Duygusal Dürüstlük Nedir, Ne Değildir?

Leading_Leader
Çocuklar yaşama duygusal olarak dürüst başlarlar. Duygularını özgürce ve düşünmeden ifade ederler.
Çocuklar yaşama duygusal olarak dürüst başlarlar. Duygularını özgürce ve düşünmeden ifade ederler.

Duygularınız konusunda dürüst olmak ürkütücü gelebilir. Başka insanların duygularını incitmekten çekinebilirsiniz ya da kendinizi savunmasız hissedebilirsiniz. Sonuçta çevrenizdeki herkes iyi dinleyici olmayabilir. Nitekim onlarda duygularını dolaylı yollardan ifade etmeyi öğrendiler, örneğin hoşlanmadıkları bir durum karşısında surat asmak, dürüstlüğünüze kızmak, kırılmak ya da sözlü olarak size saldırmak gibi tepkiler gösterebilirler. Fakat cesaretiniz kırılmasın, bu kişileri dinlemeleri için yönlendirebilir, söylediklerinizin sadece sizinle ilgili olduğunu ve aynı fikirde olmalarını ya da sizin adınıza sorunu çözmelerini beklemediğinizi açıklayabilirsiniz. Onlardan tek beklentinizin, içinizde olup bitenleri anlamaya çalışmaları olduğunu ve böylece sizi daha iyi tanıyabileceklerini anlatabilirsiniz.

Bu gün de sizlere duygusal dürüstlüğün neyi ifade ettiğini, nelerden ibaret olduğunu ya da olmadığını irdeleyeceğiz. Belki birçoğunuz ne olduğunu bilmez ancak bu benceden sonra lafta kolay lakin uygulamada ne kadar zor olduğunu öğreneceksiniz. Öyleyse hemen başlayalım.

Nedir Bu Duygusal Dürüstlük?

Ne yazık ki duygusal olarak dürüst olmama eğitimi erken yaşlarda başlar.
Ne yazık ki duygusal olarak dürüst olmama eğitimi erken yaşlarda başlar.

Aileler ve öğretmenler sürekli olarak çocukların gerçek duygularına uymayan tarzda hareket etmeleri için zorlarlar hatta baskı yaparlar. Çocuk üzgün olduğu zaman gülümsemesi istenir. Pişmanlık duymadığı zaman özür dilemesi istenir. Takdir etmediği durumlarda teşekkür etmeye zorlanır. Kötü hissettiğinde şikayet etmeyi bırakması emredilir. Duygularına aykırı durumlara tepki verdiğinde bu davranışın kaba ya da bencilce olduğu söylenir ve suçluluk duygusu ile yüklenmesi sağlanır. Ayrıca çocukların negatif duygularını ifade etmesi çoğunlukla cezalandırılır. Örneğin yemeğini sevmeyen çocuğa zorla yemeği yedirilir. ya da duygularını "nefret ediyorum!" diyerek ifade eden bir çocuğa ender olarak aileleri nedenini sorar, aksine hemen tepki alınarak çocuğun disiplin edilmesi için cezalandırma yolu seçilir.

Duygusal Dürüstlük, çoğunlukla çocukların ya da hayvanların hissettiği eşsiz ama bir o kadar da saf bir duygudur aslında.. Belki sonra acı gerçeği öğretir size ancak bazı istisnalar dışında içinizde ukde kalmaz hiç değilse.. Bazen acıta acıta, bazen de dayata dayata ömrünüze ufaktan çürükler atar ve bazen de bunlar zamanla birikir, birikir ve bir anda duygularınızı gizler hale gelirsiniz?

Peki hangisi doğru? Hissettiğiniz gibi yaşamak mı yoksa saklamak mı?

Çocuklar büyümeye başladıklarında yavaş yavaş kendilerini daha fazla ön plana almaya başlarlar.
Çocuklar büyümeye başladıklarında yavaş yavaş kendilerini daha fazla ön plana almaya başlarlar.

Dolayısıyla büyüklerine karşılık vermeler ve daha fazla inatlaşmalar artar. Eğer büyükler bu davranış sonucunda kendilerini tehdit altında hissederlerse savunmaya geçerler ve gençlerin duygularını hiçe sayarak ya da yok ederek hareket ederler. Bütün bu davranışlar sonucunda çocuklar ve gençler duyguları konusunda dürüst olamayacaklarını öğrenirler. Yavaş yavaş ailelerine, öğretmenlerine, arkadaşlarına ve hatta kendilerine bile duygularını açıkça söylemeyi bırakırlar. Duyguları ifade etmenin insana fayda getirmeyeceğini ve değmeyeceğini öğrenirler.

İnsan denilen topraktan oluşmuş hücresel kitle, aslında başından beri içinde saf duygular içeren sosyal bir varlıktır. Hal böyleyken sizler de; 'İyi de, duygularımı neden açığa çıkartayım diyebilirsiniz. Bunun cevabı aslında çok basittir. Yani duygusal dürüstlük insanı güçlendirir. Bir bakıma insanların daha dürüst bir ilişki kurmalarına yardımcı olur. Bu sayede insan olmanın tecrübesine ciddi bir katkı sağlamış olur toplum paydaşları.

Bir örnekle duygusal dürüstlüğü ifade edebilir misiniz?

Duygusal Dürüstlük Nedir, Ne Değildir?

Ebeveynler isterlerse evlerinde, çocukları için duygusal olarak güvenli ortam yaratabilirler ya da tam tersini oluşturabilirler.

Ailelerimiz tarafından nasıl bir muamele gördüğümüz gelecekte duygularımız hakkında ne kadar dürüst olacağımızı gösteren belkide en önemli etkendir. Duygusal olarak güvenli bir ortam yaratabilmenin yolu Onaylamadan geçer. Duygusal olarak kabul edildiğimiz ve onaylandığımız zaman duygularımızı, düşüncelerimizi, sorularımızı ya da bakış açımızı özgürce ifade ettiğimiz için reddedilmekten ya da cezalandırılmaktan korkmayız. Olduğumuz gibi olmak için özgürüzdür ve ailelerimiz bizi gerçek kişiliğimiz ile tanırlar. İnsanlara gerçek yüzümüzü gösterebildiğimizde güçlenir ve kendine güven duygusu hissederiz. Çünkü reddedilmekten korkmayız, çünkü başkalarının bizi kabul etmesi ya da reddetmesi önemli olmaz. Bu kalite aynı şekilde kendilerine güvenen ve kendileri olabilen insanları çeker. Böylece zaman içinde çevremiz kendine güvenen, duygusal olarak dürüst olabilen, güvenli insanlar ile çevrelenir.

Bir örnek değil, birçok örnekler verebiliriz. Mesela ben size çok geçmişte başımdan geçen bir olayı anlatayım. Sene yanlış hatırlamıyorsam 2009. Yani eski kız arkadaşımdı ancak şimdilerde iki defa evlenip boşanmış ve boşta bekleyen çocuk sahibi olgun bir kadındır şu an.. Çocuğu da var, babasını bilmem ama Allah annesine bağışlasın. İnşallah kendisinin bahtı da açık olsun. Neyse konumuza dönelim; Kız arkadaşım, ben, onun kız kardeşi, annesi ve babası ile 2012 sinema filmini izlemeye gitmiştik. Film bitti, çıktık geziyoruz. Bizim ki sordu, film nasıldı diye. Dedim ki fena değil ancak konusu saçma geldi sanki. O kadar insan öldü gitti ama geriye bir gemi dolusu bir kaç insan kaldı. Eğer bu bir kıyamet ise kimsenin sağ kalmaması gerekirdi dedim, demez olaydım. Esas kıyamet işte o anda koptu. Vay efendim sen nasıl böyle düşünürsün, bu kadar insan buraya geldik, senin söylediğin şey bu mudur? Sen ne kadar terbiyesiz bir insansın. Biraz nezaket öğren vs vs. Şimdi yanlış bildiklerim değil de bu kadar insanın oraya gelmesi sorun herhalde. Şimdi neyse, sonra olay tatlıya bağlandı ama esas hadise dürüstlük yaptım ancak suçlu durumuna düşmem oldu. Tabi o hikayeden sonra bir daha duygusal dürüst davranamadım ona karşı. Zira o tartışmadan ailesinin de haberi yoktu. Ne olduysa günün birinde ayrılmaya bahane ya da bahaneler aramak için gidip bir şekilde anlattı. Hatta hiç unutmam, annesi de beni severdi. Ne var bunda, beğenmeyebilir, dürüstçe söylemiş işte demişti ama olmuştu bir kere.. Sonuçta bu ilişkinin sonu duygusal dürüstlükten kaynaklanan herhangi bir olayla gelmedi tabi. Başka sebepler vardı. Bilmek isteyenlere söyleyeyim; Aldatıldım. Neyse, geçelim bu faslı.

Başka örneklerden yola çıkabilir miyiz?

Çocuklar duyguları konusunda tam olarak dürüst olmayı öğrenmemiş ise, aileler çocuklarını gerçek halleri ile tanıyamazlar.
Çocuklar duyguları konusunda tam olarak dürüst olmayı öğrenmemiş ise, aileler çocuklarını gerçek halleri ile tanıyamazlar.

Zaman geçtikçe çocuklar ailelerinden duygusal olarak uzaklaşırlar ve bir an gelir artık iyice yabancılaşırlar. Ergenlik çağına gelen çocuklarda bu durum daha netleşir. Ve evi terk edecek kadar büyüdükleri zaman aileleri ile iletişim kurmaktan kaçınırlar ya da yaşamlarını paylaşmak istediklerinden değil sadece görev icabı veya suçluluk duygusu ile görüşürler. Nihayetinde anne ve babaları nasılsa yıllarca aynı çatı altında yaşadıklarında bile çocuklarını gerçek olarak hiç tanımadıklarına göre, bu mesafe gayet normal sayılır.

Evet, bu mümkün. Hepimiz beden dilini az çok biliyoruz. Mesela bu işin uzmanıyım ve asla mütevazi de olamam bu konuda. Yani iyi bir beden dili ve akıl okuma sanatı icra edebilen biriyim de... Ancak bu şekilde birbirimizi anlamaya çalışacağımıza direkt söylesek insanlara ne hissettiklerimizi doğru olmaz mı? Hoşlandığımız bir kadın/erkek olsa, harika muhabbeti hoşumuza gitse, daha önce hiç yaşamadığımız o güzel duyguyu bize hissettirse ve hemen akabinde ona açılabilsek fena mı olurdu? Bırakın, kabul etmesin. Biz yine de söyleyelim hislerimizi, duygularımızı ama saklamayalım. Belli ya da uzuuuun bir zaman geçtikten sonra yanlış algıladığımızı anlayacağımıza ilgisiz olduğunu yaşayarak hemen anlamak zor olmasa gerek. Mesela başka bir örnekten yola çıkalım. Kız arkadaşınızla yemeğe gittiniz. Yemeği gerçekten ama gerçekten hiç beğenmediniz. Neyse garsonu çağırdınız. Yemeği beğenmedim diyebilir misiniz? Daha da kötüsü bu olay üzerine garsonun vermesi gereken tepkiyi kız arkadaşınızın vermesini göze alabilir misiniz? Ya da biri her zaman arabanızı bıraktığınız yere aracını park etse gidip ona bu davranışınız beni öfkelendirdi diyebilir misiniz? Türkiye şartlarında tabi ki hayır ama Avrupa ülkelerinde ırkçılık yoksa bu pekala mümkün. Yani esas mesele şu ki; Bu sorulara eğer ki evet cevabı verebiliyorsanız bilin ki harika bir duygusal dürüstsünüz.

Giriş, Gelişme Tamam. Peki Sonuç Ne?

Aileler çocuklarını gerçekten tanıdıklarını sanabilirler ve sonra çocuklarının yaptıkları davranışlar karşısında şaşırırlar.
Aileler çocuklarını gerçekten tanıdıklarını sanabilirler ve sonra çocuklarının yaptıkları davranışlar karşısında şaşırırlar.

Sonra çocuklarına şu türden cümleler sarf ederler "Bunu nasıl yapabilirsin!!!, benim çocuğum asla böyle bir şey yapmazdı (söylemezdi) !" Gerçekte ailelerin çocuklarının davranışlarını anlamalarının nedeni, yıllarca duygusal dürüstlüğe izin vermeyerek, çocuklarını hiç bir zaman tam olarak tanıyamamış olmalarıdır. İnsanlar duyguları dinlendiğinde kendilerini gerçekten anlaşılmış hissederler. Özellikle ergenlik çağında gençlerin aileleri tarafından anlaşıldıklarını hissetmeleri çok önemlidir. Anne ve baba çocuklarını tepeden tırnağa bildiklerine inansalar bile çocuk kendisini anlaşılmamış hissedebilir. Önemli olanda çocuğun kendini nasıl hissettiğidir.

Nerde, ne zaman, ne halde olursanız olun, duygusal açıdan daima dürüst olun. Ve asla ama asla korkmayın. Belki önce tepki vereceksiniz ama bir zaman sonra insanlar canı yandığında bilinçaltlarında oluşan o saf dürüstlüğünüzü hatırlayacaklar ve değerinizi er ya da geç anlayacaklar belki de.. Eski sevgililer de zaten böyle dönmüyorlar mı zaten size? Yani sizler insan olmayı tecrübe ettikçe hayatınız daha bir keyiflenecek ve belki de en nihayetinde yaşamınız kaliteli hale gelecektir. Kısaca duygusal dürüstlük hayatınıza müthiş şeyler katar. Yani yeter ki duygularınızda dürüst olmasını bilin. Reddedilseniz bile sizi reddeden de elbet bir gün pişman olacaktır. Belki siz bunu bilmeyeceksiniz ancak siz bunu bilin yeter.

Aklınızda bir şey varsa bunu dudaklarınıza koyup söylemek kötü değildir, hatta istemediğiniz zaman hayır demek, kendi sınırlarınızı çizmek ve başkalarına dürüstçe ne hissettiğinizi ya da düşündüğünüzü söylemek bile... Bunu başarmak kolay olmayabilir, çünkü duygularınızın ne olduğunu anlama kabiliyetinizi kaybetmiş olabilirsiniz ya da duygularınızı söyleyebilecek cesaretiniz olmayabilir. Bunun nedeni çocukken susturulmuş ya da yanlış hissettiğinize inandırılmış olabilirsiniz. Fakat duygusal dürüstlük öğrenilebilecek bir yetenektir. Duygularınız ile ilgili kuşkuya düşmenize ve kendinizi yargılamanıza hiç gerek yok. Çünkü duygular sadece size aittir. Her insan dünyayı farklı şekilde algılar ve başkaları sizin gibi hissetmese bile, duygularınız sizin için doğrudur. Duygusal dürüstlük duyguların sadece size ait olduğunu kabul etmekle ve bu duyguları kelimeler ile başkalarına iletebileceğinizi fark etmekle başlar. Pek çok kişi, risk almayı başarıp duygusal olarak dürüst oldukça, diğerlerine daha yakın hissetmeye başladıklarını ve mükemmel bir insan imajını koruyabilmek için daha az endişe ettiklerini fark ederler. Duygusal dürüstlüğünüzü pratik ettikçe, kendinizi olduğunuz gibi kabul etmeyi, sevmeyi ve saygılı olmayı da pratik etmiş olursunuz. Bir süre sonra duygusal dürüstlüğün iki taraflı çalıştığını fark etmeye başlarsınız. Kendi duygularınızı ifade ettikçe başkalarınında duyguları olduğunu, onlarında kritize edilmeden, yargılanmadan, kendilerini savunmadan, çözüm üretmeden sadece duyulmaya ve anlaşılmaya ihtiyaçları olduğunu fark edebilirsiniz.

Bir bencemizin daha sonuna üzülerek söylüyorum ki geldik. Yaa biraz dahaaaa lütfeeeen demek isterdik biz de sizin gibi ama her başlangıcın mutlaka bir sonu vardır. Bu da tadında kalsın diyerekten beğenilerinizi ve tabi ki akılcı yorumlarınızı bekliyoruz. Unutmayın; Yorumlarınız, unuttuklarımızı tamamlar.

Sevgiler.

Duygusal Dürüstlük Nedir, Ne Değildir?
8 Cevap