Feminizmin işine gelmediği için yozlaştırımaya çalışılan ve hırsızlık, dolandırıcılık, rüşvet gibi suçlara yüklenmeye çalışılan bir terimdir.
Bugün bile her ülkede, her dilde, her ülkenin hukukunda hatta ilkel kabilelerde bile karşılığı olan tek terimdir.
Anlamı sadece eşe sadakatsizlik, ilişkiden kâr sağlamak ve teşhirciliktir.(her iki cinsiyet için)
Namus tüm çağlardan, dinlerden, inançlardan, ideolojilerden, popülizmden, medeniyet ya da çağdaşlıktan bağımsız tüm canlılar aleminde uğrunda katliamların yapıldığı bir olgudur.
Namus cinayeti her canlıda olduğu gibi insanlarda ve tüm ülkelerin hukukunda vardır.
Namus cinayeti çoğunlukla kadını hedef alır. Namus cinayetini idam önlemez. Ceza caydırıcıdır, önleyici değil.
Namus cinayeti iki şekilde önlenir:
1) Kadını namuslu eğitmek ya da kanunla bunu yaptırmak.
2) Erkeği kavatlaştırıp, deyyuslaştırmak. Gerekirse kanun yaptırımıyla.
6284 tam olarak 2. maddeye odaklanmıştır. Ama ceza önlemez ve caydırır demiştik ki 6284 namus cinayetlerini %400 arttırmıştır.
Örnekler:
Evinde 15 yaşındaki kızını bir müptezelle yatakta yakalayıp tokat atan babaya 2 yıl hapis verilmiştir.
İhanet eden ve balkonda teşhircilik yapan eşine kanıtları olduğu halde sadece baskı yapan koca psikolojik şiddetten evden kovulmuş ve tedbir nafakasına mahkum edilmiştir.
Eşin ya da kızın kanuna uygun giyimine karışmak suç ve ağır kusur kabul edilmiştir. Günümüz teşhircilik kanununda ise organını sadece mat bir koli bandıyla kapatıp gezmek mümkündür. ABD, İngiltere üniversteleri dar ve çok kısa giyen kızları okullara almazken...
Eşin ya da kızın kocaya, babaya rağmen ilişki özgürlüğüne bile müdahale etmek psikolojik şiddet ve ağır kusur halidir.
Bir kız çocuğu sadece ilişki için babasını evden delilsiz sadece beyanla kovdurup ya da hapse attırıp amacına ulaşabilir.
Bir kadın tvde 3 çocuğunun kocasından olmadığını, 3ünün babasının ayrı olduğunu ama kocasından nafaka istediğini dile getirebilmiştir.
Bugün bile her ülkede, her dilde, her ülkenin hukukunda hatta ilkel kabilelerde bile karşılığı olan tek terimdir.
Anlamı sadece eşe sadakatsizlik, ilişkiden kâr sağlamak ve teşhirciliktir.(her iki cinsiyet için)
Namus tüm çağlardan, dinlerden, inançlardan, ideolojilerden, popülizmden, medeniyet ya da çağdaşlıktan bağımsız tüm canlılar aleminde uğrunda katliamların yapıldığı bir olgudur.
Namus cinayeti her canlıda olduğu gibi insanlarda ve tüm ülkelerin hukukunda vardır.
Namus cinayeti çoğunlukla kadını hedef alır. Namus cinayetini idam önlemez. Ceza caydırıcıdır, önleyici değil.
Namus cinayeti iki şekilde önlenir:
1) Kadını namuslu eğitmek ya da kanunla bunu yaptırmak.
2) Erkeği kavatlaştırıp, deyyuslaştırmak. Gerekirse kanun yaptırımıyla.
6284 tam olarak 2. maddeye odaklanmıştır. Ama ceza önlemez ve caydırır demiştik ki 6284 namus cinayetlerini %400 arttırmıştır.
Örnekler:
Evinde 15 yaşındaki kızını bir müptezelle yatakta yakalayıp tokat atan babaya 2 yıl hapis verilmiştir.
İhanet eden ve balkonda teşhircilik yapan eşine kanıtları olduğu halde sadece baskı yapan koca psikolojik şiddetten evden kovulmuş ve tedbir nafakasına mahkum edilmiştir.
Eşin ya da kızın kanuna uygun giyimine karışmak suç ve ağır kusur kabul edilmiştir. Günümüz teşhircilik kanununda ise organını sadece mat bir koli bandıyla kapatıp gezmek mümkündür. ABD, İngiltere üniversteleri dar ve çok kısa giyen kızları okullara almazken...
Eşin ya da kızın kocaya, babaya rağmen ilişki özgürlüğüne bile müdahale etmek psikolojik şiddet ve ağır kusur halidir.
Bir kız çocuğu sadece ilişki için babasını evden delilsiz sadece beyanla kovdurup ya da hapse attırıp amacına ulaşabilir.
Bir kadın tvde 3 çocuğunun kocasından olmadığını, 3ünün babasının ayrı olduğunu ama kocasından nafaka istediğini dile getirebilmiştir.
Merhabalar,
Öncelikle namus cinayetleriyle ilgili yapılan araştırmalar incelendiğinde; namus cinayetleri, kadınların, yaşadıkları toplumsal çevrede egemen olan gelenek, görenek ve törelerin belirlediği namus anlayışının dışında davranışlar sergilediklerinde, aile şerefini lekelediği, aile veya erkeğe utanç kaynağı olduğu gerekçesiyle aile meclisinin veya erkeğin kişisel kararıyla öldürülmesidir. ‘Namus’ kadınları kontrol altında tutan bir kültürel normdur. Namus birçok insanın düşündüğü gibi ‘bekaret’ anlamına gelmez. Namus; gülmemek, gezmemek, sevmemek, radyodan bir şarkı istememek, eğitim ya da bilgi istememek, konuşmamak ve benzeri şeylerdir. Namus; itaat etmek, boyun eğmektir.
Bir genç kızın, “namusa aykırı” olarak algılanacak davranışı, yaşadığı bölgenin halkı tarafından bilinir. Bölge halkı, durumu namus dışı bir davranış olarak değerlendirir ve aile üzerinde baskı oluşturur. Bu sırada kadın ve erkek imkanları varsa kaçarak bölgeyi terk edebilir. Böylece sorun çözülmüş olur. Eğer bölgeyi terk etmek mümkün değilse barışçıl bir çözüm için arayışlar başlar ve ortak bir çözüm bulunduğu takdirde kız evlendirilir. Evlilik, ya erkeğin, namusuna zarar verdiği kadının ailesine sulh tazminatı verilmesi yoluyla ya da berdel teklif etmesi ile olur. Barışçıl bir çözüm bulunmadığı takdirde ise kadın intihara zorlanabilir ya da ailenin tek çözüm yolu, kadının öldürülmesidir.
Namus cinayetleri ailenin kararıyla veya bireysel olarak işlenebilir.
Ailenin kararıyla işlenen namus cinayetlerinde; ailede kadının yaptığı davranışlara bağlı olarak namusunun kirlendiğini ile ilgili bir algı oluşabilir. Namusunun kirlendiğini düşünen aile meclisi belirli bir zaman içerisinde namusun temizlenmesi için yapılacak girişim konusunda bir araya gelerek karar alır. Bu kararın soncunda cinayet işlenecekse, cinayeti işleme görevi, ailedeki bir erkeğe verilmektedir. Yasal düzenlemelerdeki ceza indiriminden yararlanabilmek amacıyla, genelde bu görev, ailedeki yaşı en küçük erkek tarafından yerine getirilmektedir. Bu durumlarda kişiyi cinayet işlemeye yönelten töre kavramıdır. Bireysel kararlarla işlenen namus cinayetlerinde ise; Birey cinayeti kendi iradesi ile veya çevrenin birey üzerinde yarattığı toplumsal baskı sonucu işlenmektedir. Böyle durumlarda kişiyi yönlendiren töre değil namus kavramıdır.
Namus ve namus cinayetlerini, kısaca bu şekilde tanımlayabiliriz.