
Hz. Ömer, sessizce Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'in dinlenmekte olduğu odaya girer ve bir an çevresine göz gezdirir.
Tavana asılmış kuru bir deri bir torbanın içinde bir kaç kg. arpa, duvara dayalı bir kaç ağaç yaprağı ve yerde Peygamberimiz (s.a.v.) in üzerinde uyumakta olduğu hurma lifinden örülmüş kaba bir hasır.
Bu manzara karşısında ağlamaya başlayan Hz. Ömer'in hıçkırıkları O'nu uyandırır.
kalkınca hasırın vücüdunda iz yaptığını, kan oturduğunu gören Hz. Ömer ise omuzları sarsıla sarsıla ağlamaya başlar.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) hayretle sorar.
- Ey Hattab Oğlu neden ağlıyorsun ?
- " Ey Allah'ın Elçisi! İranlılar kisralarını saraylarda yaşatırken, bizanslılar kayserlerini lüks ve ihtişama boğmuşken sen ki Allah'ın Elçisisin.
İzin ver, bizde seni.
Maksat anlaşılmıştır, Allahın elçisi, gelecekteki halifesinin sözünü hüzünlü bir tebessüm, tatlı bir el işaretiyle keser ve
"Bu dünya hayatı bir eğlenceden ibarettir.
Ahiret yurduna gelince, işte asıl hayat odur.
Keşke bilmiş olsalardı"
(ankebut - 64) ayetini okuduktan sonra ekler :
- İstemezmisin Ey Ömer!
Dünya onların olsun Ahiret Bizim
Kızlar & Erkekler Ne Diyor
10O senin güzelliğin
Dilden dokulenler güzel olunca soyleyende guzel oluyor sıZın yuregınızın guzelligi
Senin yüreğinin güzelliği yüzüne yansımış. Allah yüreğinin güzelliğine göre versin. Ben günahkar bir kulum ama yukarıdaki kıssayı okuyunca ağladım.
Oyle demeyın hepımız gunahkarız Allah katında kım gunahkar kım dogru bılınmez