Çocukken aile baskısı vb. şeylerden dolayı ben biraz asosyal ve çekingen biriydim.
Sonra insan içine karıştım ve durumu biraz düzelttim. Hâlâ çok konuşkan biri değilim ama ilk adımı atmaya ve insanlarla konuşmaya çekinmeyen biriyim.
Birkaç yakınıma bu durumdan bahsettim "sen mi böyle sorunlar yaşıyorsun?" gibisinden inanmadıklarını belli eden cevaplar verdiler.
Kısacası özgüvenli olmak için çok çabaladım. Bu konuya dair onlarca kitap okudum, çıkıp insanlarla konuştum, ortamlara girdim. İşe yaradı, azalttı. Ama hâlâ o günlerden kalan durumlar var. Örneğin toplum karşında konuşurken panik olmak.
Bugün bir durumla karşı karşıya geldim ve benim sesim, ellerim titredi. Bu durumdan sonra (normalde çok yapmam ama) gidip ağladım😄 Yine en başa mı döndüm diye düşünüp korktum.
Ben artık karşısındakini gözünde büyütmeyen, kasılmadan ve rahatca kendini ifade eden birine dönüşmek istiyorum. Ama nasıl? Fikirlerinizi bekliyorum.
Şimdiden soruya vakit ayıracağınız için teşekkürler..
Sonra insan içine karıştım ve durumu biraz düzelttim. Hâlâ çok konuşkan biri değilim ama ilk adımı atmaya ve insanlarla konuşmaya çekinmeyen biriyim.
Birkaç yakınıma bu durumdan bahsettim "sen mi böyle sorunlar yaşıyorsun?" gibisinden inanmadıklarını belli eden cevaplar verdiler.
Kısacası özgüvenli olmak için çok çabaladım. Bu konuya dair onlarca kitap okudum, çıkıp insanlarla konuştum, ortamlara girdim. İşe yaradı, azalttı. Ama hâlâ o günlerden kalan durumlar var. Örneğin toplum karşında konuşurken panik olmak.
Bugün bir durumla karşı karşıya geldim ve benim sesim, ellerim titredi. Bu durumdan sonra (normalde çok yapmam ama) gidip ağladım😄 Yine en başa mı döndüm diye düşünüp korktum.
Ben artık karşısındakini gözünde büyütmeyen, kasılmadan ve rahatca kendini ifade eden birine dönüşmek istiyorum. Ama nasıl? Fikirlerinizi bekliyorum.
Şimdiden soruya vakit ayıracağınız için teşekkürler..
Selamlar,
İnsan kendi cennetini de cehennemini de zihninde üretir
Zihnimiz bize cennet bahçesini kurak bir çöl, ıssız bir harabeyi güzel bir saray şeklinde gösterebilir. Kısacası kafamızın içindeki müthiş aygıt doğru kullanmayı bilirsek bizi mutlu eder, ama kullanmayı bilmezsek bizi mutsuzluk dehlizlerine sürükler.
Başkalarına konuşma yapacak birisi zihninde konuşmayla alakalı hayaller kurmaya başlar
Bu hayallerde kekelediğini, herkesin ona gülüp alay ettiği ve rezil olduğunu düşünürse bir odada tek başına bile oturuyor olsa buz gibi terlemeye başlar, gerçekten de konuşması kekelemeye dönüşür.
Ancak zihninde harika bir konuşma yaptığını, insanların onun söylediklerini dikkatle dinlediğini, sıkça esprilerine güldüklerini ve konuşma sonunda da alkışladıklarını hayallerse gene tek başına bir odada bile olsa yüzüne bir gülümseme gelir ve içine mutluluk sıcaklığı yayılır.
İyi konuşmacıların sırrı yaptıklarını zihinlerinde çok keyifli bir hale getirmeleri, kafalarında kesin planlar kurmamaları, hata yapsalar bile samimi oldukları için bu hatalarıyla bile izleyiciyi etkilemeleridir.
Konuşmanızın içeriği de önemlidir
Siz insanların iyiliğine güzelliğine konuşursanız. Onları mutlu etmek isterseniz. Eleştirmez, yargılamaz ve laf sokmazsanız. Kısacası "güzel konuşursanız" her cümlede kekeleseniz bile insanlar size sıcaklık duyacaklardır.
Ama amacınız insanları yanlış yönlendirmek, onlara yalanlar sunmak ve çıkar elde etmekse dünyanın en güzel konuşmasını bile yapsanız size zarar olarak geri döner. Böyle konuşmaları yapmaktansa susmak daha iyidir.
Sesiniz ve elleriniz titrese de insanlar samimi konuşmacıları beğenirler. Hatta onu kendilerine benzetirler ve daha da çok beğenirler. Çok profesyonel her hareketi planlı ve duygusuz konuşmacılar insanları çok etkilemez ve akılda kalıcı olmaz.
Tarihteki en etkili konuşmalar diksiyonu mükemmel ve tiyatro oyunu gibi kurgulanmış konuşmalar değil insanların duygularına, umutlarına ve hayallerine sözcü olan samimi konuşmalardır.
Kısacası siz güzel niyetlerle ve içinizden gelerek konuşun. Eliniz titrese de , diliniz dolaşsa da insanlar size güzel karşılık vereceklerdir. Önemli olan şekil değil içeriktir.
Sevgilerimle.
Yorumunuz için teşekkürler!