Türkiye'de halk belediye paralarını dizilere aktaranlara mı oy veriyor yoksa halk için çalışan belediye başkanlarına mı?

Türkiye'nin her bölgesinde halk aynı eğitimi almadığı için seçim akşamları sol köşeden bu sorunun cevabını görüyoruz.

Marmara, Ege ve Akdeniz insanlarının çoğu daha eğitimli ve daha açık görüşlü insanlardır, illaki istisna çıkar ama en azından kendi tanıdığım kişiler böyle. Bu insanların ihtiyaçları, temel gıda maddeleri değildir, ulaşım için yol yapılması değildir. Fikirlerini açıkça söylemek isterler ve demokrasiye, adalete güvenmek isterler.

Diğer bölgelere bakalım, Doğu ve Güneydoğu Anadolu. Buralarda geçim zor, terör sorunu var yatırım yok, insanlar sürekli göç ediyor, niye? Çünkü temel gıda ihtiyaçları var, sosyal hizmetlere ihtiyaçları var ve gerçekten ulaşım için yola ihtiyaçları var. Ne devlet hizmet götürebiliyor ne de orda yaşayan halk, devletin yaptığı hizmeti özel sektör ile destekleyebiliyor.

Şimdi ben siyasi bir isim olsaydım, Doğudaki insanlara erzak yardımı yapardım, iş bulmalarına yardımcı olurdum ve sosyal hizmet sağlanması için söz verirdim. Karşılığında oy beklerim ve büyük ihtimalle de gelir.

Batıdaki insanlara aynı yardımları yapsam, oy almayı bırakın seçime bile giremem. Ülkede bu bahsettiğim kesimin gerçek ihtiyaçlarını karşılayan bir parti de yok bu arada, buna en yakın görüşe oy veriyorlar.

Sonuç olarak da Türkiye'nin seçim mevsimi, Akdeniz kıyıları ve Marmara'da kırmızı, diğer bölgelerde sarıdır.

Karadenizdeki, Doğudaki adamı okutun eğitim verin, hizmet verin o zaman onun ihtiyaçları daha gelişmiş olur ama bilerek hizmet vermeyip, temel ihtiyaçlara muhtaç bırakanlar bu ülkenin paralarını belli belirsiz kişilere aktarmada sınır tanımaz.

Bu halkın muhakeme yeteneği çok zayıf. Bu yönü zayıf olduğu için kendisine hizmet verecek insanı analiz edemiyor. Neyden yararlanması gerektiğini, kendisine neyin iyi geleceğini dahi bilmiyor.

Bazen insanlar böyle olduğunda, onlara mantıklı açıklamalar yapmak yerine zor kullanmak gerekir. Ben şuna benzetiyorum, psikiyatrik rahatsızlığı olan ve halüsinasyon gören birine psikoterapi verilmez, önce hormonlarını düzeltecek ilaç verilir. Hayata normal insan gibi bakmaya başladığında ise psikoterapiye başlanır.

İşte bu halk aynen böyle. Bu halk zihnen hasta. İyileşmelerini de, onlara bırakamayız. Çünkü aynı ülkeyi maalesef ki paylaşmak zorundayız. Bir şeyler yapılmalı. Daha kötü olmadan birileri çıkıp "yeter artık, beğenseniz de beğenmeseniz de doğrusu bu" demeli.

Zaten bu ülke fikirleri değil daima kişileri yüceltiyor ve yeriyor. Devlet denen şeyi şu an Tayyip sanıyor insanlar. İşte bu şeyh mürid kafası osmanlıdan beri başımıza bela. Atatürk'e bu yüzden minnettarız.

Halbuki devlet soyut bir kavramdır. Devlet nedir dediğinde tek bir kurum, tek bir kişi, tek bir düzen gösteremezsin. Devlet kapsayıcıdır. VE NE YAZIK Kİ, bilinçsiz halk yaşadığı ülkeyi diğer coğrafyadaki ülkelerle kıyaslamıyor. Yani "o neden rahat ben neden değilim?" Sorusunu sormayı açgözlülük ve nankörlük sanıyorlar.

Bu yazıda haksız tek bir taraf yok ama sırf tayyip dedim diye eksileyebilirler. İşte bunu anlatıyorum :)

Cevabını bildiğimiz sorular bunlar