
Seriye devam edelim.Bu bölümde biraz tanrıçalardan, Yunan mitolojisinin önemli efsanelerinden ve olaylarından bahsedelim.
Nike (Zafer Tanrıçası)
Nemesis (İntikam Tanrıçası)
Nemesis Yunan Mitolojisinde intikam ve adalet tanrıçasıdır. Nyx'in (gece tanrıçası) babasız dünyaya getirdiği bir tanrıçadır.Adalet tanrıçasıdır ve insanlara yaptıkları kötülüklerin bedelini ödetir. Nemesis'in sembolleri arasında terazi, kılıç ve çark bulunur. Aslında Nemesis eski zamanlarda kanatlı ve güzel bir tanrıça olarak tasvir edilirken, daha sonra korkunç ve acımasız bir tanrıça şeklinde belirtilmiştir. Bazı hikayelere göre aslında Narcissus'u cezalandıran o'dur. Bazen ona kıskançlık, rekabet anlamları yüklenir. Nemesis'in kelime anlamı; hak dağıtmak ve adalet sağlayıcıdır. Ayrıca Nemesis, mutlu insanların mutluluğunu tartardı ve onların mutluluğunu mutsuzlara dağıtırdı. Nemesis'e göre mutluluğun bir sınırı olmalıydı.
Nyx veya Nyks (Gece Tanrıçası)

Nyx gecenin simgesidir.Kelime anlamı olarak Nyx gece demektir ve yeryüzü karanlığını simgeler. Zeus'un bile ondan korktuğu bilinir. Uyku ve Ölüm'ün anası olarak sayılır.Yunan Mitolojisinin en büyük tanrıçalarından biri olduğu bilinir. Khaos'dan olmadır. Daha sonra Thanatos, Hypnos, Nemesis, Eris ve Geras gibi evreni oluşturan tanrıları doğurmuştur. Ayrıca düşler tanrısı Morpheus'un annesidir. Nyx ayrıca birbirini kovalayan akrep ve yelkovanın birbirine tam 12'de kavuşmasıdır. Gecenin adıdır ve gecenin tanrısıdır.
Diğer bazı tanrıçalar:
Limos : Açlık Tanrıçası
Dike : Adalet Tanrıçası
Semele : Ahiret Tanrıçası
Momos : Alay Tanrıçası
Bendis : Ay Tanrıçası
Eirene : Barış Tanrıçası
Minemosyne : Bellek Tanrıçası
Kirke : Büyücü Tanrıça
Amphitrite : Deniz Dibi Tanrıçası
Ate : Hata Ve Günah Tanrıçası
Fons : Kaynaklar Tanrıçası
Narsizm hikayesi ve Narcissus
Bir peri kızı olan Echo, bir gün ormanda avlanan bir avcı görür. Narcissus (Narkissos) adındaki bu genç çok yakışıklıdır.Ve avcıya görür görmez ona aşık olur. Ama Narkissos bu ilgiye karşılık vermez, onu umursamaz ve oradan uzaklaşır. Echo (Eko) bu aşk yüzünden günden güne erir, kara sevdaya yakalanır ve en sonunda ölür. Parçalanan kemikleri dağlara ve kayalara çarpar ve sesi yankılanır. Aslında echo,' 'eko'' kelimesi buradan gelir.
Olimposlu tanrılar bu durumu öğrenir ve Narcissus'u cezalandırmaya karar verirler. Günlerden bir gün Narcissus yine ormanda av peşindedir. Yorulur ve bir nehrin kenarına gelir. Su içmek için eğildiğinde, suda kendi yansımasını görür ve görüntüsü karşısında adeta büyülenir ve kendine aşık olur. O şekilde ne su içebilir, ne yemek yiyebilir. Narcissus tıpkı Echo gibi günden güne erimeye başlar. Ölene kadar orda kendini seyreder. Öldükten sonra ise nergis çiçeği olmuştur. Narsizm ve narsist kelimesinin kökeni buradan gelir.
Adonis ve Aphrodite
Minotaur (Minotor)

Yarı insan-yarı boğa bir yaratık.Kral Minos, Poseidon'dan bir boğa ister. Gücünü kanıtlamak ister ve onu kurban edecektir. Ama Minos onu o kadar beğenir ki, ona dokunamaz ve saklar. Bunun yerine başka bir boğayı kurban eder. Poseidon, çok hırslı ve zalim bir tanrı olduğu için buna çok sinirlenir ve Kral Minos'un karısını (Pasiphae) boğaya aşık eder. Boğa ve Pasiphae'nin ilişkisinden yarı insan-yarı boğa olan Minotaur olur. Minotaur korkunç büyüklükte ve insan etiyle beslenen bir yaratıktır. O içinden kimsenin çıkamayacağı labirent şeklinde bir yapıya hapsedilir. Karşılık olarak Minotaur Atina'dan her yıl yedi genç erkek ve yedi genç kız ister. Bunun 3.yılında Kral Theseus gizlenerek Minotaur'u öldürmek üzere, seçilmişler arasına girer. Minotaur'u uykusunda yakalar, kıpırdayamaz hale getirir ve öldürür.
İlk kadının doğuşu: Pandora
Simurg Efsanesi:
Simurg veya bir diğer ismiyle Zümrüdü Anka efsanevi bir kuştur. Başta Pers ve Yunan olmak üzere çoğu mitolojide yer almıştır.Simurg kuşu adalet, asalet ve bilgeliği simgeliyordu.
Rivayet olunur ki, kuşların hükümdarı olan Simurg Anka, Bilgi Ağacı'nın dallarında yaşar ve her şeyi bilirmiş. Kuşlar Simurg' a inanır ve onun kendilerini kurtaracağını düşünürmüş. Kuşlar dünyasında her şey ters gittikçe onlar da Simurg' u bekler dururlarmış. Ne var ki, Simurg ortada görünmedikçe kuşkulanır olmuşlar ve sonunda umudu kesmişler. Derken bir gün uzak bir ülkede bir kuş sürüsü Simurg'un kanadından bir tüy bulmuş. Simurg' un var olduğunu anlayan dünyadaki tüm kuşlar toplanmışlar ve hep birlikte Simurg' un huzuruna gidip yardım istemeye karar vermişler. Ancak Simurg'un yuvası, etekleri bulutların üzerinde olan Kaf Dağı'nın tepesindeymiş. Oraya varmak için yedi dipsiz vadiyi aşmak gerekirmiş. Kuşlar, hep birlikte göğe doğru uçmaya başlamışlar. Yorulanlar ve düşenler olmuş.
Önce Bülbül geri dönmüş, güle olan aşkını hatırlayıp;
Papağan o güzelim tüylerini bahane etmiş (oysa tüyleri yüzünden kafese kapatılırmış);
Kartal; yükseklerdeki krallığını bırakamamış;
Baykuş yıkıntılarını özlemiş,
Balıkçıl kuşu bataklığını.
Yedi vadi üzerinden uçtukça sayıları gittikçe azalmış.
Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "şaşkınlık" ve sonuncusu Yedinci Vadi "yokoluş" ta bütün kuşlar umutlarını yitirmiş... Kaf Dağı'na vardıklarında geriye otuz kuş kalmış.
Simurg'un yuvasını bulunca ögrenmişler ki;
"SİMURG ANKA - Otuz Kuş" demekmiş.
Onların hepsi Simurg'muş. Her biri de Simurg' muş. Simurg Anka'yı beklemekten vazgeçerek, şaşkınlık ve yokoluşu da yaşadıktan sonra bile uçmayı sürdürerek, kendi küllerimiz üzerinden yeniden doğabilmek için kendimizi yakmadıkça, her birimiz birer Simurg olmayı göze almadıkça bataklığımızda, tüneklerimizde ve kafeslerimizde yaşamaktan kurtulamayacağız.
Şimdi kendi gökyüzünde uçmak zamanıdır...
*Hikaye kaynağı:Feridüddin Atar - Mantık'ut Tayr (Anka efsanesi)
Serinin devamı:
En İyi Cevaplar