
Sitede bolca görüğüm bir soru var. Devamı önemsiz ama başlangıç kısmı duygusal kavramlar ve ilişkiler konusunda ne kadar kendimize yabancı olduğumuzu itiraf eder nitelikte.
"Seviyor muyum?", "Aşık mıyım" tarzında sorular elbetteki kast ettiğim. Kendi duygularını tanımlayamaz nitelikteki bu sorulara açıklama yapma ihtiyacı duydum. Dilerim birilerine faydam dokunur.
Bir kişiye karşı hissettiklerimiz çeşitli duygular ile açıklanır. Duyguların yoğunluğuna göre hislerimiz bizi farklı şekillerde yönlendirir. Bazı durumlarda O'nu düşünmek mutlu ederken bazı durumlarda O'nu düşünürken yemek yiyemez, uyku uyuyamaz duruma geliriz. Nedir peki bu farkın kaynağı? Hislerimizdeki yoğunluk düzeyi elbette. 4 ayrı şekilde ile sınıflandırabileceğimiz bu duygular şunlardır;
-İlgi duymak
-Hoşlanmak
-Aşık olmak
-Sevmek
İlgi duymak karşımızdaki kişiye karşı hissettiğimiz en basit duygudur. Arkadaştan ötedir ama çok da farklı değildir. Arkadaşlarınız gibi onunla zaman geçirmek keyiflidir. Görmeseniz de olur, hayatınıza devam edersiniz ama O'nun ile ilgili detaylar sizi hafif bir heyecana sürükler. Mantığınız yoğun olarak çalışır hatalarını, kusurlarını çok rahat görebilirsiniz. Kırmamak gibi bir derdiniz yoktur. Kendi fikrinizi özgürce beyan edebilir, onunla tartışabilirsiniz. Olası bir ilişki yaşama durumu bu hislerin kuvvetlenip hoşlantıya dönüşmesi ile mümkündür. Olsa da olur ama varlığı bir artıdır. Diğer insanlardan bir adım daha yakındır size.
Hoşlanmak duyguların daha yoğun olarak yaşanma şeklidir. Kendinize daha yakın hissedersiniz ve O'nunla ilgili detaylar sizi gerçekten heyecanlandırır. Birlikte zaman geçirmek keyiflidir. Görüşmeseniz de olur ama bir süre sonra konuşmaya, görüşmeye ihtiyaç duyarsınız. Normal sevgili düzeyi kadar olmasa da özlem söz konusurdur uzun vadede. İlişkiye başlamak mantıklıdır. Daha ılımlısınızdır O'na karşı. Kırmamak istersiniz. O'nun tarafından beğenilmek ve diğer insanlardan farklı olduğunuzu düşünmesini istersiniz. Sonucunda ya bir soğuma yahut ilişki başlangıcı olur. Arası yoktur. Süreç uzadıkça işkence halini alır. Ya sıradan birisi olur O kişi yahut ilişki yaşadığınız insan.
Aşk bu hislerin en yoğun halidir. Ömrü kısa, hisler en yoğun şekildedir. Aklınıza gelmeyecek şeyler yapmanız için size güç verir. O insan sizin için tektir, siz de onun için tek olmak istersiniz. Kendinizden fedakarlık ettiğiniz, ödün verdiğiniz durumlar kimi zaman felaket düzeyindedir. Uykusuz geceler, aç kalmalar, onu görmek için saatlerce yolculuklar, bir gün önce görüşmüşken haftalar önce görüşmüş gibi özlemek. Aşk felakettir. Mantık hiç yoktur. Duygularımız o kadar yoğundur ki mantıksal zekamızı görmezden geliriz. Her sorun çözülür şeklinde bakarız. Büyük yaralar alırız. En sevdiğimiz insanları üzeriz sadece O üzülmesin diye. Kendimiz de dahiliz buna. En çok da kendimizi üzeriz. Dünyadaki en farklı insandır o. Olmazsa olmazdır. Onsuzluğun yaşattığı acı da aşk acısıdır. Acımıza alışmaya başladığımızda mantığımız tekrar yüzeye çıkar ve bize aslında bizi mutlu edenin O'na karşı duyduğumuz aşk olduğunu, O'nun o kadar da farklı bir insan olmadığını anlatır. Karşımızdaki insana göre bu durumda çok mutlu da olabiliriz, cehennemde de yaşayabiliriz. Bu dönemde kendimizi mahvetme hakkını başkasına vermiş ve ona bizi mahvetmeyeceği konusunda güvenmiş oluruz. Ama genelde mahfoluruz.
Sevgi hem duyguların hem mantığın birlikte yol aldığı en güzel halidir. Hani el ele tutuşan yaşlılar görürüz, yıllarını birlikte geçirmiş ama bir birlerine doymaya bir ömür yetmemiş insanlar. İşte onlardaki sevgidir. Her kusuru görüp onları kusur olarak görmemektir. Güvenmektir, boğacak kadar kıskanmamaktır, hoşgörüdür, merhamettir, kendini rezil durumlara düşürmeden O'nu mutlu edebilmektir. Sevgi sonsuz bir aşktır aslında. Deliliğinden arınmış bir aşk ama. Ebedi bir aşktır sevgi.
Birisini kendi yüksek duvarlarınızın ardına almadan ona karşı hissettiklerinizi çözmelisiniz. Olayı kendi içinizde çözmelisiniz yani ilk olarak. Hislerinizin sizi yönlendirdiği şekilde yaşayın. İlgi duyuyorsanız ve doğru kişi ise ona yakın olup daha çok tanımak ve bir ileri aşamaya geçmemek için hiç bir sebep yok. Hala mantığınız çalışıyorken iyice sorgulayın karşınızdaki kişiyi.
Hoşlanıyorsanız aşık olmadan önceki son çıkıştasınız. Eğer şanslıysanız aşık olmadan direk sevgi faslına geçebilirsiniz. ya da aşık olursunuz ve aşk zamanla sevgiye bırakır yerini ve eğer gerçekten şanslıysanız aşık olduğunuz insan iyi birisi çıkar, hayat gerçekten toz pembedir.
Aşıksanız zaten ne desem faydası yok, o delilikleri yapacaksınız. Kim ne dese faydası yok, zira siz kendinize bile söz geçiremez durumdasınız. Dilerim çok yara almadan geçer bu durum ya da karşınızdaki insan sizi yaralayacak birisi olmaz.
Seviyorsanız ve karşınızdaki de aynı durumdaysa tebrikler, daha ölmeden cennete hak kazandınız. Öyle bir hayat yaşarsınız ki ölmeden önceki o meşhur film şeridi sizin için bol oskarlı bir film olacaktır ve en güzeli baş rol oyuncusu siz ve sevdiğinizdir.
Hayatta çok şey acı verir ama en çok yara açan şeyler duygularımızla ilgili yaşadıklarımızdır. Dilerim kendi duygularınızın farkında olarak bir şeyler yaşar ve en az pişmanlık, en az üzüntü, en az fedakarlıkla geçer bu dönem ve güzellik adına bolca unsur kalır.
Aşk İlişkileri
Yeni Yıl
Gündem
Kahve & Keyif
Güzellik & Bakım
Alışveriş & Hediyeler
Kızlar Bir Adım Öne
Tatil & Seyahat
Arabalar
Astroloji & Burçlar
Eğitim & Kariyer
Gamer
Moda & Stil
Spor
Evcil Hayvanlar
Müzik & Etkinlik
Kültür & Sanat
Para & Ekonomi
Magazin
Diziler & Filmler
Cilt Bakım
Kişilik & Karakter
Saç Bakım
Çocuk & Ebeveyn
Yeme & İçme
İnternet & Teknoloji
Ev & Yaşam
Özel Günler & Hijyen
Cinsel Yaşam
Aile & Toplum
Diyet & Beslenme
Sağlık
Diğer
En İyi Cevaplar