Bilingual (çiftdilli) olanların daha iyi bildiği gibi: bir dili çocukluk çağında öğrenmek aslında daha kolaydır.
Anneniz Çinli babanız Japon olsa dahi, eğer ikisi de çocukluk döneminizde kendi dillerini size aşılamayı başarabildiler ise Çince'yi de Japonca'yı da eşit derecede akıcı konuşabilirsiniz . Konuşamasanız da anlarsınız. Kulak aşinalığı önemlidir çünkü.

Basitçe anlatmak gerekirse beyin 0-6 yaş arası dönemde duyulan tüm bilgileri adeta bir "vakum" gibi çekip alır. Gördüğü, duyduğu ne varsa belleğe hızlıca kaydeder.
Çocuk olmadığımıza göre oturduğumuz yerden kılımızı kıpırdatmadan dil öğrenebilme şansını bi' kere kaybettik. O zaman biz de bu özelliği sonradan kazanırız. Yabancı dil öğrenebilmek için beynimizin yapısını, nasıl işlediğini "basitçe " anlamak gerek.
Bakınız Türkiye'de dil eğitimi diğer her şey gibi korkunç ilerliyor. Öğrenmeye değil ezbere önem veriliyor. Aşırı doz ezber de beyni köreltiyor bizim ihtiyacımız olan ezber değil "öğrenmek". Öğrenmeye yeteri kadar önem verilmediği için sınavdan bir gün önce koskoca ders kitabını yalayıp yutan öğrenciler ertesi gün girdikleri sınavın ortasında tabiri caizse çuvallıyor. Öğrenmenin kalıcılığı ezberin kalıcılığından daha fazladır.
Öğrenme eyleminin hakkını verebilmek için de önce öğrenmeyi sevmek gerek. Özetle öğrenmek istediğiniz dili ve yetiştiği kültürü sevin.
"ee ne uğraşıcam bunlarla oturur 100 kelime ezberlerim işim ne" diyen tipler için de benden ufak bir uyarı: ortalama bir bilgisayarın kapasitesini aşıp , aşırı yükleme yaptığınız zaman genellikle çöker. Bir oturuşta 100 kelime ezberlemeyi "deneyip" sonra çuvallamayın.
Gelelim işin püf noktalarına:
- Bir dili öğrenebilmek için o dil ile iç içe geçmelisiniz. "Dil dile değmeden öğrenilmez"e benzedi biraz ama siz benim ne demek istediğimi anladınız. Hayatınızın merkezine koyacaksınız o dili. O dilde yabancı dizi, film izlerken altyazılısını değil de orjinalini izleyeceksiniz ki kulağınız alışsın. Telaffuzunuz gelişsin ve beyniniz o dilin sizin anadillerinizden biri olduğunu zannetsin. Beyni kandırmak kolaydır. Bunu yapamayanlar www.filmpo.com sitesinden İngilizce altyazılı filmler izleyebilirler.
- Yeri geldi mi çorba tarifini internette "soup recipe" şeklinde aramayı bileceksiniz mesela. Fazladan birkaç ülkenin yemek kültürünü de öğrenirsiniz fena mı? İrlanda usulü domates çorbası vs

- Arkadaşınız elinde Orhan Pamuk'un "Benim Adım Kırmızı"sıyla gezerken siz "My Name İs Red" veya "Rot is mein Name" ile gezebilirsiniz. Demek istediğim şey şudur ki: Bir dili hakkıyla öğrenebilmek için o dilde yazılmış kitaplara göz atmanız lazım. Örneğin İngilizce kitap okuyan adam zorlansa da belirli konuşma kalıplarını öğrenmek zorunda kalacaktır. Türkçe-İngilizce sözlükle gezerseniz bir şeyler öğrenme işini unutun. Türkçe - İngilizce sözlük zaman kaybettirir İngilizce-İngilizce sözlükten bilmediğiniz kelimenin anlamına bakmalısınız. Zorlansanız da ağlasanız da sızlasanız da bu dediğimi yaparsanız beynininiz o kelimeyi belleğine kaydetmek "zorunda" kalacaktır.

- Elimizin altında YouTube gibi bir çağ harikası varken 21.yy'da dil öğrenmek o kadar da zor olmasa gerek. YouTube'un arama kısmına en sevdiğiniz yabancı şarkının ismini yazıp yanına "lyrics" ekliyorsunuz. Arkaplanda şarkı çalarken siz gözlerinizle ekrandan sözleri takip ediyorsunuz böylelikle telaffuzunuz gelişiyor. Garanti veriyorum 1 aya telaffuzunuz büyük oranda gelişecek ve dil öğrenme serüveninizde büyük ilerleme kaydedeceksiniz yapın bunu. Zaman geçtikçe dinlediğiniz yabancı şarkılardan belirli cümle kalıpları, ufak kelimeler çıkartmaya başlayacaksınız bu da sizi hırslandıracak.
Dil öğrenmenin dört büyük kuralı vardı "okuma , dinleme, yazma, konuşma." İşin okuma ve dinleme kısmını hallettik geriye yazma ve konuşma kısmı kaldı. Konuşma kısmını halletmek için "native speaker" (anadilini konuşan kimse)larla konuşmanız, sohbet etmeniz ve pratik yapmanız lazım.

Busuu.com size bu konuda yardımcı olabilir. Siz bir Türk olarak yabancılara Türkçe öğretiyorsunuz onlar da size kendi dillerini öğretiyor bence harika. Olmadı bana yazın pratik yapıp birbirimize öğretelim hiç fark etmez.

Son olarak bir dili öğrenmek bir enstrüman çalmayı öğrenmek gibidir. Enstrüman çalmayı öğrenirken de, dil öğrenirken de beynimizin aynı kısmını çalıştırır kullanırız. Özetle tek yapmanız gereken öğrenmek istediğiniz dile hayatınızda bir yer açmak.
"Ne olursa olsun çabalamaktan asla vazgeçmeyin. Tohumunuzu ekin ve her gün bol bol sulayın. Filizler çıkmaya başladığında inanın hayat daha keyifli bir hal alacak."
Aşk İlişkileri
Yeni Yıl
Gündem
Cinsel Yaşam
Güzellik & Bakım
Alışveriş & Hediyeler
Kızlar Bir Adım Öne
Tatil & Seyahat
Arabalar
Astroloji & Burçlar
Eğitim & Kariyer
Gamer
Moda & Stil
Spor
Evcil Hayvanlar
Müzik & Etkinlik
Kültür & Sanat
Para & Ekonomi
Magazin
Diziler & Filmler
Cilt Bakım
Kişilik & Karakter
Saç Bakım
Çocuk & Ebeveyn
Yeme & İçme
İnternet & Teknoloji
Ev & Yaşam
Özel Günler & Hijyen
Kahve & Keyif
Aile & Toplum
Diyet & Beslenme
Sağlık
Diğer
En İyi Cevaplar