türü yine aynı rockçı stilleriyle seslendiriyorlar, yani sonuç olarak yine rock şarkı seslendirmiş oluyorlar; o bir türkü icrası olmuş olmuyor, rock cover olmuş oluyor. Oysaki her insanın ses kası yeterince çalışıldığında birçok farklı tarzı icra edebilecek bir yetiye sahiptir (vokal polimatlığı, çok çalışan herkese nasip olabilecek bir şey) fakat kimse buna talip olmamış. Bunun sebepleri uzun.
Başta zamanın ruhu sebebiyle böyle bir seçenek kimsenin aklına bile gelemiyordur. E müzik piyasası da satış kaygısı sebebiyle bunu istemiyor çünkü sanatçıyı kolay kategorize edip belirli bir kitleye kolayca pazarlama odağındalar, kaygıları sanat değil. Bu sebeple buna niyetlenen tek tük sanatçı olmuşsa da baskıdan yılıyor ve tek bir türle-çok daha az bir çalışmayla daha kolay sonuç alabilecekken böyle kompleks bir yola hiç girmiyor.
10- Bir yarışma programı ile tanıdık sizi. Kısa zamanda belli bir hayran kitlesine sahip oldunuz. Seslendirdiğiniz şarkılar, milyonlara ulaştı. Hepimizin bildiği gibi Melek Mosso, Koray Avcı, İrem Derici, Resul Aydemir gibi birçok isim de bu tarzda müzik yarışmaları sayesinde hayatımıza girdi ve müzik kariyerlerine başarılı bir şekilde devam etti. Size de bir katkısı oldu mu bu programın ya da bu programlar gerçekten basamak olabilir mi?
Programlar bir basamak olabilir, ki saydığınız isimler yanında nice isimlere de oldu ve ben de tam da bu yararı umarak yarışmaya katılmıştım nitekim. Fakat bana henüz bir basamak olduğunu söyleyemem ve bu vakitten sonra da olması daha da güç görünüyor açıkçası. (Hayydi birileri beni yanıltsın, görmek isterim yani! :):))) Evet, şu var, yarışma tanınmamı sağladı, böyle bir yararını gördüm fakat bana bir köprü/basamak oluşturmadı. Zira sanat camiasındaki ötekileştirici ideolojik kodların ve giyim konusundaki şekilciliğin, sandığımızdan çok daha radikal olduğunu gördüm, deneyimledim.
Yarışma sonrası 1 tane dışında bir albüm/single teklifi hiç almayınca, bunun sebeplerinden emin olmak için kendim iletişim kurdum hepsiyle tek tek. Bana ne gibi gerekçeler sunabileceklerini görmek istedim; çünkü hakkım olan şeyin çok çok daha fazlası olduğunun gayet de bilincindeydim. Bu sebeple yaklaşık 15 müzik şirketine şarkı demolarımı gönderdim, üstelik te tek bir müzik türünde, yani tam da isteyecekleri gibi. :) Fakat çok fiyasko dönüşlerle karşılaştım beklediğim üzere. Siyasal sorular, sebepsiz iptaller.. Bunları yazsam çok uzun olur, belki bir TV programında anlatırım..
11- Benimle Söyle yarışmasında gösterdiğiniz performans çok beğenildi. Birçok izleyici sizin birinci olmanız gerektiği konusunda hemfikir, hatta sizin 2. olmanız gerektiğine inanalar dahi finalde size verilen puanın düşük olduğunu düşünüyor. Yarışmada hakkınızın yenildiğini düşünüyor musunuz?
Evet düşünüyorum. E en nihayetinde yarışma jürileri de yukarda değindiğim sanat camiasının birer üyeleriydi. Ama Allah'a şükrediyorum ki, dediğiniz üzere hiç değilse halkımız bu haksızlığı sebepleri ile gördü ve çok büyük destek oldu. Video altları tam bu minvalde binlerce yorumla dolu. Tekrar çok teşekkür ediyorum herkese.
12- Kendinize özgü bir tarzınız var, fikir üreten de birisiniz ve zaman zaman eleştiriler de alındığınız oluyor. Şimdiye kadar aldığınız en tuhaf eleştiri ne oldu?
"Bu kız, iyi eğitilmiş bir İsrail ajanıdır ve projedir" :))

13- 20 yıl önce bu işi yapmak isteseniz bir klip çektirip bir kaset yapmanız ve kasetin tutmasını beklemeniz gerekecekti. Kaset tutarsa korsanları ile uğraşacaktınız, birçok yetenekli isim bu yüzden heba olmuştur. Şimdi ise evinizden çektiğiniz bir video ile sosyal medyada birden parlamasa da yıllar sonra bile izlenme ihtimali olan bir ürün ortaya koyup her insanın cebinde dolaşabiliyorsun, ulaşması çok kolay oluyor. Eğer 20 sene önce olsaydı yine de bu zahmete katlanıp müzik piyasasına girer miydiniz? Yaşadığımız dönemin avantajları sizin bu işi yapmanızda nasıl bir rol oynuyor?
Girmezdim. Çünkü asla ilerleyemezdim; ilerletmezlerdi.:) Youtube ve diğer dijital platformlardan sesini duyurabilme imkanı gelişmeden evvel, piyasada prodüktörler kimi destekliyorsa o yürüyor, kimi engellemek istiyorsa o kolaylıkla siliniyordu, her şey onların elindeydi. Şimdi öyle değil. Reel bir umut ve imkan var artık herkes için.. Mesela ben şu an kendi bütçemle bağımsız olarak şarkılarımı yayınlamak üzereyim. Onun da müjdesini buradan vermiş olalım bu vesileyle; şimdilerde bir single hazırlığı içindeyiz. Stüdyo aşaması bitmek üzere. Sözü müziği bana ait bir senfonik rock şarkısı. Çok geçmeden bir official kliple karşınızda olacağız inşallah..
14- Geleceği dair hayallerinizde neler var? İleride FETTAHOĞLU EMİRMİRAN denince insanların aklına ne gelecek, kendinizi 20 yıl sonra nerede hayal ediyorsunuz?
Hedeflerim biraz majör olabilir, bu yüzden daha yolun başındayken paylaşıp çok iddialı görünmek istemiyorum açıkçası. :) Bir de 'büyük niyetlerin varsa gerçekleşene kadar kimseyle paylaşma' demiş mistikler. :)

15- Bir Karadeniz kadını var karşımızda. Aslında neşeli ama her an asabileşmeye de müsait. Ekranlarda sizi hep neşeli gördük, ağıt söylerken bile yüzünüzdeki tebessüm kaybolmuyor ama neşeli şarkılar hiç duyamadık sizden. Hani öyle biraz horon biraz eğlenceli türküler söylemiyorsunuz, bunun bir sebebi var mı? Belki bizim için eğlenceli bir türkü ile bitirmek isteyebilirsiniz.
Neşeli şarkılar söylemek hiç içimden gelemiyor henüz -ve hala. Çağ, müziğe hep eğlendirme misyonu yükleyip sanat kimliğini tamamen hiçleştirdiği için, zihnim çok katı bir mesafe ve bariyer koymuş bu fikre, ilk sebebi bu. Öyle ki, açıp dinleyemiyorum bile mesela eğlendirici şeyler. Diğer sebebi de, oynak şarkılar okumanın yaşam biçimim açısından yaratacağı zorluklar. -dans da devreye girecek çünkü vs. )
Ama durun, istediniz madem, sizin için BURADAN söyleyebilirim tabiii. :) -Kesiiiik çayıııııırr biçilirr miiii.... sular soğuuuuk içilir miiii.....:):)) Tabiii görüyorsunuz ki bu formatın da en sanatlı formunu bulduverdik efenim, beyin bizde böyle çalışıyor, tam bir geleneksell..:)) -Ordaki "-miiiii"leri gırtlaklı gırtlaklı hayal ediniz lütfenn..:):)):)
16- Son olarak KizlarSoruyor.com takipçilerine mesajınız nedir?
Bu son soruya gelene değin sabredip okumuşsanız bu metni, zihninizin yorulması pahasına hala burada kalmışsanız, size tüm kalbimle çok derinden teşekkürler ederim. Dilerim ki uğraşlarınızda sizi her zaman geliştirecek, yolunuzda ilhamlar ve cesaretler verecek ve de yolculuğunuzda size destek olacak insanlar ve vesilelerle sııık sık karşılaşır ve hedeflerinize çook kolaylıkla ulaşırsınız hayırlısıyla.
Ayrıca Mehmet Bey bu detaycıl, özenli ve üzerinde düşünülmüş sorularınız ve analizleriniz için tekrar çok teşekkür ediyorum.
Ben teşekkür ederim çok değerli vaktinizi ayırdınız uzun bir süre sabrettiniz çok ciddi ve değerli cevaplar verdiniz emeğinize yüreğinize sağlık. Rabbim yolunuzu bahtınızı açık etsin gönlünüzden geçen her şey hayırlısı ile sizin olsun diyorum.
Arkadaşlar bir yazının daha sonuna gelmişken Eftalya FETTAHOĞLU EMİRMİRAN'ı her türlü dijital platformda takip etmeyi de unutmayın. Bir sonraki yazıda görüşmek üzere esen kalın.
Teşekkürler: Bu yazıyı aslanda @funda_a ile beraber hazırlamak istemiştik ama Funda'nın yoğun çalışma temposu malum pandemi dönemi birlikte olmadı ama yine de güzel katkıları oldu.
Soruların hazırlanmasında desteğini esirgemeyen soru fikirleri konusunda ufkumu açan çok değerli Edebiyat öğretmeni arkadaşım Esra'ya;
İyi ki varsınız.



#eftalya #eftalyafettahoğlu #eftalyafettahoğluemirmiran #mehmetyazıyor #sohbet #eftalyamuzik
Aşk İlişkileri
Yeni Yıl
Gündem
Cinsel Yaşam
Güzellik & Bakım
Alışveriş & Hediyeler
Kızlar Bir Adım Öne
Tatil & Seyahat
Arabalar
Astroloji & Burçlar
Eğitim & Kariyer
Gamer
Moda & Stil
Spor
Evcil Hayvanlar
Müzik & Etkinlik
Kültür & Sanat
Para & Ekonomi
Magazin
Diziler & Filmler
Cilt Bakım
Kişilik & Karakter
Saç Bakım
Çocuk & Ebeveyn
Yeme & İçme
İnternet & Teknoloji
Ev & Yaşam
Özel Günler & Hijyen
Kahve & Keyif
Aile & Toplum
Diyet & Beslenme
Sağlık
Diğer