Farsça'nın şiire en yatkın dillerden biri olması, Fars edebiyatını, dünya edebiyatı içerisinde önemli bir konuma yükseltti. Binlerce yıllık köklerden beslenen Fars edebiyatı, tarihin her döneminde büyük şairler yetiştirdi. Klasik Fars edebiyatı, 1900'lü yılların başından itibaren yerini modern Fars edebiyatına bırakmaya başladı. Bu edebiyatın modern dönemine damga vuran pek çok şair mevcut. Füruğ Ferruhzad da bunlardan biri.
İran'ın modern ve aydınlık simalarından biri olarak kabul edilen Füruğ, 32 yıllık ömrüne pek çok keder ve şiir sığdırmayı başardı. 16 yaşında evlendiği eşinden, 1 yıl sonra ayrıldı. Takip eden yıllarda ilk şiir kitabı olan Esir'i çıkardı. Bu kitabı, Duvar ve İsyan adını taşıyan iki şiir kitabı daha yayınladı. Şiirlerinde yalnızlığın, umutsuzluğun, karamsarlığın kol gezdiği Füruğ, aynı zamanda kadın temasına da şiirlerinde sıklıkla yer verdi. Özellikle İran'da kadınlara yönelik ayrımcılığa her zaman muhalefet etti.
Şiirleriyle modern Fars edebiyatında önemli bir yer tutan ve Türkiye'de de pek çok araştırmacının üzerine eğildiği Füruğ Ferruhzad, henüz 32 yaşındayken geçirdiği bir trafik kazasında hayatını kaybetti. Bencemin geri kalanında, Füruğ'un en beğendiğim dizelerinden bazılarını sizlerle paylaşacağım.
Ve yılanlar yuvasına benziyor bu dünya;
Bir yandan seni öperken,
Zihinlerinde senin darağacının ipini dokuyan
İnsanların ayak sesleriyle doludur...
Ah tutsağın sesi...
Büyüklüğü senin umutsuzluğunun
Işığa bir küçük yol açmayacak mı
Bu uğursuz gecenin bir köşesinden?
Ah tutsağın sesi...
Ben senin yüzünden ölüyorum...
Oysa sen benim hayatımdın;
Sen benimle gidiyordun,
Sen beni okuyordun;
Ben caddeleri amaçsızca arşınlarken...
Sen ışığınla geliyordun sokağımıza...
Sen ışığınla geliyordun
Çocuklar okula giderken.
Ve akasya salkımları uyuyordu.
Ben aynada yalnız kalıyordum;
Sen ışığınla geliyordun...
Adaletin ince ipiyle asılıyken güvenim,
Ve bütün şehirde
Lambalarımın yüreğini paramparça ettiklerinde,
Aşkımın çocuksu gözlerini
Kanunun kara mendiliyle kapattıklarında,
Ve arzumun ıstıraplı şakaklarından
Kan fıskiyeleri fışkırdığında,
Benim hayatım
Duvar saatinin tiktaklarından başka bir şey olmadığında,
Anladım ki mutlaka, mutlaka, mutlaka
Sevmeliyim delicesine...