Uzaylılarla Asla Karşılaşamayacağız, Neden mi? Biraz Bilim, Biraz Kurgu Yapalım (Part 2/2)

Hullanza

Uzaylımızın nasıl bir ortamda var olabileceğini önceki kısımda tartışmıştım. Bir çok tesadüfî etmenin bir arada olması gerekiyor. Bunun için de evren yeteri kadar olasılığı barındırıyor.

Ama burada asıl soru, "Uzaylı olsa bile karşılaşabilecek miyiz?" Bir cevap verebilmek için uzaylılarımızı yolculuğa çıkarmaya çalışalım.

Omuamua göktaşı. Güneş Sistemi dışından gelen bir cismin ilüstrasyonu
Omuamua göktaşı. Güneş Sistemi dışından gelen bir cismin ilüstrasyonu

1) Uzaylıların Teknolojisi

Uzayda yolculuk edebilmek için gerekli teknolojiyi sağladıklarını var sayalım. Ancak bunun da sınırları var: Fizik kuralları. Uzaylı da olsanız aynı evrendeyiz ve aynı kurallara uymak zorunda.

a) Radyo kullanmadıkları kesin

Şu ana kadar olası uzaylımızla ilgili küçük bir bilgiye sahibiz aslında. Uzaydan gelmesini beklediğimiz radyo dalgalarını tespit eden alıcılarımız, istasyonlarımız var. Daha da güzeli 60-70 yıldır var, ama biz buna 50 yıl diyelim hata payı bırakmak için. Hatta sırf uzaylı aramak için SETI programı kapsamında kocaman bir çanak bile var.

Bu bize nasıl bir bilgi veriyor? Radyo dalgaları, elektromanyetik dalgalardır, göremediğimiz bir ışıktır aslında. Hâliyle, ışık hızında ilerler. 50 yıldır uzaydan gelen herhangi bir radyo dalgası olmaması demek, 50 ışık yılı çaplı bir mesafede radyo teknolojisine sahip bir uzaylı yok demektir. Bize en yakın yıldızın 4 ışık yılı uzaklıkta olduğunu, 50 ışık yılı mesafede de 133 yıldız varmış (yazıyı yazarken baktım).

Bilemeyiz, belki de radyo dalgalarına ihtiyaçları yoktur.

b) Ellerindeki malzemeler

Kullanacakları malzemeler bizimkilerle aynı. Periyodik tablodaki elementler dışında onların da başka seçenekleri yok. Hani oyunlarda olur ya "henüz keşfetmediğimiz bir element" yok. Hatta doğada olmayan atomları bile yarattık aslında, ama duraylı olmadıkları için saniyenin milyonda biri sürede yarı ömürleri bitiyor.

Ama biraz bilim kurguya kaçmamızda sakınca yok. Bildiğimiz atom yapısını biliyoruz, elektron proton nötron. Elektron yerine daha kararsız olan "müon" denen, elektronla aynı yüke sahip (-) benzer bir parçacık var. Kararsız olduğu için hemen bozunur. Bu parçacığı, elektron yerine atom çekirdeği etrafına koyduklarını varsayalım. Gerçekte böyle deneyler var. "Müon hidrojeni" oluşturuldu, ama çok kararsız olduğu için bozunuyor. Uzaylılar bunun bir çaresini bulsa bile, bunlardan müteşekkil daha ağır elementler yaratmak için harcanacak enerji yerine yeni bir yıldız sistemi yaparsın.

Hadi, artık yolculuğa çıkaralım uzaylılarımızı.

2) Yolculuk

Sadece uzaylı arkadaşlarımız için değil, insanlık için de en zor kısım bu. Evren çok büyük, ve gereksiz çok büyük. Mesafeleri çok iyi anılmamız lazım. Biraz onu anlatalım.

a) Mesafeler

50 ışık yılı çevremizdeki yıldızlar
50 ışık yılı çevremizdeki yıldızlar

Işık yılı, ışığın 1 yılda kat ettiği mesafedir. Güneşle Dünya arası 8 ışık dakikasıdır. Samanyolu Galaksisinin çapı 100 000 ışık yılıdır. Bize "en yakın" galaksi olan Andromeda 2 milyon ışık yılı. Yani muazzam mesafeler. Ve hız limitimiz ışık hızıdır, hatta ışık hızının %99'u falan diyelim en azından.

b) Propülsiyon ve Yakıt

Uzayda hava falan olmadığı için sürekli gaza basmasanız da gidersiniz. Ama yüksek hızlara çıkmak için de uzun süre gaza basmanız gerekir. Ve bunun için de muazzam yakıt gerekir. Dahası, bir de yavaşlamak için aynı süre frene basmanız gerekir. Tüm bu işlemler için de bir itici güç ve yakıt gereklidir.

Bu konuyla ilgili Youtube'da yerli yabancı çok video var. Bazıları fantastik bir sürü öneri var, ama en iyi ihtimalle dahi 100 ışık yılı mesafeyi kat etmek için binlerce hatta on binlerce yıl gerekir.

c) Gene Malzeme

Bu kadar süre ve mesafe yolculuk edecek bir uzay gemisi nasıl bir malzeme kullanacak? Genelde buna değinilmez. Sürekli çalışan bir motor bir yerden sonra örselenir. Onu geçtim, herhangi bir element dahi belirli bir süre sonra bozunur. En sağlam materyalli kullansanız bile 20 000 yıllık bir yolculuk her nesneye zarar verir. Üstelik bir çok kozmik ışığa, radyasyona, çok düşük ısıya maruz kalacak bir yolculuk. Özellikle hızlanırken neden olan ivmenin yaratacağı deformasyon vs. Bu koşullara dayanacak bir alaşım bilmiyoruz. Elimizde periyodik tablo var, eritin kaynatın, yapın bir tane.

Belki, başka sistemlere durup, oralardan ham madde alıp, işleyip bir tesis de olabilir geilerinde. Böylelikle sürekli yedek parça da üretirler. Ama bu da yolculuk süresini daha da uzatır.

Ya da, belki de biyolojik, kendini yenileyen bir malzeme kullanırlar. Ama onun da bir tür "besine" ihtiyacı var. Bu durumların arasından en uygun olanı seçebilirsiniz.

d) Yolcular nasıl dayanacak?

Bu da başka bir sıkıntı. Bir ömür yetmez bu yolculuğa. Belki de muazzam uzay gemimizde nesiller boyu üreyerek gelecekler. Bizim için zor bu, çünkü insan emeğinin karşılığını almak ister, uzayda binlerce yıl içerisinde yol kat edecek bir kutunun içinde çoğalmak istemez. Ben istemezdim şahsen.

Stasis denilen şey olabilir. Hani uzun süreli dondurup, metabolizmayı yavaşlatıp uyuturlar ya. maalesef bu da bilimin sınırlarını zorluyor. "Donma" olayı pek olası değil. Çünkü sudan oluşuyoruz ve su donunca hacmi artar, hâl böyleyken canlı dokularına zarar verir. Neyse ki, uzaylılarımız bizim gibi karbon bazlı değil, dondurulabilir yaratıklar olsunlar.

3- Beklenen An: Karşılaşma

Uzaylılarla Asla Karşılaşamayacağız, Neden mi? Biraz Bilim, Biraz Kurgu Yapalım (Part 2/2)

Güneş Sistemimize girecek her nesneyi tespit edecek enstrümanlara sahibiz. En azından geldiklerini görebileceğiz. Yani "gökyüzünde UFO gördüm" diye çıkmayın boşuna. Atmosfere girene kadar çoktan tespit etmiş oluruz.

maalesef, şu an bildiklerimiz, bize Uzaylıların falan gelmeyeceğini gösteriyor. Çok zor arkadaşlar. Bu yazıyı yazmamın asıl nedeni uzaylıların gelemeyeceğini kanıtlamak değil, aslında biraz da bilim-kurgu merakını harekete geçirmekti. Gerçekçi bilim-kurgu kolay değil, muhakkak fanteziye kaçılır, ki bu daha güzel kılar senaryoyu, ama abartmamak lazım.

Kişisel görüşüm, uzaylı falan yok, yakın gelecekte de olmayacak, eskiden de olmadı. Ama bizden başkalarının da yaşadığına inanmak, bunu aramak, bence insanoğlunun en temiz ve heyecanlı meraklarından biridir.

Kılavuzunuz bilim olsun diyelim ve yazıyı sonlandıralım.

Uzaylılarla Asla Karşılaşamayacağız, Neden mi? Biraz Bilim, Biraz Kurgu Yapalım (Part 2/2)
15 Cevap