Selam KS’ciklerim. 👋🌹
Uzun uzun sezonlu dizileri izlemeyi sevmeyenler için ilgi çekici bir mini dizi önerisiyle geldim. Gizem, suç, cinayet, dram ve gerçek hayat hikayelerini izlemeyi severlerdenseniz bu dizi tam da size göre.
Netflix’e ilk geldiğinde “içinde kalbimizin Poyraz Karayeli İlker Kaleli varsa izlenir be kardeşim” diyerek başlayıp hemen 1-2 günde bitirdiğim çerezlik bir diziydi.
- Bölüm sayısı: 8
Tam bir dönem dizisi olan The Serpent’in fragmanı:
Dizi en başta belirttiğim gibi gerçek bir hayat hikayesinden uyarlanmış. Soğukkanlı bir seri katilin kirli planları ve kurbanlarının mücadelelerini görüyorsunuz. İlk bölümde bir cinayetin kurbanına odaklanarak konuya giriş yapam dizide 2. 3. Bölümden itibaren kocaman bir sır perdesini aralıyorsunuz.
- 2021 yapımı Dizinin IMBb değeri ise: 7.7
1970 yıllarda yaşayan seri katil, dolandırıcı, hırsız ve kılık değiştirmede usta olan Charles Sobhraj, 70'lerin ortalarında Asya'nın Yılan ve Hippi Katili olarak bilinmektedir.
Charles kurbanlarına kendini “değerli taş tüccarı” olarak tanıtmaktadır. Ayrıca bazı kurbanlarına bölgede bir oteli olduğunu ve diler ise ucuza konaklayabileceğini söylemektedir.
Dizide katilin yakalanma süreci, kurbanlarını seçişi, partnerinin; o donuk, acı dolu gözleri, oldukça sürükleyici biçimde senaryo edilmiş.
Aslında içinde derin bir karanlık olan ötekileştirilmiş adam. Ten rengi yüzünden Fransa’da dışlanarak büyümüş ve Asya’ya gelerek burada “Beyaz” ların peşine düşmüş , 20’den fazla cinayetin sorumlusu bir seri katil.
Karakterler tam o zamandan alınarak birebir işlenmiş
Söylemeliyim ki dizideki Marie karakterini çok sevdim. Bir seri katile aşık olan kadın.
- Beni içine çeken ve aslında mağdur bir suçlu olan kadın. Giyim tarzı, aksesuarları, donuk bakışları, saçları resmen gerçek karakteri kadar benzetilmiş ki. Oyunculuğuna hayran kaldım.
“İşte aşk böyle kör eden bir şey” Ellerindeki kanla sevebilmek mümkün mü?
Konu akışı işe şu şekilde:
- Dizide Güneydoğu Asya’ya seyehat için gelen turistleri kandırarak soğukkanlı bir şekilde öldüren katil sonrasında öldürdüğü kişilerin pasaportları ve paraları ile farklı ülkelere seyehatlar ediyor. Sürekli isim ve kılık değiştiren adamın varlığını ve yaptığı bu seri cinayetlerden haliyle uzun yıllar kimse tarafından fark edilmiyor. Öldürdüğü insanlar başka ülkelerden gelen turistler olduğu için de polisler tam olarak bu cinayetlerin peşine düşemiyor. Olayların yaşandığı dönem 1970 yılları olunca da çokta olağan dışı değil.
Dizi oldukça gerilim dolu bir dizi. İzlerken merakım hiç dinmedi. Dizi kadrosu güçlü ve oyunculuklar muazzam. Kategori severleri olarak izlemezseniz pişman olacağınız bir dizi. Klasik ve görmeye alışık olduğumuz 70’ler dönem dizilerinden çok farklı.
E tabi dönem olarak 70’lerin Hippi dönemi olunca bizim İlker Kaleli’de hippi tarzda dizide yer alıyor. Katilin kurbanlarından olan bir Türk.
Dönem dizisini layıkı ile işlemek çok zordur. Otel havuzunda çalınan müzikler, evlerin dekorları, oyuncuların jest ve mimikleri, araçlar, kılık kıyafet ve tüm vücut aksesuarları insanı o dönemin içinde hissettiriyor.
Kadro kalabalık. Mini dizi olmasına rağmen anlat anlat bitiremem.
Son olarak bahsedeceğim isim ise dizinin kilit ismi: dönemin Diplomatı Herman.
İki turistin kayıp ihbarınının Polis merkezinde umursanmamasına karşın bölgede Elçilikte çalışan bu diplomat bu kayıp çiftin peşine düşer. Ancak durum içinden çıkılmaz bir hal almaya başlamıştır.
Ne gazeteden, ne elçilikten destek göremeyen, kimseyi bir seri katilin varlığına inandıramayan diplomat bu olayın peşini asla bırakmaz. Mesleğini ve eşini kaybetme seviyesine geldiğinde ise artık kendi hayatı bile tehlikededir. Neyin içine bulaştığını ise izleyin ver görün diyorum.
Daha fazla “Ağır Spoilersız” anlatamayacağım. Uzun bir bence olma yolunda ilerlediğinden burada noktalıyorum. Dizide göreceğiniz daha çok şey var.
Umarım keyifle okumuşsunuzdur.
Yeni Bencelerimde görüşmek üzere. Hoşçakalın🌹👋
İyi seyirler. 🍿 🎞