
Sevgili yakup-firidin,
"Eski Türkçemizi neden konuşmuyoruz" diye sormuşsunuz. Biraz zamanım var, bu sorunuza bir "bence" yazarak yanıt vermek istedim.
Sorunuzun alt yazısında verdiğiniz örnekler tümüyle temiz Osmanlıcadır. Aslında Osmanlıca öğrenmek için hiç olmadığı kadar uygun bir politik iklim mevcut. İlginiz varsa elbette öğrenebilirsiniz. Bir çok kentte Osmanlıca kurslar açılmış diye duydum.
Bugün Türkiye'de Osmanlıca konuşulmuyor, çünkü tarihsel gelişim ve dil dinamikleri nedeniyle Osmanlıcanın, Orta Türkçe ve Eski Türkçenin yerini günümüz Türkçesi aldı.
Dilde evrilme olağandır. Nitekim Türkler artık Oğuzca konuşmadığı gibi, İtalyanlar Latince konuşmuyor, Hintliler Sanskritçe konuşmuyor.
Bakınız, dillerdeki dilbilgisi kuralları, iletişimdeki yanlışları azaltmak üzere doğal seçilim yoluyla kendiliğinden gelişmiştir. Kimse oturup şu dilleri zorlaştırayım diye bir çalışma içinde olmamıştır. Ancak genç kuşakların mevcut Türkçenin gramer ve yazım kurallarını basitleştirme eğiliminde olduğunu görüyoruz.
Siz de eminim ki, sosyal medyada yazışırken, "sistematik yaklaşımı" ve kuralları bir kenara park ediyorsunuzdur. Diller işte böyle kendiliğinden dönüşür ve son derece doğaldır. Yani Osmanlı döneminde yaygın olan dil formasyonunu bugünkü toplumun benimsemesi artık olanaklı değil.
Biraz klişe olacak ama yazayım: Osmanlı İmparatorluğu zamanında farklı dilsel ve etnik gruptan pek çok insan bir arada yaşamaktaydı. Osmanlı döneminde toplumun elit kesiminde konuşulan Türkçeye, özgün yapısından dolayı Osmanlıca deniyordu. Ancak toplumun büyük bölümü yaygın dil olarak standart Türkçeyi konuşarak işlerini yürütüyordu.
Osmanlıca hepimizin bildiği Türkçenin söz varlığı ve gramer yapısı olarak çoğunlukla Arapça ve Farsçanın etkisi altında kalmış haliydi denebilir.
Şöyle ki, Arapçadan Kitap > Kütüp sözünü almışız, Farsçadan ise Hane sözünü almışız ve ne Arapçada ne de Farsçada bulunmayan "KÜTÜPHANE" terimini türetmişiz. İşte Osmanlı Türkçesinde bu türden sözler biraz fazlaydı.
Osmanlı hatta Selçuklu döneminde sıradan insanlar arasında konuşulan dil, bugünden çok değişik değildi. Liseden hatırlarsınız, Yunus Emre ve o dönemin diğer ozanlarını bu yüzden bugün rahatlıkla anlayabiliyorsunuz. Ozanlar, Osmanlıdan önce de sonra da halkın dilini konuşmuştur. Adı üstünde "halk ozanı".
Ancak Osmanlı elitlerinin kullandığı dil, sıradan vatandaş için oldukça yabancıydı. Doğrusu, o dönemin dilindeki bu ayrışma sosyolojik açıdan, kentli vatandaş ile kırsallı vatandaş arasındaki toplumsal ayrışmanın da göstergesi sayılabilirdi.
Bazı çevrelerde sanki Osmanlıca bugün konuştuğumuz Türkçeden farklı bir dilmiş de, unutturulmuş gibi bir algı ve yanılgı var. Bu doğru değildir.
En İyi Erkek Görüşleri