
Bu platformda yazan Jidotojimoshi rumuzlu arkadaşın sorusuna verdiğim yanıtı, genişleterek buradan paylaşıyorum. Referans kaynağım antik Hint sağlık felsefesi Ayurveda'dır.
Pandemi etkisini sürdürürken, bağışıklık konusu da hepimizin gündeminde kalmaya devam ediyor. Bedeni koruma görevini yerine getiren bağışıklık sistemi, sağlıklı bir yaşamın bel kemiğidir. Bağışıklık sisteminin bel kemiği ise doku sağlığıdır.
Hastalık oluşturan patojen ajanlar deri ve özellikle ağız, burun ve mukuslu bölgelerden vücuda girmeye çalışır. Bağışıklık sistemi patojenlerin yayılmalarını engellemek üzere hemen harekete geçerek immün tepki verir.
Biyo-kimyasal işlemlerin bütünleşik biçimde gerçekleştiği bir yapıda, doku metabolizması ve doku oluşturma sürecinin kesintiye uğramaması önemlidir.
Doku sağlığı ve bağışıklık sisteminin güçlenmesi, besin değerlerinin gıdalardan düzgün alınması ve doğru işlenmesine bağlıdır.
İşte bunu sağlayan baş etmenler şunlardır:
- Yiyeceklerin ağızda tükürükle iyi ıslanması
- Sindirim kanalının verimli çalışması (sağlıklı bağırsak mikrobiyomu)
- Mide enzim niteliği ve ısısısın uygunluğu
- Düzgün karaciğer fonksiyonları
- Gerçek günışığı görmüş taze-temiz ve birbiriyle uyumlu yiyecekler (paketsiz)
- Dengeli işleyen bir endokrin sistemi
- Tercihen kahvaltıdan önce (ya da sonra) aynı saatte rutin klozet ziyareti
- Ve son olarak organizmayı doğanın ritimlerine göre dinlendirmektir
- Bu genel öneriler dışındaki önerilere ve ürünlere "kesin ticaridir" gözüyle bakarım. Takviye ürünlerin gerçekten doğal, taze, temiz (katkısız) ve size yararlı olduğuna inanıyorsanız alabilirsiniz ama gene de hekiminize danışın derim.
Akılda tutmakta yarar var: Takviye de olsa vücutta ilaç gibi iz bırakır. Şu özdeyiş çok şey anlatır: "Beslenme yanlış ise, ilaç işe yaramaz. Beslenme doğru ise, ilaca gerek kalmaz"
Hint Felsefesi'ndeki Karma Yasası'na göre, her etkiye karşılık gelen bir tepki vardır. Bir başka deyişle, ne ekersek onu biçeriz. Nasıl ki, havuç ekilen yerden lahana bitmesini bekleyemeyiz, sağlıksız beslenerek, sağlıklı olmayı bekleyemeyiz.
Ayurveda'da bu konuya şu açıdan bakılır: Büyükanne ve büyükbabalarınızın tanımadığı yiyecekleri ne kadar çok tüketirseniz, bağışıklığınız o kadar güçsüzleşir.
Yiyeceklerimizi satın aldığımız kişileri ve yemeklerimizi hazırlayan kişiyi tanımamız, onlara güvenmemiz önemlidir. Hijyen koşullarına uyup uymadığı bir yana, işini sevip sevmediğini de bilmeliyiz. İşini sevmeyen ya da o gün gerilimli olan kişinin hazırladığı yemeği tüketmemeli.
Üreme yolu farklı olan hayvansal (proteinli) gıdaları birlikte pişirmek önerilmez. Örneğin peynirli omlet, çılbır, ballı yoğurt ya da kıymalı yumurta. Yumurta, bal, et ve süt ürünleri farklı şekilde üreyen canlıların ürünüdür.
Acıkmadan yemek, hızlı yemek, bir öğünde iki yumruk oylumundan daha fazla miktarda yemek, saat 20:00'den sonra bir şeyler yemek bedende sindirim toksinleri birikmesine ve bağışıklığın zayıflamasına yol açar.
Bedenin dinlenme gereksinimi için gönderdiği sinyalleri görmezden gelmemeli. Organizma, dokuları iyileştirme gücünün açığa çıkabilmesi için, dinlenmeye gerek duyar. Bunu anlatan hoş bir Ayurvedik özdeyiş vardır: "Evrenin en büyük eczanesi bedenindir, yeter ki onu iyi dinlendir".
Kızlar & Erkekler Ne Diyor
2221Kuersetin ve yulafın da önemi büyük burada...
Kolajen de önemli bir faktör.
Yani spor
Ben her gün yapıyorum 2 saat kadar
Sevgili kqqnkqr rumuzlu arkadaş,
Öncelikle belirteyim ki, alternatif tıp diye bir olgu yoktur. Bir tane sağlık bilimi vardır o da tıp bilimidir. Sağa sola bakınmadan bir az önce bir hekimle görüşün, ne benden ne de İnternet'te başkalarından duyduklarınızı ciddiye almayın.
Şimdi gelelim görüşlerime: Sık idrara çıkmak, kişinin ruh sağlığı, iş ve sosyal yaşam üzerinde de olumsuz etkileri olabilen bir sıkıntıdır. Bu durumun başlıca nedeni, idrarı depolama yeteneğinin önemli ölçüde azalması olabilir. Sağlıklı bir mesane normalde günde 5-9 kez idrarı serbest bırakırken, örneğin mesane kaslarının zayıflığı gibi bir nedenden dolayı, bırakma sıklığı artabilir.
Diğer nedenler şunlar olabilir: kronikleşme gösteren idrar yolu enfeksiyonu, fazla abur-cubur atıştırmak, soğuk yiyecek ve içecek tüketmek, su dışındaki boyalı-gazlı içecekler ve alkollü içecekler tüketmek vb. Esasen yağmurlu günlerde ve kış aylarında, toprağın ıslak olduğu mevsimlerde sıklık artabilir. Havadaki nem oranı düşük bir coğrafyada yaşamak size yardımcı olabilir.
Mesanedeki basıncın bir sonucu olarak, mesane dolu olduğunda işeme dürtüsünü kontrol edilemez, sızıntıya bile neden olabilir.
İdrarı olağan süresi kadar tutmaya yardımcı olabilecek bazı önlemler olabilir. Örneğin mesaneyi güçlendirecek egzersizlerin, ayakları sıcak tutmanın da yararlı olduğunu duymuştum. Anadolu sağlık bilgeliğinde, günde bir çay bardağı kadar kabak çekirdeğinin iyi geldiği aktarılır
Şunu da akılda tutmalı ki, sık idrara çıkmak dehidrasyona neden olabilir ve kandaki toksin konsantrasyonunu artırabilir. Fazla kafein, limon, sıkma meyve suları ve koyu çay mesaneyi tahriş edebilir. Ayrıca çikolata, acılı-baharatlı yiyecekler, turşular ve domates gibi asitli yiyeceklere bir süre ara vermeniz gerekebilir.
Öncelikle yaşam ve beslenme biçiminizi gözden geçirerek, sorunun altında yatan kök nedeni bulmaya yoğunlaşmalı. Başta prostat bezi yangısı olmak üzere, hormon testi, insülin direnci kontrolü, mesane egzersizleri, idrardaki protein oranı, anksiyete, uykusuzluk ve olası zihinsel gerginlik gibi konularda lütfen bir an önce hekiminizle görüşünüz.
Eyvallah