Kendini arıyorken olmaktan korktuğun yerdeysen, korkunun, stresin, şüphe ve ümitsizliğin içindeysen, bil ki korku da sensin, şüphe de.Pencerenin perdesini bir çırpıda açan insan, perde kendisi olunca, sırf var olmak uğruna karanlığı tercih ediyor. Kendisiyle yüzleşemediğinden ötürü, kendisinin elem, hüsran, ve endişe olduğu gerçeğini buzdağının suyun derinliklerindeki görünmeyen kısmına (bilinçdışına) terk ederek algısını "sen" ve "o" diyerek kendinden izafe ediyor, şikayetçi olduğu kötülüğe/karanlığa de/da "hayat", "tecrübe" ve/veya "allah" diyerek kendini temize çıkartıyor.
O halde rab sen, hayat sen, adalet yine sen... Peki ya şikayetin kime? Nefsini bilen rabbini bilir. Nereye bakarsan bak, Allah orada.
Ben bilmez idim gizli ayan hep sen imişsin Canlarda ve dillerde nihan hep sen imişsin Senden bu cihan içre nişan ister idim ben Artık bildim ki cihan hep sen imişsin (Mevlana) ayan = eşyalar nihan = sır olan içre = içinde nişan = belirti, iz, gösterge
Mekr yaptılar ve karşılığını Allâh’tan mekr ile aldılar. Allâh mekr yapanların en hayırlısıdır. (Hakikati dillendirenin ortadan kalkması için gizli hileye başvurdular, Allâh da olayı aynı yoldan, yani onlar fark edemeden onların aleyhine sonuçlandırdı.) rn (Kişinin kendisini Allâh’tan ayrı düşüren - uzaklaştıran fiile devam edip bundan zarar görmediğini sanması, mekre uğraması demektir. Çünkü zarar görmediğini sanarak o fiile devam etmesi, sonuçta Allâh’tan daha fazla uzaklaşmasına yol açar ki, Allâh’tan, yani hakikatindeki Esmâ kuvveleriyle tahakkuk etmekten uzak düşmekten daha büyük ceza olmaz insan için.) - (Ali imran 54)
(Kendileri öyle istediği için) Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir ve gözlerine de (ilahi hakikatleri görmeyi engelleyen) perde inmiştir. Onlar için (dünyada da, ahirette de) büyük bir azap vardır. - (Bakara 7)
Hayır! Doğrusu şudur ki, yapıp ettikleri kalplerini kaplayıp karartmıştır - (Mutaffifin 14)
Neredesin, sizin oradan noktanın sonsuzluğa açıldığı yere nasıl yürünür?
Görüşümü sormuşsunuz ama bu güzel paylaşımın üstüne edecek pek bir lafım yok.
Ama bir şeyin altını çizeyim.
Yaşamda neye inanıyorsak o oluyor ve neyi arıyorsak onu buluyoruz
Üstelik paylaştığımız her şey bize kat ve kat geri dönüyor. Güzellik paylaşıyor, sevdiğimiz şeylerden içimiz burulmadan verebiliyor ve her durumda çevremize bir şekilde olumlu katkılarda bulunabiliyorsak yaşamımıza hiç ummadığımız yerlerden pek çok güzellik kat ve kat yağıyor.
Ancak aynı şekilde çirkinlik arıyor ve çirkinlik buluyorsak. Laf ve gıybet taşıyorsak. İyiliğe değil kötülüğe ağzımızı açıyor ve elimizi kaldırıyorsak. Her şeydeki eleştirilecek yönleri ilk biz buluyor ve güzel yönlerden hiç bahsetmiyorsak. Cesaretlendirmek yerine cesaret kırıyorsak. Yaşamdaki sorumluluklarımızdan türlü bahanelerle kaçıyorsak kısacası negatiflik üretiyorsak sistem hiç değişmeden aynı şekilde ummadığımız yerlerden bize çirkinlik ve sıkıntı yağdırır.
Bu sözlerim öyle kitaplardan okuduğum değil hayatımda da deneyip tecrübe ettiğim şeylerdir.
Bu güzel paylaşıma dikkatimi çektiğiniz için teşekkür ederim.
Bu noktaya gelebilmek için neler yaşandıysa en az bir o kadar daha şeyler yaşanacak demektir. Algılar, olaylar, duygular, gerçekler arasında geçen bir yol olacak ama hiçbir şeyden emin olamayacağımızı bilmek ve ona göre karar vererek hayatı yaşamak en zor olanı bence.
2
2 Yorumla
Soran
+1 yıl
Bu süreci kendin değerlendir. Kalbin istedi, göz gördü, akıl kalpteki duyguların gözüyle anlam yükledi görülene, anlamlar (algı) senin kararlarını, kararların ise eylemlerini oluşturdu. Sonuç seni memnun ettiyse bu tecrübe bilinçdışı seviyesine özgüven, istek, inanç olarak kodlandı; sonuç senin hoşnut etmediyse bu tecrübe bilinçdışına korku ve şüphe olarak kodlandı.
Sen ne zaman bu sürece "Nasıl?" sorusunu sorar ve tek tek her safhayı analiz edersen, işte o zaman bilinçdışındaki öğrenilmişlikler bilinç düzeyine çıkar ve onları manipüle etme, onlara şekil verme şansın olur.
Hayat dediğin yolculuk inişli çıkışlıdır. Düşe kalka ilerlersin. Bazen o kadar kibire kapılırsın ki herşeyi kendinden bilirsin ve Her şeye gücün yetecek gibi hissederek kafa yukarda marurlu bir şekilde yürürsün. Sonra bir bakarsın önündeki tasi göremeyip çarpıp yere düşersin. Anlayana bu bile bir ibrettir. Anlayan ise yanlışını görür adımlarını temkinli atar ve kibire kapılmaz büyüklenmez. Anlamasa ise yine aynı şekilde kafa yukarda devam edip bir uçurumdan aşağı atlar.
1
2 Yorumla
Soran
+1 yıl
Kibirli olmak, hor görmek demektir. Nasıl ki nefret besleyen kalp hoşnut olamayarak kendi merhametini zehirlerse, hor gören kalp de ihsanla ihlası ayrıştırarak lütfedileni ve takvayı nefsinin istekleri uğruna ekip biçmeye meyl ederek, merhametten ve takvadan uzaklaşır ve böylece yüzünü gizli şirk istikâmetine dönmüş olur ki tıpkı nefret gibi kalbin bir zehridir.
Önce kendi özümüze döne bilmek maneviyatımıza önem verip iç huzura kavuşa bilsek ne mutlu bize 😇 kendimden biliyorum ne zaman manevi eksikliğim başlarsar huzursuzluk, depresyon ve kabuslara kadar varıyor ya Rabbim uyarıyor kalk silkelen kendine gel diye ya da bilinç altı sensörlerim sinyal veriyor bilmiyorum
Bu yazılanlar bana “Sana her ne iyilik erişirse Allah’tandır. Sana her ne kötülük gelirse, o da kendi nefsindendir.” (Nisâ,79) ayetini hatırlattı. Nefsinin kötülüklerinden arınabildiği kadar insan Rabbini hakkıyla biliyor. Rabbini bilen kişi de kendi yolculuğunda bir başarı elde etmiş oluyor. Ya da o içindeki hakikate bir adım daha fazla yaklaşıyor
Şu an nerdeyiz dersen, soranda sorulanda Âlem-i Şahadet dediğimiz (madde alem-i) yani bu Âlem'deyiz. Halen misafirliğimiz devam ediyor. Vazifemiz, misafire yakışır şekilde davranmak. Rabb'imizin hoşnutluğuna gidecek şekilde kul'uğun gereklerini yerine getirmek. Nimet verene şükürle mukabele etmek... Bu vazifede Berzah âlem'ine kadar devam eder...
Kendimi arıyorken olmaktan korktuğum yerdeyim fakat yıldızların; gecenin zifiri karanlığında daha güzel parladığını biliyorum 😊 Hoşgörüden, samimiyetten ve iyi niyetten ayrılmamak ümidiyle Anlayışın için teşekkür ederim
Ali imran icin konusuyorum teodise sorusunun cevabina verilen arabide en basit halinde anlatilan kotulugun sebebi ondan uzaklasmaktir. Timaous diyologunda ise platon Allah iyi olanimi emreder? Allahin emrettigimi iyidir? Sorusunu arar.
Selamlar
Görüşümü sormuşsunuz ama bu güzel paylaşımın üstüne edecek pek bir lafım yok.
Ama bir şeyin altını çizeyim.
Yaşamda neye inanıyorsak o oluyor ve neyi arıyorsak onu buluyoruz
Üstelik paylaştığımız her şey bize kat ve kat geri dönüyor. Güzellik paylaşıyor, sevdiğimiz şeylerden içimiz burulmadan verebiliyor ve her durumda çevremize bir şekilde olumlu katkılarda bulunabiliyorsak yaşamımıza hiç ummadığımız yerlerden pek çok güzellik kat ve kat yağıyor.
Ancak aynı şekilde çirkinlik arıyor ve çirkinlik buluyorsak. Laf ve gıybet taşıyorsak. İyiliğe değil kötülüğe ağzımızı açıyor ve elimizi kaldırıyorsak. Her şeydeki eleştirilecek yönleri ilk biz buluyor ve güzel yönlerden hiç bahsetmiyorsak. Cesaretlendirmek yerine cesaret kırıyorsak. Yaşamdaki sorumluluklarımızdan türlü bahanelerle kaçıyorsak kısacası negatiflik üretiyorsak sistem hiç değişmeden aynı şekilde ummadığımız yerlerden bize çirkinlik ve sıkıntı yağdırır.
Bu sözlerim öyle kitaplardan okuduğum değil hayatımda da deneyip tecrübe ettiğim şeylerdir.
Bu güzel paylaşıma dikkatimi çektiğiniz için teşekkür ederim.
Sevgilerimle.