Yasal Dayatma: "Kadınlık Vazifesini Yerine Getirmedi"

Kapıyı çalarak girdi içeri. Sekreter karşıladı O'nu. Daha önce randevu aldığı avukatı ile görüşmeye gelmişti. Oldukça gergin ve sinirli bir hali vardı bekleme salonunda otururken. Önündeki gazeteye uzanmaya çalıştı önce. Sonra hafifçe başını kaldırdı. Tam karşısında oturan kadına takıldı gözleri. O da kendisi gibi gergin görünüyordu. Kadının bakışlarını yakalamasıyla birlikte, biraz da zoraki bir gülümseme ile göz ucuyla ve hafif bir baş hareketiyle selamlaştılar. Ofisin kapısı açılıp, içerideki müvekkilini uğurlayan avukatı gördüklerinde, bütün gözler o yöne çevrildi istemsiz. Avukat, önce kadına baktı. Ardından, "Buyurun Selin Hanım" diyerek ofisine davet etti. Adam, bir süre daha bekleyeceğini anlayarak eline aldığı gazeteye göz atmaya başladı. Yaklaşık onbeş dakika sonra ofis kapısı tekrar açıldı. Selin Hanım da uğurlandı. Avukat, "Osmancığım hoş geldin. Beklettik seni kusura bakma. Hadi gel." diyerek adamı aldı içeri. Adam biraz daha gerilmiş hissediyordu masanın önündeki koltuğa oturduğunda kendini. "Hayırdır." dedi avukat. "Ne bu surat. Çok moralsiz görünüyorsun." Osman kaldırdı başını, avukata dönerek;


- Boşanmak İstiyorum.
- Neden?
- Görevini yerine getirmiyor.
- Nasıl yani? Sorumluluk mu üstlenmiyor?
- Yok, öyle değil.
- Nasıl o zaman Osman? Evine mi bakmıyor?
- Yok yok, öyle de değil.
- Yemek mi yapmıyor, ütü mü yapmıyor? Ne yapmıyor?
- Arkasını dönüp uyuyor.
- İyi ya. Uyusun. Ne var bunda?
- Kadınlık vazifesini yerine getirmiyor.


Avukat, Osman'ı çok iyi anlamış, dik oturduğu koltuğunda şöyle geriye doğru yaslanarak ve alaycı bir şekilde tebessüm ederek;


- Senden önce çıkan kadına dikkat etmiş miydin?
- Evet, gördüm. Güzel kadındı.
- O'nun da kocası görevlerini yerine getirmiyormuş.
- Para getirmiyor muymuş evine? Çalışmıyor muymuş? Öte beri almıyor muymuş?
- Yok Osman yok. O'nun kocası da arkasını dönüp uyuyormuş.
- Adam yorulmuştur çalışmaktan. Uyusun işte. Ne var?
- Yok Osman yok. Öyle değil. O'nun kocası da erkeklik vazifesini yerine getirmiyormuş.


Kıssadan hisse, yatakta yani asıl vazife.
Yasal Dayatma:


Bizim Osman'ın hikayesi böyle başladı. Devamı mı? Reklam olmasın diye söylemiyorum. Kitabımda saklı. Elbette asıl meselemiz Osman'ın hikayesinden çok, kadın ve erkeği yatakta vazifelendirmek. Günümüzde halen geçerli olup olmadığını araştırmadan başladım yazmaya ama, yasal düzenlemelerimizde en büyük kirliliğimizdi bana göre bu mesele. Sevişmeyi görev adletmek. Bu görevi yerine getirmiyor diye tek celsede boşayabilme hakkı tanımak. Tüm değer yargılarını, duyguları, sevgileri, aile olma kavramlarını, yaşamı paylaşabilme çabalarını, verilen emekleri, harcanan zamanları hiçe sayarak, yatak odasının kapısından dışarı atmak tüm duyguları. Neden? Sevişmiyor diye. Yani, eşinin seninle sevişmek zorunluluğu var. Seni boşaltmak. Bu nedenle mi evleniyoruz. Gerçekten asıl neden buysa, asıl derdimiz hayvanlar gibi çiftleşmekse, yazık ki ne yazık. Gerçekten yazık bize.


Adil davranamayan adaleti "haklı" adletmek?
Yasal Dayatma: "Kadınlık Vazifesini Yerine Getirmedi"


Adaletten söz ediyoruz. Bir kadının erkeği ile, ya da bir erkeğin kadını ile -lütfen dikkat- her istediğinde çiftleşmek zorunluluğunu hak gören, maddelerle, bendlerle yasalaştıran, bu yasaya görev ve sorumluluk tanımlaması getiren, evli çiftlerden birinin diğerini sırf bu nedenle haklı göstererek, tek celsede boşama imkanı sunan bir adaletten. İnsan hak ve hürriyetleri konusunda bu kadar tutarlı olamayan, bu denli yaptırım uygulayamayan bir adaletin neresi adil hiç aklım almıyor. Kaldı ki, her gün önümüze çıkan taciz ve tecavüzlere bu denli duyarlı olamayıp, neredeyse mağduru cezalandırabilecek arayışlar içine girebilen bir sistemin, "kocam benimle yatmıyor, beni becermek istemiyor" ya da "karım arkasını dönüp uyuyor, altıma yatmıyor" savını haklı görmesi, akıllara durgunluk verecek bir çelişki değil mi sizce de? Ya bunu gerekçe göstererek boşanmayı istemek, bir yuvayı dağıtmak. Seks güdülerimizi kontrol edemeyecek kadar zayıf insanlar mıyız?


Hangi görev, ne sorumluluğu?
Yasal Dayatma: "Kadınlık Vazifesini Yerine Getirmedi"


Evliliği, hayatını adamak, yaşamı tüm güzellikleriyle de, en b*ktan haliyle de paylaşmak, renklerinden ortak zevkler çıkarıp keyiflendirmek, acılarını omuz omuza yüklenip en az hasarla üstesinden gelmeye çalışmak, BEN'leri BİZ yapabilmek şeklinde niteleyenlerden biri olarak, görev ve sorumluluk anlayışının içine yatak odasını dahil etmemi kimse bekleyemez benden. Kaldı ki, eşler birbirlerini sürekli arzulamak zorunda değillerdir. Her hangi bir nedenle, her hangi bir psikolojiyle bu gece ya da birden çok gece, sevişmek istemeyebilirsiniz. Ya da ne bileyim, sağlık sorunlarınız vardır. Bir kadın, birleşmede acı çekiyor olabilir. Ya da bir erkek yeterince erekte olamayabilir. Unutmamak gerek ki, sağlıklı bir sevişme, ancak sağlıklı bir psikoloji ile mümkündür. Bütün bunlar, sizinle sevişmek istemiyor sizi sevmiyor, başka birini arzuluyor anlamına gelmediği gibi, ona görev ve sorumluluk da yüklemez. Tam aksine, evlilik çatısı altında hayatını birleştirmeye karar verdiysen, asıl sorumluluğun ve görevin, o çatıyı daha da güçlendirmek adına yapacağın şeylerdir. Gerektiğinde göstereceğin fedakarlıklardır.



Arzuyla sevişmek de varsa aşkın içinde, ki var. Çiftlerden sadece birinin orgazm olabilmesi için sevişmek, o aşkın içinde yayılan bir virüsten farklı değildir. Birini mutlu edebilirken, diğerine zulüm gelebilir.




Sadece bu nedenle bile, asıl görev ve sorumluluklarınızdan biri de, cinsel hayatınızı sağlıklı hale getirmeye çalışmaktır. Sorun değil, çözüm bulmaya çalışmak. En etkili çözüm, kuşkusuz konuşmaktır. Hayatınızın diğer alanlarında, üşenmeden, yılmadan çabalayarak bulduğunuz renkleri, yakaladığınız başarıları, cinsel yaşamınız için de arayabilirsiniz. Bu sizi eksik kılmaz. Bu sizi utandırmaz. Hele yüz kızartıcı suçlardan birini işlemiş hiç olmazsınız. Anlıyorsunuz değil mi? Sözüne ettiğimiz şey, eşinizin zevklerini de keşfetmek. Sağlık ya da psikolojik bir sorunsa, tıbbi veya psikiyatrik destek almak.

Yasal Dayatma: "Kadınlık Vazifesini Yerine Getirmedi"



Asıl görevimiz O'nu mutlu etmekse, O'nun nasıl mutlu olacağını öğrenmektir sorumluluğumuz.




Diyorum ve daha fazla uzatmıyorum.


Ha, Şu yazdıklarımı beyinleriyle değil de, başka yerleriyle okuyanlar, benim cinsel sağlığım konusunda soru işaretleriyle boğuşuyor, hatta kendilerine göre kesin sonuçlar çıkarıyor olabilirler. Fantezi dünyaları çok geniş olup, cinsel mutluluğun üçüncü, dördüncü şahıslarda, hatta gruplarda olduğunu düşünebilirler. Biliyor musunuz :) Umurumda değilsiniz. :)


#Sevgiylekalın


#Blueobsession

Yasal Dayatma: "Kadınlık Vazifesini Yerine Getirmedi"
Cevapla