CİDDİ İNSANLIK SORUNLARI BÖLÜM 1 (2 MADDE İÇERİR BİRAZ UZUN AMA BİR GÖZ ATIN BOL VAKİTLİCE BELKİ FAYDALI OLABİLİR)

öncelikle merhaba abilerim, ablalarım, kardeşlerim ve kız kardeşlerim bu başlık altında insan ilişkileri ile ilgili (özellikle de kadın erkek ilişkileri) üzerine bazı konuşulmayıp pasif agresif kalınmış veya konuşulduysa bile her ne kadar içten içe sorun edilse de hep dalga konusu yapılarak aslında incinen duyguların mizahın arkasına gizlenerek korunmaya çalışıldığı meselelere değineceğim ilgilenip sonuna kadar okuyanlara teşekür eder bu yazının en azından ufak bile olsa bir şekilde işlerine yaradığını umut ederim. şimdi başlayacak olursak ben ama isteyerek ama zaruriyetten ama şartlar gereği ama kendiliğinden gelişen olaylarlar neticesinde yer yer gezmiş, pek çok insanla hem kadın olsun hem erkek olsun tanışmış konuşmuş ve hepsinden önemlisi paylaşmış biriyim bu insanlarla ama günlük hayatımda ama sokaklarda, ama bar gibi yerlerde sosyalleşerek (her ne kadar özümde anti-sosyal biri olsam bile) yeri geldiğinde daha o gün tanıştığım kişiler ile bir kaç kadeh içip dertleşerek ama beni kendi mesleğine veya başka bir psikoloji dalına hazırlayan cinsel sağlık ve ilişkiler terapisti eniştemin ilişki mağduru adını verdiğimiz hastaları ile gerek seansları öncesi sohbet ederek (onlarda razı olursa) dertlerini paylaşarak tanıştım ve gerekse bu sitede gerekse başka yerlerde, günlük hayatta ve daha başka bir sürü şekilde fark ettiğim bazı şeylere parmak basmak istiyorum.
CİNSİYETLER ARASI GÜVEN SORUNU: genel olarak insanlar arasında günümüzde oldukça şiddetli şekilde yaşanan bir şey olsa da dikkatimi çeken güven sorunlarının en büyüğü kadınlar ve erkekler arasında yaşanıyor. çoğu kişi bunu mizaha dalgaya vursa bile şu bir gerçek ne çoğu kadının ne de çoğu erkeğin karşı cinsine ya hiç güveni yok ya da bir umuttur yaşamak deyip çekine çekine sürekli tavsiye ve öğüde ihtiyaç duyarak yakınlaşmalarını yaşıyor sürekli bir güvensizlik (hem kendisine hem de partnerine) hep bir şüphe, hep defansif bir şekilde yaklaşıyorlar, artan boşanma, aldatma ve ayrılık vakaları sebebiyle kötü bir deneyim yaşamış pek çok kişi tekrar güvenemiyor veya korka korka şansa keder güveniyor şüpheciliğini koruyarak. şimdi burada şuna değinmek istiyorum ki ben bu genç yaşım olan 20 ye kadar her ne kadar pek çok yaşıtımın yaşamadığı ve umarım ki hiç yaşamayacağı şeyleri tecrübe ederek gelmiş olsam da aşk ilişkilerinde acı çekmişlere tam anlamıyla empati kurabilmem ne kadar istesem de mümkün değil çünkü ben hiç kendi ilişkimi yaşamadım benim aşk namına yaşadığım yegane şey ilkokul 1. sınıfta yakın olduğum bir kızı sevmek (ve bazı sebeplerden karşılıklı olduğunu da biliyorum her ne kadar çok uzun zaman önce olsa bile) ve başka bir şehire taşınmadan hemen öncesinde ona açılıp ilk öpücüğümü vermek oldu (gereksiz duygusallaşmayacağım klişe için kusura bakmayın) o zamandan sonra da karşı cinsime cinsellik harici bir ilgi duymadım ve cinsel çekim bir ilişki başlatmak için yeterli bir sebep değildi benim için bu nedenle yaşım ilerleyip ilgi çeken birine dönüştüysem dahi bana yakınlaşan kızları onlara güvenmediğim için reddettim (bunlar gerçekten beni sadece kullanmak isteyen kızlardı ön yargı değildi mesafemin sebebi) eminim pek çok kişi aslında hiç hak etmedikleri pek çok haksızlığa ve ihanete uğramış, yaralanmıştır ve ben sizin yaşadıklarınıza ancak sempati besleye bilirim ama sizi asla %100 şekilde anlayamam, ama belki de bu kendi deneyimim ve travmamın olmayışı bugüne kadar pek çok kişiden dinlediğim hikayelere ve anılara aynı şeyleri yaşamış birinin sahip olamayacağı bir objektiflik ve tarafsızlıkla bakmamı sağlıyor da olabilir çünkü her ne kadar ben de ciddi güven sorunlarından muzdarip olsam da ne karşı cinsim olan kadınları tamamen silmeye, onlara düşman olmaya ne de onları kendi ihtiyaçlarımı ve arzularımı tatmin etmek için bir araç olarak kullanmaya niyetliyim kadın veya erkek benim gözümde hiç biri birbirinden üstün veya daha fazla veya az insan değil evet farklıyız ve her zaman farklı olacağız bu yaradılışımızın kanunu ama şöyle bir düşünürsek dünya nüfusu 8 milyar ve bunun yarısı erkek yarısı kadın yani 4 milyar kadın ve 4 milyar erkek hepsi birbirinden bir şekilde farklı 4 milyar insanın hepsi birebir aynı olamaz daha aynı anne babadan doğan çocuklar bile birbirinin aynısı olamadığına göre, bu sebeple bir kaç ş3refsiz sırtlan veya ahlak anlayışı olmayan k*şar yüzünden kalbi kırılmış, travma yaşamış ve tekrar güvenmeye korkan kardeşlerime ve kız kardeşlerime şunu söylemek istiyorum.... evet belki sizin gibi aşk acısı içeren bir geçmişim yok ama acılı geçmiş dendiğinde ben kimseden geri kalmam ve bunu sempati kazanmak veya ''aa bana bakın ben ne çok şey yaşadım her haltı ben biliyorum'' havası vermek için söylemiyorum bunu söylememin sebebi şu: GEÇMİŞİ BIRAKIN GİTSİN ORADA ARTIK BAKILMAYA DEĞER BİR ŞEY YOK geçmişi aklınızın bir köşesinde tutmak geçmişinizde ki size bir şekilde zarar vermiş kişilerin anısına tutunmak bir yere kadar bilgelik getirebilir ama o bir yerden sonra getireceği tek şey acı, güvensizlik ve korku ve yanlış anlamayın insan olarak bunları hissetmeniz de kesinlikle yanlış bir şey yok bunlar ayıp şeyler değil ya da birer zayıflık sizler robot değilsiniz hissetmek en doğal hakkınız ve duygularınızdan dolayı utanmak veya ezik hissetmek zorunda değilsiniz ama mesele şu ki her ne kadar düşmekte ve belki de bir süre düştüğün yerde kalmakta bir sorun olmasa da er geç ayağa kalkmak ve yaralarınızı sarmak zorundasınız çünkü bu hayat devam ediyor ve kimseyi de sonsuza kadar beklemiyor tekrar düşmekten korktuğunuz için yerden kalkamayarak geçirdiğiniz süre geri gelmeyecek yıllarınızdan gidiyor biliyorum çünkü bu şekilde olmasa bile bende pek çok kez sert şekilde yere çakıldım her kartal sonsuza dek gökyüzünün zirvesinde kalamaz bazen dinlenmesi veya kırık kanatlarının iyileşmesini beklemesi gerekebilir ama canından olmadığı müddetçe er geç gökyüzüne hakkı olan zirveye geri döner burada demek istediğim şey siz yaralarınızı sarıp kırık kanatlarınızı iyileştirmeyi bildiğiniz müddetçe her zaman ait olduğunuz göklere dönebilirsiniz ama size zarar vermiş yılanlar hayatları boyunca yerde sürünmeye ve sizi gökyüzünün zirvesinde uçarken imrenerek izlemeye mahkum bir kaç zalim ve ahlaksız insanlıktan nasibini almamış insan için hayatınıza girebilecek iyi insanları ve fırsatları tepmeyin ve inanın ki o zannetiğinizin aksine dünya hatta o sürekli ''türk insanı'' diye bütün suçu yükleyip geri kalan dünyayı ütopya zannetiğimiz türkiye dahi sürüsüyle güzel insanla dolu sizin onları görmeme sebebiniz hem geçmişte ve bugünde gördüğünüz kötü olanlara takılıp kalmış olduğunuzdan asıl önemli şey olan geleceğe bakmayı ihmal etmeniz ve ona karşı duyarsız ve umutsuzlaşmanız ve kötünün daha çok dikkat çekmesi örnek haberler ve gazeteler, dikkat ederseniz hep trajedi ve ölümlerle doluyken güzel haber pek rastlayabileceğiniz bir şey değildir o iyi insanlar siz onlara rastlamadınız diye hiç yok değiller ya siz yeter ki bu sepetteki bir kaç çürük yumurta için bütün sepeti çöpe atmayın ve kendinizi de bozmayın unutmayın 2 yanlış asla 1 doğru etmez onlar size çektirdi diye siz hayata ve insanlara karşı kindar olursanız günün sonunda potansiyel olarak zarar verebileceğiniz kişilerle birlikte aynı zararı kendinize de vereceksiniz başlarda fark etmeseniz bile (bu 2 tarafı keskin kılıç gibidir) ve ayrıca kendim bir erkek olarak eklemek istediğim bir madde var: her hangi bir hemcinsimin ihanetine veya kötülüğüne uğramış kız kardeşlerim ve ablalarım sizden hemcinslerimin gerek sapıklıkları, gerek tacizleri gerekse kullanmaları ve ihanetleri adına özür dilerim (aksi durum için erkeklerden de özür dilemek isterdim onlarında yaşadıkları kötü anılar ve travmalar için ama kendim erkek olarak bunun için sizden özür dilemem alakasız olurdu sizler için se hayatın size yaşattığı kötü tecrübeler adına üzgün olduğumu söylemek istiyorum) bir çeşit af beklemiyorum ne size bunları yaşatanlar için nede başkasına acı çektirmiş herhangi bir kişi için sadece bi avuç kansız y4vşak veya çıkarcı k*şar için bütün bir cinsi yakmamanızı kendi iyiliğiniz için rica ediyorum bir umuttur yaşamak ve umut olmadan yaşanmaz, siz kendi yaralarınızı sarın gerisi gelir zaten geçmişinizde ki zalimler size ders ve tecrübe olarak sınav olan bu dünya da görevlerini yerine getirdi ama ders çıkarıp küsmemek size kalmış.

BESLENEN DÜŞMANLIK: pek çok kişi farkında bile değil ama 2 cins gün geçtikçe birbirine düşman oluyor gerek incel dediğimiz kadın düşmanları ya da playboy dediğimiz kadınları sadece eşya olarak gören sırtlanlar olsun gerek erkek düşmanı olup onları sadece atm ya da başka şeyler için kullanmak isteyen kadınlar olsun 2 cins gün geçtikçe birbirine karşı düşmanlaşıyor, karı koca hayatı paylaşmaya iyi günde kötü günde hastalıkta sağlıkta ölüm bizi ayırana kadar diyerek Allahın karşısında yemin etmiş insanlar birbirlerine karşı güvensizlik ve düşmanlık besliyor kadınlar erkeklerin kendilerini köle ve cinsel obje olarak gördüğünü erkeklerse canlı atm olarak kullanıldığını düşünüyor çoğu zaman kendileri bile bilinçli şekilde fark etmeseler bile, gün geçtikçe kadınlar da ekonomik olarak özgürleştikçe 2 tarafı birbirine bağlayan köprüler de zarar görmeye başlıyor (aslında cümle yanlış oldu kadınlar tabi ki ekonomik özgürlüğe sahip olmalı bu insani bir gereksinim cinsiyeti yok) ve bu şekilde insanlar birbirlerine ihtiyaçları olmadığı fikriyle ve git gide artan yanlış özgürlük algısı yüzünden birbirlerine ve birbirlerine besledikleri duygulara 2.sınıf eşya muamelesi yapıp aşkı sevdayı resmen oyuncağa sadakat, güven ve ahlak gibi kavramları da (aslında olmadıkları halde) göreceli hale getirmeye ya da en azından öyleymiş gibi yaşamaya başlıyorlar, kimisi çok eşlilik gibi saçma ve aslında biyolojik ve sosyal açıdan bir gerçekliği olmayan kavramlara yönelme yoluna giriyor (insanlar çok eşli değildir kaldı ki çok eşli bir hayvan da yoktur çok eşli sanılan hayvanlar eş kavramı olmayan 1 mevsimliğine çiftleşmek için bir araya gelen babanın daha yavru doğmadan terk edip gittiği annenin se yavru kendi kendine yaşayabilecek kadar büyüdüğü vakit kovduğu ve yavrunun geri kalan ömrünü tak mevsimlik ilişkileri hariç tamamen yalnız geçireceği düzende yaşayan hayvanlardır ama insanlar köpekgiller ve maymungiller ayrıca kuşlar gibi tek eşli ve sosyal canlılardır bizi büyüten ailelerimiz, akrabalarımız ve dostlarımız vardır (olan var olmayan var bu değişen bir şey) ve çok eşlilik sanıldığı kadar rahat bir yaşam stili değildir zira dünyada en yüksek başarı oranına sahip olduğu yer olan amerika da bile başarı oranının %7 oluşu ve geri kalan ülkelerde bu oranın daha da düşük oluşu bunu kanıtlar nitelikte, her şey den öte kıskançlık insan olmayı geç canlı olamanın fıtratıdır zira domuzlar hariç her hayvan hatta o 1 mevsimlik için bir araya gelen anti-sosyal hayvanlar bile eşlerini kıskanır bu herşeyden öte biyolojik bir şeydir ve aslında kıskançlık duygusu olmayan kişiler asıl sorunlu kişilerdir, tabi ki her şeyin fazlası zarar olduğu gibi bunun da fazlası zarar olsa bile genel olarak aslında sağlıklı ve gerekli bir duygudur çünkü aşkın ve ilişkinin temelinde her ne kadar pek çok kişi kendini eşya veya köpek gibi düşünmek istemese bile aslında alakası olmayan SAHİPLENME vardır ve her ne kadar genelde erkeklerle özdeşleştirilse bile aslında kadınlarında sahip olduğu geçmiş partneri olmayan kişiler ile birlikte olma isteği yakın bağlamda bununla da alakalıdır kadın/erkek geçmiş ilişkisi olan partnerini asla tam olarak sahiplenemeyeceğine biyolojik düzeyde iç güdüsel olarak inandığı için o partneri istemeyebilir (genelde erkeklerde daha sık görülmesinin mantığı 1-daha önce de bazı cevaplarım da da bahsettiğim av avcı mentalitesi(erkeklerin ilkel içgüdü olarak DNAlarına kazılı olan çoğu zaman kendilerinin bile hayat boyu fark etmeyip bilinçsiz olarak uyguladığı bir içgüdü sistemi) 2-erkeklerin ilişki yaşayıp yaşamadığını belki tecrübe düzeyi hariç (ki asla kanıt olarak alınamaz zira pek çok kadınla olup ta yatakta kötü olan erkek sayısı azımsanacak boyutta değildir) kanıtlanması imkansız olduğu için (her ne kadar günümüz kadınları da geçmiş kaçamaklarını saklamak için pek çok metoda sahip olsa dahi sözün özü dediğim gibi) kadınların belirli kısmı erkelerin geçmişleri hakkında nispeten karşı cinslerine nazaran daha kabullenici ve geçmişe sünger çekmeye daha gönüllü olmaya meyilli oluyor (bu dediğim kesinlikle genel bir şey değildir zira geçmişi yüzünden erkeği reddetmiş kızlar da tanıyorum sadece biz erkekler daha vokal davranıyoruz galiba bu konuda) bu maddenin özeti olarak söylemek istediğim şey şu ki BİRBİRİMİZE İHTİYACIMIZ VAR aşk, dostluk kardeşli aile bunlar hayatın verebileceği aslında en değerli şeylerken bizim bunları özünde değersiz olması gereken şeyler uğruna oyuncak edip değersizleştirmemiz zaten insan ırkı olarak dünyanın her yerinde sonumuza yaklaşmamıza ön ayak olmaya devam ediyor.

CİDDİ İNSANLIK SORUNLARI BÖLÜM 1 (2 MADDE İÇERİR BİRAZ UZUN AMA BİR GÖZ ATIN BOL VAKİTLİCE BELKİ FAYDALI OLABİLİR)
CİDDİ İNSANLIK SORUNLARI BÖLÜM 1 (2 MADDE İÇERİR BİRAZ UZUN AMA BİR GÖZ ATIN BOL VAKİTLİCE BELKİ FAYDALI OLABİLİR)
Cevapla