Benekli Kraliçe'nin Gizem Dolu Hayatı

Bugünkü yazıma Japonya'da hayatını sürdüren çok şahane bir kadınla tanıştırmak istiyorum sizi.

Bu kadın öyle bir kadın ki ilk göze çarpan unsuru o enfes kırmızı renkteki peruğu, dudaklarına sürdüğü kan kırmızısı ruju ve kendisine sunulan her hediyeyi her defasında bir çocuk sevinci ile kabul edişi ve çocuksu halleri sıra dışı bir kadın...

Size birazdan bahsedeceğim kadın tam anlamı ile şahsına münhasır biri.

Ruhu ile, hayata bakış açısı ile, algılama ve yansıtmaları ile de gerçekten birçok kadından çok ama çok farklı. Japonlar için çok önem taşıyan bir sanatçı kendisi. Ressam Yayoi Kusama. Tabii ki ismine bakıp aldanmayın görsel olarak da çok değişik biri olmasından dolayı "Benekli Kraliçe" olarak tanınıyor. 87 yaşında adeta yaşayan bir efsane olarak tanımlayabiliriz onu.

Eserleri Pop Art tarzında çalışıyor. Minimalizmin atası olarak da kabul ediliyor bu kadın.

Sürekli bir şekilde üretiyor. Resim çalışmalarının yanı sıra 600'ün üzerinde heykel çalışması da bulunuyor.

Yapmış olduğu eserleri ile bir ilke imza atan kişidir.

Şu ana kadar yaşayan bir kadın ressam olarak eserlerine biçilen en yükse bedeli alan kişidir. 2006 yılında ise ömür boyu başarı ödülünü almıştır. Aynı zamanda Time dergisinin seçtiği 100 ünlü sanatçıdan bir tanesidir.

Ünlü Ressam Yayoi Kusama gerek yaşam tarzı ile gerek ise sıra dışı eserleri ile tüm dünyanın dikkatini çeken bir isim olmuştur.

Nerede ise tüm Avrupa ülkelerinde tanınıyor. Amerika Birleşik Devletlerinde ise bir başka seviliyor ünlü ressam.

Bu kadın o kadar ilginç bir kadın ki inanamayacaksınız.

Herkes ünlü olunca malum lüks bir yaşam tarzı seçer. Arabalar, evler, gece hayatları. Ama sıkı durun Yoyoi Kusama ise bir akıl hastanesinde yaşamını sürdürüyor. Evet evet yanlış okumadınız bir akıl hastanesinde yaşıyor. Ve bu öyle birkaç sene ile de sınırlı değil. Tam olarak 40 yıldır burada yaşamayı tercih etmiş kendisi. Ve neden burada yaşamayı tercih ettiği sorulduğunda ise de orada olmayı sevdiğini söylüyor.

Yayoi Kusama gerçekten ilginç bir yaşam şekli ve hayatı var. O yüzden biraz da bu konuya değinmekte fayda var diye düşünüyorum.

1929 yılında Japonya'da zengin bir ailenin kızı olarak dünyaya geliyor. Ailesin katı kuralları, annesinin babası tarafından aldatılmasını o minicik yüreği ile görüyor. Ve çok küçük yaşta olmasından dolayı bu olay onu gerçekten çok etkiliyor.

10 yaşına geldiği zaman ise sadece ama sadece kendisinin gördüğü benekler, bir süre sonra onun tüm dünyasını kaplamış oluyor. İlk zamanlar bu benekler ile konuşuyormuş. Sonrasında ise bunları resmetmeye karar vermiş ve başlamış çizmeye. O gün bugündür resimlerinde hep benekler var olmuş.

Giyimden tutun da, eşyalarına varana kadar hayatının her alanında bu beneklere yer vermiş.

İlerleyen yaşlarında kısa süreli de olsa resim eğitimi almış. Ama bu ortamı çok sevmemiş. Resim hayatı, Amerikalı ressam Georgia O'Keeffe'yi keşfetmesi ve onunla iletişime geçmesi ile tamamen değişmiş. 29 yaşında iken kısıtlı olan bir bütçe ile Amerika'ya gitmiş. 15 yıl Amerika'da kalmış. Çok sıkıntı çektiği o yıllarda, çöplerden yemek bile yediği zamanlar olmuş. Ama hiçbir zaman pes etmemiş.

New York sanat alemine bir şekilde kendini kabul ettirmeyi başarmış bir sanatçı.

44 yaşına geldiği zaman ülkesine dönmek zorunda kalıyor ve yaşamak için de akıl hastanesini tercih ediyor. Rahatsızlıkları ile barışık olmasından dolayı hiçbir zaman yaşama küsmemiş, yakınmamış, serzenişte bulunmamış. Aksine duygularını bir şekilde hep güçlü tuttuğu için kendini hep çok sevmiş. Ve ne koşulda olursa olsun hiçbir zaman resim yapmayı bırakmamış.

Yayoi Kusama o kadar üretken ve çok yönlü bir kadın ki.

Birçok şiir ve roman yazmıştır ve bunlardan ödül almışlığı bile vardır. Ünlü modacıların tercih ettiği bir sanatçı kendisi. Onlar için özel koleksiyonları için özel tasarımlar çizmiştir. Dünyanın birçok yerinde açtığı sergileri vardır ve hep kendisinden söz ettirmeyi başarmış bir ressamdır.

Bir insan kendi kusurunu bu kadar mı muhteşem bir güzelliğe dönüştürebilir?

Hayata inat dimdik ayakta durmayı başaran bir kadın. Şu anda 87 yaşında olmasına rağmen hala elinde fırçası ile resim çizmeye ve bir şeyler üretmeye devam ediyor.

Verdiği yaşam dersi ve dünyaya dağıttığı renkli benekleri için alkışlanmayı hak ediyor bence.

Dostça ve sağlıcakla kalın...