
Dinlemeye ve anlamaya çalışmamak, direkt olarak suçlamak.

Kimi insan için suçlamak kolaydır, anlamaya çalışmak ise en zor olanıdır. Bu aşkta da öyle. Ortada bir problem olduğunda dinlemeye ve anlamaya yönelik davranışlarda bulunmuyoruz. Ben göreceğimi gördüm, duyacağımı duydum diyerek kestirip atıyoruz.
Parasal sıkıntıları sürekli gündeme getirerek can sıkmak.

İnsan sevdiğinin en zor zamanlarında yanında olmalı, destek çıkmalı öyle değil mi? Fakat bazı ilişkilerde bu böyle olmuyor. Sorunsuz görünen ilişkiler dahi parasal sıkıntılar yüzünden bitebiliyor. Maddiyatın ilişkiler üzerindeki etkisi, sevgiden ve huzurdan daha mühim demek ki.
Sınırları zorlayacak, tersine gidecek davranışlarda bulunmak.

Her insanın bir bam teli vardır, sevdiği insana karşı bile. O teli zorladığınızda ya da kopardığınızda ilişkiniz hiç ummadığınız bir noktayı görebilir. Bazıları da amacım kızdırmak değildi, takıldım sadece der. Ahh, insan hiç sevdiği kişiye hangi konularda takılıp takılınmayacağını bilmez mi?
"Biz niye kavga ettik şimdi?" dedirten anlamsız nedenlerden ötürü tartışma çıkarmak.

Canım sıkıldı, hadi kavga edelim der gibi bir durum söz konusu oluyor. O kadar saçma nedenlerden ötürü tartışma çıkar ki aranızda, sonradan sakin kafayla düşündüğünüzde neden kavga ettiğinizi bile unutursunuz. Çünkü hatırlanmaya değer ciddi bir tartışma nedeni değildir.
Gereksiz kaprislere girmek.

Huysuzluk, her insanın canına tak ettirir. Bir değil, iki değil. Sürekli olarak kaprisli davranışlar sergilemek, çiftleri birbirlerinden uzaklaştırmak için yeterli bir sebep olabiliyor. Kısa süre sonra normale dönseniz de, zamanla bu davranışların ilişkinizi ne kadar çok zedelediğini anlamış oluyorsunuz.
Bi’Bot Seçimi
Çok Süper Görüş