Atatürk'ün Tek Adamlığı Tercih Etmemesinin Kısaca Sebepleri

Tek adamlık denen şey, tek bir kişinin iradesi ile yönetilmek demektir. Ancak bir ailede bile babanın tek başına sözü geçiyor diye çoğunlukla büyük kavgalar çıkarken nasıl olurda tek bir adamın ülke yönetmesi mantıklı gelebilir? Ve bahsi geçen şeyse bir ülkenin yönetimidir. Nitekim ülkemizdeyse günümüzde 18254 köy, 32254 mahalle, 922 ilçe ve 81 il vardır. Bakıldığında az bir sayı gibi görünse de devasa bir orandır aslında bu. Hele de 87 milyon nüfusa sahipken. Ve yine bahsi geçen Atatürk dönemindeyse nüfus bilinen haliyle 16.158.018 civarıydı.

Nitekim bu sayıda bile bir ülkeyi doğru yönetmek imkansızdı. Çünkü her kafadan farklı ses çıkar mantığıyla herkes başka bir şey ister. Örneğin bir çocuk futbol sahası isterken bir diğeri yüzme havuzu kompleksi isteyebilir. Ve bu isteklerin 85 milyon kadar daha olduğunu hayal edin. Büyük bir kaos ortamı oluşurdu elbette...

İşte burada da Atatürk ileri görüşlülüğünü devreye sokarak tek adam yönetiminin kaos ortamını var edeceğini hesap ederek yönetimin, yine tek bir kişinin emri altında ama çoklu yönetim şeklinde bunun daha doğru olacağını savunmuştur.

Çünkü doğru olanda esasında da budur. Zira sana göre yanlış olan, bana göre doğru olabilir. Ve bir diğer örnekte de Hz. Muhammed bir işe başlanılmadan önce o iş için bilen kişilere danışılmanın çok değerli ve önemli olduğundan daimi bahsetmiştir. Ki kendisi de peygamber olmasına rağmen bir işi yapmadan önce bilenlere daima danışmıştır.

İşte yine burada da olduğu gibi Atatürk de danışılarak iş görüşülme fikrini benimseyip başta TBMM'yi, ilke ve inkılapları yürürlülüğe koymuş ve anayasaya bütünüyle el atmıştır. Yönetimdeyse bilenlerle danışmış, yoluna bakmıştır.