Yazarlık iyi para kazandırır mı?

Değerli kardeşim,

Doğrudan konuya gireyim: yazarlıktan milyoner olan da var, sürünen de... Yakından tanıdığım Ahmet Ümit, ki Sis ve Gece adlı romanını filme çektim, son zamanlarda iyi kazanan yazarlarımızdan. Ben tanıdığımda hayatını sadece yazarak kazanmaya yeni yeni başlamıştı, ama şimdi sanırım hiç sıkıntı çekmeden ömrünün sonuna kadar yaşayacak bir birikimi vardır.

İlk yazdığım senaryo olan Memduh Şevket Esendal'ın Ayaşlı ve Kiracıları dizisi sırasında tanıdığım Ayşe Kulin, ki bu dizinin sanat yönetmenliğini yapmıştı, yine çok satan yazarlarımızdan; tahmin ediyorum ki, o da sadece kitap yazarak iyi kazanıyor.

Çılgın Türkler kitabı korsan baskılarıyla birlikte bir milyonu geçmiştir. Kitap önce Bilgi Yayınları'ndan çıkmıştı ve yayınevi sahibini 2006'da en çok vergi verenler listesine sokmuştu. Kitabın yazarı rahmetli Turgut Özakman bu kitapla 75 yaşından sonra milyoner olmuştu. Kendisiyle tanışmış olmanın kıvancını hep yaşarım.

Şimdi bu örnekten yola çıkarak gelelim zurnanın zurt dediği noktaya: Ne Ahmet Ümit, ne Ayşe Kulin ne de Turgut Özakman, öyle bir günde bu noktaya varmadılar. Ahmet Ümit'ten örnek vereyim: Son derece çalışkan biridir. Bir kitap için aylarca, hatta yıllarca araştırma yapar. Kitabın geçtiği yerleri gezer, görür. Sonra Beyoğlu'ndaki çalışma ofisine gider ve hemen her gün yazar, yazar, yazar.

Turgut Özakman'ın Çılgın Türkler kitabı ise yarım asrı aşkın bir süren bir çalışmanın ürünüdür. Evet, yanlış okumadın, 50 küsür yıllık bir çalışmanın ardından yazılmıştır Çılgın Türkler'i. Bilgi Yayınevinin kitapla ilgili tanıtım sayfasından şu iki paragrafı aktarıp susayım:

Turgut Özakman, 1948 yılında arkadaşlarıyla birlikte Sivrihisar’dan Dumlupınar-Zafer Tepe’ye kadar olan kurtuluş yolunu yayan kat eder. Daha sonra da bu bölgeleri defalarca gezer, not alır. Bu tarihten sonra aralıksız olarak milli mücadeleyle ilgili anı, tanıklık ve belgeleri toplamayı sürdüren Özakman elli yılı aşkın çalışmasının sonunda Şu Çılgın Türkler’i yazmaya karar verir. Turgut Özakman bu tutkulu çalışmasını şöyle anlatıyor:

“Bu kaynakları o kadar çok okuyup inceledim ki insanları yakından tanımış, bazı olaylara tanık olmuş gibiyim. Bazı olayları yaşadığım vehmine kapıldığım zamanlar oluyor.”