Parazit Yaşamın Yeni Kılıfı: Öğrencilik!

aerolite

1969 doğumlu biriyim. Biz ve önceki nesillerde daha 9-10 yaşlarımızda okul tatillerinde çalışma hayatına gönüllü olarak severek girerdik. Çalışmak, asla ayıp olmadığı gibi, çevremizde hep bir taktir konusuydu. 10 yaşımda okul tatilindeyken pastanede çıraklık yapıyordum. Ablam geldi ve hadi gidiyoruz dedi. O gün sünnet olacağımı öğrendim ve Eminönü Mahmut Paşa semtine gidip sünnetlik elbise aldık. Sonrasında stüdyo fotoğrafları vs.

Bunun dışında mahallenin çay ocağında tepsicilik (garsonluk) yaparak bütün esnafı tanıdım. Kadıköy salı pazarında tezgah kiralayıp temizlik malzemeleri sattığımda da yaklaşık 12 yaşındaydım.

Sayısız iş yapıp bundan da asla gocunmadım. İş yaşamının zorluklarını bilfiil ezilerek içinde yaşayarak gördüm.

Parazit Yaşamın Yeni Kılıfı: Öğrencilik!

Son yıllarda ülkemizde yeni bir meslek icat oldu. Öğrencilik! Aslında ucunda çalışma, para kazanıp ailesine, kendisine katkıda bulunma isteği neredeyse hiç olmayan, hiç bitmeyen bir öğrencilik mesleği.

Parazit Yaşamın Yeni Kılıfı: Öğrencilik!

Muhtemelen siz onlardan birisiniz ya da çevrenizde şahit oluyorsunuz.. Benim çevremde de çok örnekleri var..

Yeğenim 32 yaşında ve Almanya'da doktorasını bitirdikten sonra hala baba parasıyla orada yaşamını sürdürüyor. İş aradığını söylüyor ama ben inanmıyorum. 1 numaralı işi arkadaş ortamlarında sosyalleşme.. Kimisi ise 1-2 ve hatta 3 üniversite okuyarak sözüm ona daha iyi işler bulma umudu içinde aile üzerinden parazit bir yaşam sürmekte bir beis görmüyor. Bu ve benzeri örnekler çok fazladır.

Bir de oğlum var. Yaz tatillerinde çalışmasını defalarca öğütlediğim, cesaretlendirdiğim halde o da tembelliği seçenlerden. Bana göre resmen çalışmaktan korkuyordu. Değişik bahanelerle bir işe girmekten uzak duruyordu.

Ben bunlara yetişkin görünümlü cüce karakterler diyorum. Bu tarz yaşam aslında evde prens, prenses yetiştirilen çocuk erkil aile düzeninin acı bir sonucu ve bu hatayı yapmayan aile ve öğrenci çok azdır.

Parazit Yaşamın Yeni Kılıfı: Öğrencilik!

Ağaç yaşken eğilir de, bu koca koca insanlar 30'lu yaşlarda iş yaşamının en altından başlayıp, nasıl uyum sağlayıp, sebat ederek çalışabilirler ki? Evde kendi işlerini bile yapmaktan aciz olan bu insanların çoğu iş hayatındaki birkaç denemenin akabindeki üst üste tökezlemelerden sonra yine ailelerin maddi imkanlarına sığınıp, eski yaşamlarına dönmek durumunda kalıyorlar, ya da hayal ettikleri iş yaşamından uzakta, çok farklı konularda hayata tutunmaya çalışıyorlar.

Konuyu ifade etmekte ne kadar başarılı olabildiğim bilmiyorum ama bu konudaki farkındalığın yeterince oluşmadığı kanaatindeyim. Sanki üzerine ölü toprağı serilmiş, uyuyan bir toplum haline getirildik. Bir an evvel bu derin uykudan silkinip uyanmamız dileğiyle diyorum.

Parazit Yaşamın Yeni Kılıfı: Öğrencilik!
11 Cevap