Bu benceyi buradaki bir arkadaşımız için hazırlama gereği duydum. Bana kendisini anlattığında, gıptayla baktım. Üreten, üretmeyi seven ve yeniliklere açık birisi vardı karşımda. Lakin içsel savaşları vardı. Başkaları ne düşünür, bana neden değer vermiyorlar, neden kimse yok ve siz kimsiniz, ben sizin sınırlarınızın neresindeyim! Hani hep söyleriz ya üreten toplumun ilk temelinden birisi kendini geliştirmeye çalışan bireylerden oluşur ve aşama, aşama grup halinde toplum normlarının sınırına dayanır. Ee sen meyve veriyorsun, oturduğun yerden zaman tüketmiyorsun. 'Bu yüzden taşlanıyor olabilir misin'?
Kendinizi Sevin.

Kendini sevmek; başkalarını küçük görmek anlamında değildir. Elbette bu sevginin bir aşaması vardır. Hataları kabullenmek, özeleştiri yapmak, kendini olduğun gibi kabullenmek, yapabileceklerinin sınırını keşfetmek için durmadan ileriye gitmek. Keşfin bir sınırı yoktur sadece yolu vardır..
Başkalarının İlgisine Müptela Olmayın.

İnsanların bir çoğu birbirine benzer. Büyükçe gördüğümüz o farklılıklar bile minicik nüanslardan çıkar. Mesela, herkes sevilmek ister, herkes takdir edilmek ister, herkes birilerini korumak istet, değer görmek vede değer almak ister. Siz kendinizi sevdiğiniz zaman zaten bir başkasının ilgisini öyle çok önemsemeyeceksiniz. Aslında burada ilgileri tamamen yok sayın demiyorum. Sadece birileri gösterdiği ilgiyi kestiği zaman umursamaz olun. Siz ilgiyle beslenen mikroorganizmalar değilsiniz. Düşüncelerinizde bile üretim var..
Umursamaz Olun.

Umursamaz olun diyorum ama en umursamaz insanların bile bir noktadan sonra içinde yaşadığı pişmanlıkları, keşkeleri filizlenir. Sonuç olarak insanız vede bu duygu bende yok dediğimiz duygularımızı bile taşıyoruz. Her ne kadar kabul etmesek bile.. Yaşanılan olaylara salp pragmatik bir yaklaşımla kendi çıkarlarımız noktasında duygusuzca hareket etmek zaten bizi ister istemez insan olma ölçütlüğünden uzaklaştırıyor. Umursamaz olmaktan kastım, kırılgan duygularınızı yansıtmayın.. Hep güçlü olun.
İç Sesinizi Dinleyin.

Her ne kadar yanlış söylesede, iç sesinizi dinleyin. Yaptığınız yanlış olsa dahi adımlarınıza bir tecrübe olarak yansıyacaktır. İç ses, genel anlamda düşüncelerin cümlelere dökülmediği zamanlarda arka fonda çalan müzik gibi kulağa çalınan ve kendinizi tam olarak veremediğiniz bir şeydir. Mesela, hiç konuşmayı bilmeseydiniz ya da dil denilen olgu olmasaydı bile o düşüncelerin prangalarından çıkan iç sesiniz yine özgür kalacak ve duvarlarınızda gezine duracaklardı.
Kendinizi Olduğunuz Gibi Kabul Edin.

Siz busunuz öncelikle bunu kabullenin. 'Bende sorun yok asıl sorun sizde', demenin en naif yollarından birisidir. İnsanlar imparatorluk gibidir; Yeni insanlar kazanır, İnsanlar kaybeder, yükselme dönemleri, duraksama ve yıkılma dönemleri olur. Siz kendinizi bildiğiniz sürece ne gelen insanlar nede sizden giden insanlar sizden bir şey kopartır..
En İyi Cevaplar