Derun Perdesi Aralanıyor: Yönetmen Müge Uğurlar Derun'u Anlattı!

Bugün benim için gerçekten özel bir gün çünkü sinema dünyasının yetenekli yönetmenlerinden biri olan Müge Uğurlar ile heyecan verici bir röportaj gerçekleştirdim. Son filmi Derun, zaten daha gösterime girmeden Cannes'da ve diğer birçok uluslararası festivalde aldığı ödüllerle gündeme oturdu.

• World Film Festival in Cannes'da iki ödül: En İyi Yabancı Film ve En iyi Kadın Yönetmen,
• Albori Soulplace Film Festival: Best Cinematography, Derun, Muge Ugurlar & Abbas Fasaei
• Bollywood International Film Awards: En İyi Film ödüllerini aldı.

Filmin temeli Mesnevi’nin “Padişah ve Cariye” kıssasına dayanıyor ve gerçekten izleyicileri derin bir duygusal yolculuğa çıkarıyor. Altmış yaşlarında Karadeniz’de tek başına yaşayan bir kadın; Marife. Marife’yi bu yalnızlığa hapsedense gençliğinde yaşadığı büyük aşkı ve hayal kırıklığı. Tek başına geçirdiği kırk yılın ardından bir gün kapısı çalar. Marife ömrü boyunca taşıdığı öfkesini dindirebilecek mi? İki aşığın vuslatı gerçekleşecek mi? Peki gerçek aşk nedir?

Bu gönderiyi Instagram'da görüntüleyin

Müge Uğurlar, yönetmenlik serüvenine 2014 yılında Urfalıyam Ezelden ile başlamış, ardından Kiralık Aşk, Aşk Laftan Anlamaz gibi sevilen dizilerin de yönetmenliğini üstlenmiş. Kendisiyle konuşmak, başarı dolu kariyerinin arka planını ve Derun'un yaratım sürecindeki samimi hikayeleri dinlemek benim için büyük bir keyifti. 🎬✨ Uğurlar'ın sinemadaki başarısını yakından görmek, gerçekten ilham vericiydi.

Müge Hanım, öncelikle tebrik ederim. Derun filminin aldığı ödüller hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu başarıları bekliyor muydunuz?

Müge Uğurlar:

Derun benim ilk filmim. Bağımsız film yapmak en büyük hayallerimden biriydi. Öncelikle zaten bunun gerçek olması benim için başlı başına bir ödül. Dünyanın farklı coğrafyalarından şimdiye kadar beş adet ödül aldık. Takdir görmek muhteşem bir his tatbiki. Özellikle bağımsız sinemada maddi bir beklentiniz zaten olmuyor. Buradaki odağınız, filmi gezebildiği kadar farklı coğrafyalarda gezdirmek. En azından benim için böyle. Derun ve Derun’un festival yolculuğu beni ve ekibimi onurlandırıyor.

Film festivalinde ödül almak duygusal anlamda sizi nasıl etkiliyor? Derun’un uluslararası başarısıyla ilgili Türk sinemasına katkılarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? Derun’un konusu oldukça derin ve duygusal. "Padişah ve Cariye" kıssasını filme nasıl uyarladığınızdan biraz bahseder misiniz?

Müge Uğurlar:

Onu biricik senaristimiz Makbule Kosif’in anlatması daha doğru olur.

Daha önce KBAÖ için röportaj yaptığımız (link: Senarist, Yapımcı, Proje Yaratıcısı Makbule Kosif İle Hikaye Anlatma Sanatını, Kariyerini ve Başarısının Sırrını Konuştuk! ) Makbule Kosif bu soruyu cevapladı:

Derûn’un hikayesini yaşamış gerçek bir kahramandan ilham alarak yazdım. Farklı olarak benim kahramanım yani Marife Mevlana’nın Mesnevi’sinde yer alan Padişah ve Cariye Kıssası’ndan yola çıkılarak yazılan bir hikayenin kahramanı. Karadeniz’de kırk yıl boyunca, bir dağ evinde tek başına yaşamış Marife. Aşık olduğu İlyas’la evlenme planları yaparken yaşadığı hastalıkla yüzü çirkinleşmiş ve bu nedenle de terk edilmiş. O günden sonra da öfke dolu bir inzivaya çekilmiş. Yıllar sonra İlyas’ın oğlu Ateş, babasının cenazesiyle geri döndüğünde büyük bir hesaplaşma yaşanıyor aralarında. Bu hesaplaşma Marife, İlyas ve bu olaylara neden olan arkadaşları Yahya arasında geçiyor gibi gözükse de gerçekte insanın nefsi ve nefsin bir ömür peşinde sürüklendiği dünyevi heveslerin yani sevginin arasında.

Tıpkı mesnevide olduğu gibi fiziki güzellik kaybolduğunda o derin aşk da güzellikle beraber kayboluyor ve bizim hikayede geriye öfke bırakıyor. Bu noktada aşkın gerçekliği sorgulanıyor. Ardından hikaye Marife’nin inzivasındaki en büyük sebeplerden biri olan kibrine dokunuyor. Finalde yer alan ayna metaforu da bu savaşın nihai sonucunu izleyiciye gösteriyor. Her şeyin geçici olduğuna yaptıklarımızın er geç bir adalet terazisinde tartılacağına. Çok daha büyük ve yüce bir gücün önünde.

Başrolde tek başına yaşayan Marife karakteri var. Marife’yi yaratırken ilham aldığınız özel bir şey veya kişi oldu mu?

Müge Uğurlar:

Marife çok kıymetli benim için. İnsana ait olan nefsi bir çok şeyi temsil ediyor. Evinden, kostümüne, saçından yazmasına tamamen kolektif bir tasarım. Tabi Hatice Aslan oynayınca da bambaşka oluyor.

Derun filmi için kast seçimi yaparken Furkan Andıç, Hatice Aslan ve Güven Kıraç ile çalışmaya nasıl karar verdiniz?

Müge Uğurlar:

Derun filminin en kıymetli yanlarından biri de oyuncu kadrosu. Her oyuncumuz filmi ilk okuyanlar. Hepsi okuyup/görüşüp direk kabul ettiler. Burada da senaryo ve hikayenin gücünü görüyoruz zaten.

Meslek hayatınızda en çok hangi projeden ilham aldınız ya da hangi proje sizin için bir dönüm noktasıydı?

Müge Uğurlar:

Bu çok derin bir mevzu budur dediğim bir proje ya da dönüm noktası yok. Hayat akıp giden bir ırmak. On yedi yaşımdan beni bu piyasada – piyasa diyorum çünkü sektörleşemedik- çalışıyorum. Dönüm noktası sete ilk adım attığım 2003 yılında çekilen Alacakaranlık dizisidir diyelim. Çünkü hikayem orada başladı.

Özellikle kadın yönetmen olarak film sektöründe karşılaştığınız zorluklar ve fırsatlardan bahseder misiniz?

Müge Uğurlar:

Dünyada kadın olmak çok zor. Başarılı kadın olmak daha da zor. Bizim piyasamızda erkek egemenliğinin baskın olduğu aşikar. Çok zorluklar yaşadım elbette ama bunlar beni pes ettirmedi daha da güçlendirdi. Hepsi tecrübeydi. Şimdi kendi şirketimle, kendi işlerimizi yapabiliyorsam verdiğim o mücadelelerden sebeptir.

Kendinizi filmlerinizle anlatmayı seviyorsunuz. Duygusal bir hikaye yönetmek, karakterlere hayat vermek sizin için nasıl bir deneyim?

Müge Uğurlar:

Mevzu dünya kurmak. Karakterleri anlamak. Hikayeyi, hikayenin derdini fark etmek. Nasıl bir haz olduğunu inanın anlatamam. İyi senaryo, iyi bir oyuncu kadrosu, ve iyi bir teknik kadro ile zaten akıp gidiyor proje. Ben kendi hislerimden ziyade senaryonun üzerine, hikayeye dokunmadan ne koyabilirim şiarı ile çalışıyorum. Çıkan her sonuçtan memnunum.

Genç yönetmenlere ve sinema tutkunlarına kariyerlerinde nasıl bir yol izlemelerini tavsiye edersiniz?

Müge Uğurlar:

Kendilerini geliştirsinler, dünya sinemasını, dünya yönetmenlerini izlesinler. Çok okusunlar. Çok araştırsınlar. Ve vazgeçmesinler.

Film çekim süreci sıklıkla zorlu olabilir. Derun'u çekerken karşılaştığınız en büyük zorluk neydi ve bunu nasıl aştınız?

Müge Uğurlar:

Muhteşem bir ekibim var. Karadeniz coğrafyası çetin bir coğrafyadır. Ama ekibim sayesinde hiçbir zorluğu hissetmedim desem yeridir.

Sinema kariyerinizde en çok kiminle çalışmak size ilham verdi veya size en çok katkı sağladı?

Müge Uğurlar:

Ustalar ile çalışmak. Metin Akpınar, Erdal Özyağcılar, Zeki Alasya, Nebahat Çehre, Ercan Yazgan, Güzin Çorağan… Rahmetli olanlar var içlerinde. Allah rahmet eylesin. Ve ustam Faruk Teber ne yapmam gerektiğini de ne yapmamam gerektiğini de ondan öğrendim. Selam olsun buradan.

Derun’un müzikleri filmi tamamlayan önemli bir parça gibi duruyor. Filmdeki müzik seçimlerini yaparken nelere dikkat ettiniz?

Müge Uğurlar:

Filmin müziklerini bizi dünyada temsil eden herkesin tanıdığı adıyla Mercan Dede yaptı. O müzik yaparken şiir okuyor, onunla çalışmak benim için çok özeldi. Her sahneye müziği bir karakter olarak koyuyor. Filmi ilk izlediğinde, bana filmimi benden daha iyi anlattı diyebilirim. Zaten sonrasında çokta benlik bir şey kalmamıştı.

Son olarak eklemek istediklerinizi alabilir miyim?

Müge Uğurlar:

Yönetmen tek başına bir anlam ifade etmez inanın bana. Ekibi olmayan yönetmen eksiktir ve başarılı olmaz bana göre. Ben o konuda çok şanslıyım. Senaristimiz Makbule Kosif ile yıllardır çalışıyoruz ve onu yazdığı dünyaları kurmayı çok seviyorum. Görüntü yönetmenim Sami Saydan ve teknik ekip ile şu anda beşinci projeye hazırlanıyoruz. Ortağım Emre Balık ile aynı anda üç projeyi yürütebiliyoruz. Onların olmadığını düşünsenize. O yüzden ben bana göre dünyanın en şanslı yönetmeniyim.

Röportajımıza zaman ayırarak içtenlikle cevaplarını bizimle paylaşan Müge Uğurlar’a yürekten teşekkür ediyoruz. Derun filmi ile Türk sinemasına yeni bir soluk getiren Uğurlar, hem aldığı ödüllerle ülkemizi gururlandırdı hem de sinemanın evrensel bir dil olduğunu bir kez daha kanıtladı. Kendisinin gelecekteki projelerini heyecanla beklerken, bu röportajla hem kariyerine hem de sinema dünyasına dair eşsiz bir bakış açısı kazandık. Müge Uğurlar’ın yaratıcı ve etkileyici dünyasında yeni yolculuklara çıkmak için sabırsızlanıyoruz. Sinema dolu günlerde yeniden bir araya gelmek dileğiyle! 🎬❤️

Müge Uğurlar Kimdir?

Müge Uğurlar, Türk dizi ve sinema sektöründe tanınmış bir yönetmendir. Kariyerine televizyon dünyasında başlayan Uğurlar, özellikle duygusal derinliği olan yapımlar ve karakter odaklı hikayelerle dikkat çekmektedir. Yönetmenlikteki başarısı, görsel anlatımı güçlü sahneler ve oyuncu yönetimindeki hassas yaklaşımı ile ön plana çıkmıştır. Uğurlar, popüler Türk dizilerinden birkaçının yönetmen koltuğunda yer alarak geniş bir izleyici kitlesine ulaşmıştır. Kariyerindeki başarıları, onu Türk televizyon sektörünün saygın yönetmenlerinden biri haline getirmiştir.

Yönetmen Müge Uğurlar filmografi:

• Urfalıyam Ezelden- 2014
• Kiralık Aşk- 2015
• İlişki Durumu Karışık- 2015
• Aşk Laftan Anlamaz (2016)
• Yuvamdaki Düşman (2018)
• Şampiyon -2019
• Annenin Sırrıdır Çocuk (2022)
• Derûn (2024)
• Kurtuluş Lisesi (2024)
• Aşk ve Yemek (2025)

https://www.instagram.com/mugeugurlarr/