Herhalde Ömer Hayyam'ı duymayan yoktur. Esas adı Gıyaseddin Ebu'l-Feth Ömer ibn-i İbrahim Nişaburi olan Ömer Hayyam, 1048 yılında Nişabur'da dünyaya geldi. Matematik ve gökbilimleri alanında iyi bir bilim insanı olsa da hep şarap, şiir ve kadın düşkünlüğü ile tanındı. Şarap uğruna Tanrı'yı bile eleştirmekten geri durmayan Hayyam, bu görüşlerinden dolayı sıklıkla dinsizlikle itham edildi.

Kadın ve şarap temaları üzerine yazdığı rubaileri ile ünlü olan Ömer Hayyam, Hayyâmilik denilen bu felsefesi ile binlerce yılda, milyonlarca insanı etkiledi. Kadın, şiir ve şarabın yaşamı anlamlı kılan şeyler olduğu fikrine dayanan bu felsefe, günümüzde de edebiyat ilgilileri arasında oldukça popüler. Hatta Hayyâmi adıyla meşhur meyhaneler bile var. Gelin Ömer Hayyam'ın felsefesini daha yakından anlayabileceğiniz birkaç rubaiye göz atalım...

Yıldız ve ay her zaman gökte olacak.
Saf şaraptan iyiyi sanma bulacak.
Şarap satan insana ben çok şaşarım,
Satıp, ondan güzel bir mal mı alacak?

Tanrım; bu güzel yüze vermişsin emek,
O sümbülü koklamak, saçın' ellemek.
Sonra da ona bakma, dersen, anlamı:
Dolu kadehi ters tut, hiç dökme demek!

Dünyayı kim günahsız bilirmiş, söyle!
Yaşayan mutlak günah alırmış, söyle!
Ben kötülük edince, Sen de edersen;
İkimizin ne farkı kalırmış, söyle!

Ey dostum; şarap doldur, hep tut isterim,
Şu bembeyaz yüzümü, yakut isterim,
Saf şarapla yıkayın ölünce beni;
Bir de bağ kütüğünden tabut isterim!
En İyi Erkek Görüşü