Değişen global dünya ve gelişen ekonomik boyutlarının tümü ile beraber insanların alım gücü sürekli değişmekte ve bu pazar payı da sürekli değişmektedir. Dolayısıyla, Türkiye piyasasına girmiş birçok marka aslında ilk markalar olduğu için bu markaları satın alan ve alışveriş yapan insanlara "zengin" algısı kazandırmıştık. Oysaki, günümüzde toplumun alışagelmiş markalar arasında olduğunu görmekteyiz. Türkiye pazar payı özellikle 90'lı yıllarda çok farklı pazarlama ve ticari boyutlara girdi. İş böyle olunca ülkeler arası ihracat ve ithalat ile beraber, toplumlar markaları daha iyi tanımaya başladı.
Bu yazım biraz eskileri hatırlamak adına ve biraz da olsun tebessüm etme adına bir yazıdır. Keyifli okumalar :)
Bir maymun logo klasiği!

Bir Türk markasıdır LC Waikiki. Hadi hep beraber bundan gurur duyalım. İlk göz ağrımızdır bu şirket. Hatırlarsınız belki, 90'lı yıllarda çocuk olanlar daha iyi bilir. Hani yan komşumuz LC Waikiki poşetleri ile dolu dolu alışverişler yapar, evlerine dönerken, bizler de o insanları görür eve koşar ve "Anne, Fatma teyzeler zengin mi? Mağazalardan alışveriş yapıyorlar" demişizdir. Oysaki, Türk insanı o yıllarda esnaf alışverişine bağlı kaldığı için bu markalara zengin gözüyle bakıldı hep. Bu şirketler günümüzde köklü bir şekilde yerleşince anladık aslında bu markalar o kadar da zengin olmadığını :)
Türk insanının göbeklendiği zamanlar!

Kızlar hiç kusura bakmayın. Türk insanı göbekli falan değildir. Bunun sebebi Türk erkeklerinin spor yapmayışı değil, Fast Food gibi sağlıksız besinlerin o yıllarda midelerimize inmiş olmasıdır. Tabi ki komik değildi :) Ben de bu sözüme komik bulmadım. Çünkü kabul edelim biz Türk insanı spor yapmıyoruz arkadaş.
McDonald's Türk piyasasına giren en hızlı ithal edilen gıda markasıdır. Bir zamanlar buraya giden insanları zengin sanırdık. Yahu sahi arkadaş, biz kebap kültüründen geliyoruz ne ara bu kadar bunlara bağlı kaldık!
Bir Bora klasiği sizlerle buluştu!

O dönemler bir Mercedes markası vardı bir de hayatımıza yeni giren Volkswagen'in Bora serisi vardı. Biz Alman hayranıyız arkadaş kim ne derse desin! Vazgeçemiyoruz, üretiyorlar biniyoruz, hatta yetmiyor logolarını anahtarlık yapıyoruz. Fakir olabiliriz ama gönlümüz zengin. Biz de kendimize küçük sürprizler yapıp seviniyoruz işte ne yapalım. :)
2000'li yılların başında Bora serisi çıktı. Bu modeli alanların sayısı bir hayli azdı. Yaklaşık 40 bin TL olan bu araçlar o zamanın değerli olan parasıyla herkes alamıyordu. Alan insana ile gıpta ile bakılıyor ve adeta gözlerimizi kamaştırıyordu bu araçlar.
Bir Türk malı efsanesi: Lescon!

Bu mağazalara giren insanları zengin sanırdık. "Adama bak be biz kundura giyelim, adam Lescon takılsın." , "Ahmet, şu ayakkabını getir bakalım bir basalım da ayakkabıya siftahı açalım" der kıskanma ile bir gelenek olan yeni alınan ayakkabıya basma huyumuz vardı. Tabi şimdilerde global dünya düzeninde Lescon, Adidas, Nike, Puma gibi sportif ayakkabı markalarıyla yarışamadı ve müşterinin dilinden anlamamaya ve dijital pazarlamaya ayak uyduramadı.
Paylaşımımın sonuna gelmiş bulunmaktayım. Sizin eklemek istediğiniz ve aklınıza gelen markalar olursa lütfen görüş olarak bana okumama fırsat verirseniz sevinirim. Hem eskileri yad ederiz hem de bu markaları anmış oluruz :) Teşekkürler...
En İyi Cevaplar