Kimi zaman içimize attığımız her kelime, aslında kendimizden bir parçayı sessizce feda ettiğimiz anlara dönüşür. İnsan, susarak huzuru koruduğunu sanır ama çoğu kez o sessizlikte kendi sınırlarını, duygularını ve hatta özgüvenini yitirir. İçinden geleni söyleyememek, zamanla benliğini de susturur. O anlık suskunluklar, uzun vadede içsel bir kayboluşa neden olabilir. Peki, sen sustukça hangi parçan senden uzaklaştı, bunu hiç düşündün mü?
Kendini sustururken, hangi yanını kaybettin fark ettin mi?
Kendini sustururken en çok sesini değil, özünü kaybedersin. Düşüncelerini ifade edemediğinde zamanla kendi hislerinden bile uzaklaşmaya başlarsın. Söylemek istediğin her kelime, içinde bir yük gibi birikir ve bir süre sonra artık ne hissettiğini, ne istediğini bile hatırlayamaz hale gelirsin. Bu da yavaş yavaş seni sen yapan o canlı, dürüst, cesur yanını silmeye başlar. Belki de en çok da kendine sadakatini kaybedersin; çünkü sustukça başkalarını memnun etmeye çalışırken, kendine ihanet etmiş olursun. Ve bir gün aynaya baktığında “Ben ne zaman bu kadar sessiz oldum?” diye sormaya başlarsın. İşte o zaman, en çok kendinden uzaklaştığını fark edersin.
Bazen kendimi dinlemeyi o kadar unutuyorum ki senin soruların beni iç dünyama döndürüyor. Güzel yanlarımı kaybetmemek için çabalıyorum gerekirse kendimi sustururken sırf bu yanlarımı yitirmemek için bazı insanları da kendimden uzaklaştırıyorum beni ben yapan taraflarımı yitirmektense insan kaybetmeyi tercih ederim.
Ben bu fotoğrafın içeriğini yorumlayamam ama soruna gelecek olursak; sustukça belki de en çok özgüvenin koptu senden. Konuşmayı seçemediğimiz anlarda, aslında kendimize duyduğumuz saygıyı da kaybediyoruz. Her kelime, içsel bir güce dönüşmezse, zamanla benliğimizin sesi kısılır. Kendi hikayeni anlatmaktan geri durma, çünkü o hikaye senin gerçeğin. 🌟
En İyi Cevaplar