Hem Araplar hem Kürtler hem de Türkler, İslam hakimiyeti için yoğun bir çaba göstermiş olup ümmetin birliği ve salahiyeti için omuz omuza mücadeleden geri durmamışlardır. Nüfusu itibariyle Araplar ve Türkler, Kürtlere oranla bu mücadelelerde daha ön planda olmakla beraber Arap, Kürt ve Türk tarihi; İslami ölçülerde değerlendirilerek İslam adına ortak bir mücadelenin de tarihidir denebilir.
Arap, Kürt ve Türk tarihinde ortak kahramanlardan birisi olan ve Kudüs'ü Haçlıların elinden alarak İslam dünyasına kazandıran bir kahramanı ve kurduğu devleti işleyeceğiz fakat yazımızın bu bölümünde genel olarak Selahaddin Eyyübi'nin kökeni üzerinde duracağız.

Selahaddin Eyyübi Kimdir?
İslam devletleri; etnik köken, dil ve kültürden ziyade inanca dayalı siyasal ve toplumsal bir örgütlenmeye sahip olduğundan İslami halkların arasında kimin hangi millete ait olduğu noktasında çoğu zaman tespit sıkıntıları yaşanmaktadır. Selahaddin Eyyübi de işte böyle bir tarihi karakterdir. Ülkelerin tarih yazımı politikalarına göre Selahaddin Eyyübi için Arap, Kürt veya Türk köken atfedilmiştir. Elbette bunların kendilerine göre belli çıkarımları mevcuttur ama yine de birtakım ciddi araştırmalardan bahsetmeden geçmek olmaz.

Selahaddin Eyyübi üzerine Arap, Kürt veya Türk olduğu konusunda ihtilafların olduğundan bahsetmiştik. Bu karışıklığın sebebi, Fransız İhtilali'nden sonra tarih yazıcılığı alanına giren milli bakış açısıdır. Geçmişteki tarihi olayları, bugünün algılarına göre değerlendirmek yani anakronizm, Türkiye de dahil olmak üzere milli devletlerin tarih yazıcılığında önemli bir yer kaplamıştır.
Selahaddin Eyyübi için Arap, Kürt veya Türk olduğuna dair ihtilafların olduğunu söylemiştik. Peki bu iddialarda bulunanlar neye dayandırıyorlar bunları? İşte bu sorunun cevabı çok önemlidir.
Selahaddin Eyyübi'nin Soyağacı
Selahaddin Eyyübi, bugünkü Ermenistan'ın Divin kentinden göçmüş bir aileye mensup olup adı geçen kişinin doğum yeri Irak'ın Tikrit şehridir. Selahaddin Eyyübi'nin baba adı Necmeddin olup bu aile Divin'deki Ecdenekan köyündendir. Selahaddin Eyyübi'nin doğum adı ise Yusuf'tur.

Selahaddin Eyyübi, adı geçen ailenin tarih içerisindeki en popüler olmuş kişisi olsa da elbette tek değildi. Selahaddin Eyyübi'nin amcası Şirkuh da önemli bir figür olup yine kardeşleri Turanşah, Böri gibi isimler de çeşitli tartışmalarda ön plana çıkmaktadır.
Selahaddin Eyyübi'nin Etnik Kökeni
Arap, Kürt veya Türk kökenli olduğu iddia edilen Selahaddin Eyyübi için bu köken iddialarının her birine mantıklı dayanaklar bulunmaktadır. Elbette birbirini çürüten, yalanlayan ya da birbirleriyle çelişki içerisinde olan bilgilere tarihte sıklıkla rastlanmaktadır. Tarihçilerin etnik kimlik iddialarını zorlaştıran etkenlerin başlarında da bu gelmektedir.
Selahaddin Eyyübi'nin Türk Olduğu İddiası
Türkiye'de popüler olan görüş Selahaddin Eyyübi'nin aslen Türk olduğudur. Şu anda da öyle mi bilmiyorum ama ben lisedeyken Selahaddin Eyyübi'nin aslen Türk olduğu üzerine yazılar vardı MEB kitaplarında. Selahaddin Eyyübi'nin İslam tarihi için önemli bir kahraman olması, milliyetçi bakış açısıyla onun Türklüğe kazandırılması önemli olduğundan bunu normal karşılamak gerekir.
Selahaddin Eyyübi'nin Türklüğüne dair sunulan delillere bakarsak kardeşlerinin isminin Turanşah ve Böri olması, bir Türk devleti olan Zengilerin himayesinde büyümesi, Türk isminin bir marka olarak Selahaddin için de bazı Avrupalılarca söylenmesi gibi verilerle Selahaddin Eyyübi'nin Türklüğü iddiası önemlidir.
Selahaddin Eyyübi'nin Türk Olduğu İddiasına Dair Bazı İtirazlar
Selahaddin Eyyübi'nin Türklüğü noktasında değerli olan bu iddialarda atlanılan bazı noktalar vardır. Türkiye'de pek bilinmese de Turan ismi ve Turan kavramı aslen İrani bir kavram ve isimdir. Turan, Türkiye'de kesin olarak Türklerle ilişkilendirilse de aslen göçebe İrani kavimleri niteleyen bir kavramdır. Türk tarih yazıcılığı, Orta Asya'yla ilgili ne varsa Türklüğe yamadığından dolayı Orta Asya'nın Türk öncesi tarihini inkar etmektedir. Kısacası Turan ismi, Selahaddin Eyyübi'nin Türklüğüne dair bir ipucu vermemektedir.

Selahaddin Eyyübi'nin ailesinin Türk bir lider olan Nureddin Zengi'nin yanında büyüdüğü ve bu devletin adına mücadele ettiği düşünüldüğünde ailesindeki Türk isimlerinin adı geçen aileden gelmiş olabileceği gözden kaçmamalıdır.
Bir diğer iddia ise Zengilerin Türk olmayan birisine yüksek görevler vermeyeceğini ve bu açıdan Selahaddin Eyyübi'nin ve ailesinin Zengilerde yüksek makamlara çıkmasının onun Türk olduğuna delil olmasıdır. Lakin burada da önemli bir detay atlanmaktadır. Yukarıda da bahsettiğimiz üzere İslam dünyasında etnik kimliğe dayalı bir örgütlenme yoktur. Müslüman olup yüksek düzeylere gelmiş farklı etnik kimlikten kimselerin varlığı kesindir. Türk-İslam devletlerinde yüksek kademelere gelmek için İslam olmak şartken Türklüğe dair herhangi bir şart bulunmaktadır. Buna örnek ise pek çok veziri Türk olmayan Selçuklular, Osmanlılar gibi Türk imparatorluklarıdır. Selçuklulara bağlı bir devlet olan Zengilerde de bunun farklı olmasına dair herhangi bir neden yoktur. O halde Selahaddin Eyyübi'nin etnik kimliğiyle ailesinin konumu arasında bir bağ aramak manasızdır.

Selahaddin Eyyübi için bazı Avrupalı yazarların Türk ifadesini kullanması da ilginç bir durumu ortaya çıkarmaktadır. İslam Arabistan'dan yayılan bir din olmasına rağmen Selahaddin Eyyübi döneminde İslam'ın yönetici sınıfı Türklerdir. Gazneliler, Karahanlılar, Selçuklular, Anadolu Selçukluları gibi Türk devletleri İslam coğrafyasının önemli bir kısmına hakimdir. Türkçe, bilhassa askeri alanda en güçlü dillerden birisi olup İslam dünyasında hatırı sayılır bir dildir. Dönemin Avrupa tarih yazıcılığı incelendiğinde etnik vurguya dair biz iz olmaksızın sık sık farklı etnik gruplar için ortak isimlendirmeler mevcuttur. Aslen bir Arap kavmi olan Sarazen isminin bölgedeki bütün Müslümanlar için kullanılması gibi durumlar, Türk isminin de bir marka olup yönetici sınıfın bir sıfatı olarak kullanılmasına benzemektedir. Bu açıdan Selahaddin Eyyübi'nin etnik kimliğine dair birbiriyle çelişen Avrupalı iddialarının sebebi anlaşılmaktadır. İşte bu yüzden Avrupalılar; Selahaddin Eyyübi için hem Sarazen hem Kürt hem de Türk demişlerdir.

Selahaddin Eyyübi'nin Kürt Olduğu İddiası
Selahaddin Eyyübi'nin Kürt olduğu iddiası, en yaygın kabul edilen görüş olsa da bunu da sorgulamak gereklidir.
Selahaddin Eyyübi'nin baba tarafı için sık sık Kürd-i nisbesinin kullanılması, dönemin Arap kaynaklarının önemli bir kısmında Kürtlüğüne dair atıf yapılması, ailesinin kökeninin geldiği yerin Kürtlerden oluşmasını göz önüne aldığımızda güçlü bir iddia söz konusudur.
Selahaddin Eyyübi'nin Kürt Olduğu İddiasına Dair Bazı İtirazlar
Her şeyden önce şunu söylemek gerekir ki Kürtlerde bir tarih yazımı söz konusu değildir adı geçen dönemde. Kürtlere dair tarihi bilgiler; Arap, Türk ve Fars kaynaklarında bulabildiğimiz bilgilerle sınırlıdır. Kürt tarih yazıcılığı, Selahaddin Eyyübi'den çok sonraları meydana gelmiş olup başlarda da bahsettiğimiz gibi Türk tarihinin geriye doğru yani anakronizm içerikli bakış açısına benzemektedir.
Selahaddin Eyyübi için ünlü Kürt tarih yazımı olan Şerefname'de onun Hezbani Kürtlerinin Revvadi Araplarından olduğu ifade edilmektedir. Bu noktadaki çarpıklığı görmek kolaylıkla mümkün. Hem Kürt hem Arap olmak nasıl mümkün olabilir? İşte yukarıda bahsettiğim üzere İslam tarihinde etnik kimliğe dair çıkarımların yanlış olabilme ihtimali burada da kendini göstermiştir.

Selahaddin Eyyübi, devlet dili olarak elbette Arapçayı kullanmıştır. Askerlerinin önemli bir kısmının Türk olması, orduda geçer dilin Türkçe olması da Selahaddin Eyyübi için en azıdan çevresi bakımından Kürtlüğe dair bir ipucu yoktur. Selahaddin Dönemi'nde Kürtler, bugünkü gibi milyonlarca nüfusa sahip değildi; dağ kabilelerinden oluşan ve çeşitli Türk devletlerinin himayesi altında yaşayan bir topluluktu. Kürtler, o gün çok zayıf bir topluluk olduğundan Eyyübiler gibi bir siyasi idareyi kuracak güce ve nüfusa sahip değillerdi. Selahaddin Eyyübi için en azından devlet kurabilme gücü noktasında Kürtlük iddiası makul değildir.
Eyyübilerden sonra Orta Doğu, Osmanlılar yıkılana kadar Türk hakimiyetinde kalmıştır. Bu da gösteriyor ki Selahaddin Eyyübi Dönemi'nde ve sonrasında bölge 1918'e kadar Türk devletlerinin elinde kalmıştır. Kürtler, bölgede güçlü bir idare oluşturacak güce sahip olsalardı muhakkak devamında bir Kürt Hanedan ya da en azından Vali düzeyinde bir idareciye sahip olurlardı. Kürt olduğu iddia edilen Eyyübi Hanedanı'ndan sonra bölgedeki Kürt varlığının yok olması, adı geçen aile için Kürtlük iddiasını zayıflatmaktadır. Elbette asimile olma gibi bazı durumlar da söz konusudur yani Kürtlerin az sayıda fakat bölgede hakimiyet kuran ailelerinin Arapların ve Türklerin içerisinde asimile olması mümkündür fakat buna dair kesin bir kanıt yoktur.
Selahaddin Eyyübi'nin Arap Olduğu İddiası
Bir diğer popüler görüş de adı geçen liderin Arap olduğu iddiasıdır. İddia, Selahaddin Eyyübi'nin aile kökeninin Yemen Araplarından geldiği ve bunların Revvadi Arapları olduğunun, bunların Hezbani Kürtleriyle karışarak Kürtleştiğinin ifadesine dayanmaktadır.

İddialara göre Eyyübi ailesi, aslen Yemen'in Azd kabilesine mensup olup 758 yılında Azerbaycan'a yerleştirildikleri ve burada Valilik yaptıklarıdır. Selahaddin Eyyübi için Kürtleşmiş bir Arap olduğu iddiası da buna dayanmaktadır lakin bununla ilgili önemli soru işaretleri mevcuttur.
Selahaddin Eyyübi'nin Arap Olduğu İddiasına Dair Bazı İtirazlar
İslam tarihinde Arapların yeri, İslam'ın milli bir din olmamasına rağmen diğer kavimlere göre çoğu zaman daha yukarıda olmuştur. Arap olmayan pek çok liderin de Seyyidlik ya da en azından Araplık iddiası İslam tarihinde sık rastlanır bir durumdur. Kuzey Afrika'daki bazı Berberi Hanedanları, Afrika'daki bazı İslam Devleti Hanedanları, bazı Hint Sultanları gibi Arap olmayan aileler de Seyyidlik veya en azından Araplık iddia ederek siyasi avantaj sağlamaya çalışmışlardır.

Selahattin Eyyübi ve ailesi için Araplık iddiası, yukarıda bahsettiğimiz üzere siyasi bir avantaja sahip olmak için dile getirilmiş olabilir. Bu durum, Revvadi kabilesi yöneticilerinin tümü için de söz konusu olabilir. Revvadilerin içinde elbette Arap asıllı kimseler bulunabilir zira Orta Doğu'da tek bir etnik gruptan oluşan bir kabile bulmak çok zor ama kabilenin yöneticilerinin Araplık iddiasına dair soru işaretleri vardır.
Revvadilerin Arap olması iddiası bir yana, adı geçen kabilenin etnik olarak tek bir yapıdan oluşmaması, kabilesi Arap olsa bile Selahaddin Eyyübi'nin illaki bu kabilenin Arap olan kesiminin soyundan geldiğini göstermez. Pekala kabilede Kürt, Fars, Türk gibi unsurlar da araya karışmış olabilir ve Selahaddin Eyyübi'nin kökeni bu karışan kişilerden gelmiş olabilir. Kabilenin Azerbaycan gibi bir yerde olması ve buranın o tarihlerde göç yollarının üzerinde bulunması da yine bunun ihtimalini arttırır.
Bir de şu var ki Revvadi ifadesi, Kürtçede de bulunan bir ifadeyle karışmıştır. Bu ifade, Kürtçede göçebe anlamına gelen Rewend ifadesidir. Acaba Rewend ve Revvadi ifadeleri birbirinden farklı olup birbirinin yerine kullanılmış olabilirler miydi? Rewend ifadesi, Revvadilerin aksine bölgede göçebe olan Kürt kabilelerinin genel bir ismi olup zamanla Revvadi ifadesiyle yani Arap olduğu iddia edilen bir kabilenin ismiyle karışarak Selahaddin Eyyübi için Araplık iddiasının temelini oluşturmuş olabilir miydi? İşte bu ihtimal de Revvadi Araplarından gelme iddiasının temelinin zayıf olduğunu göstermektedir.
Şuna da değinmek gerekir ki Revvadilerin Arap olduğu ve Azerbaycan'a geldiği iddiasıyla Selahaddin Eyyübi'nin ailesinin dönemine kadar geçen sürenin birkaç yüz seneyi bulması, bu kadar sürede geriye dair isabetli bir soy tahminini zorlaştırmaktadır. Revvadi kabilesi gerçekten Arap olsa bile birkaç yüz sene sonra o kabileden çıkan bir ailenin de soyunun Arap olmasını gerektirmez zira yukarıda da bahsettiğimiz üzere adı geçen bölgede tek bir etnik kimlikten mürekkep bir kabile yoktur. Yani kabilesi bir yana, Selahaddin Eyyübi'nin ailesinin soy hattı için geriye doğru bir soy takibi mümkün değildir. Bu takip, birtakım rivayetlerin ve temennilerin arasında kaybolup gidecektir.
Şimdi Ne Olacak?
Yukarıda da gördüğünüz üzere Selahaddin Eyyübi için hem Araplık hem Kürtlük hem de Türklük iddiaları çeşitli argümanlarla saf dışı bırakılabiliyor. Yani Selahaddin Eyyübi için herhangi bir etnik kimlikte karar kılmak mümkün değildir elimizdeki verilere göre. Selahaddin Eyyübi için günümüzde en güçlü iddia Kürtlük iddiası olsa da bunun gerçekliğine dair kesinlik yoktur. Peki bu durumu nasıl çözeceğiz? Elbette Y-DNA testiyle.

Selahaddin Eyyübi'nin etnik kökenini belirlemek için kapsamlı bir Y-DNA testi yapılmalıdır. Selahaddin Eyyübi'nin mezarından ya da onun baba hattından geldiği kesin olan birkaç erkekten alınan Y-DNA verileriyle tutarlı bir sonuç bulunmalı ve bu verilerin alt kollarına kadar inilerek antik verilerle karşılaştırma yoluyla kesin bir sonuca ulaşılabilir.
Bugünkü yazımızda Selahattin Eyyübi'nin kökenine dair iddiaları inceledik ve bunlara dair çeşitli itirazlarda bulunduk. İslam dünyasına dair büyük bir kahraman olan Selahaddin Eyyübi'nin etnik kimliği tarihin karanlıkta kalmış konularından birisidir. Yazım biraz uzun olmuş olabilir ama okuduktan sonra pişman olmayacağınızı garanti edebilirim. Şimdiden ilginiz için teşekkür ederim. Hayırlı akşamlar.