Bir Stockholm Vakası

Gizli Üye

-Stockholm.


Bunlar duymayı beklediğim kelimeler değildi. Çünkü katiline aşık olmuş zavallı bir kurban değildim. Doktorun söylediği şeyleri duyuyodum ama algılayamıyordum beynimin içinde çanlar çalıyordu. Öyle miydim?


Eğer yanımda olmadığı zamanlarda bile aklımda olmasının ya da onu bir başkasıyla gördüğümde kalbime giren sancının sebebi aşksa evet ona aşıktım. Ama bir zavallı değildim onu sevmek benim seçimimdi. Ben onca insan arasından ölüm meleğimi seçmiştim.
Bir Stockholm Vakası
Peki Nasıl Başladı?


O gün o arabaya apar topar bindirilirken içimde kabaran öfke ve gözlerimde yakıcı nefretten başka hiçbir şeyim yoktu. Adını bile bilmediğim bu adamla beraber bir bilinmezliğe gidiyordum. Kulaklarım uğulduyordu ama onun da bana nefretini kustuğunu duymak çok da zor değildi. Bu işin sonunun ölüm olacağını ve daha fazla çırpınmamın bana sadece daha acılı bir ölüm olarak geri döneceğini söylüyordu kükrer gibi. Sesi içime işliyordu, tenim ürperiyordu.


Bir Stockholm Vakası



Ölümün Korkusu Belki de Daha Zordu Ölümden


İdamı bekleyen bir mahkum gibi geçiyordu günlerim, tek farkım benim infazımın belirli bir günü, saati yoktu. Bazen o gün hiç gelmesin istiyordum ama bu bekleyiş ve esaretin bana ölümü güzel gösterdiği zamanlar da oluyordu.


Bir Stockholm Vakası

Kabullenmiştim Esareti


Artık ondan kurtulmaya çalışmıyordum ya da yaptıklarına direnmiyordum. Teslim olmuştum. Yalnızca bedenim değil ruhum da onun esiriydi. Bir yabancı değildi artık gozlerime bakan gözler. Taniyordum bu adamı; öfkelendiğinde seğiren çenesini ya da nefreti üstün geldiğinde kararan gözlerini, iliklerime kadar içime çektiğim kokusunu, kulaklarımda çınlayan sesini, görmeme izin verdiği kadar da ruhunu... Kaçtığım şey de oydu, gece olduğunda sığındığım tek yerde. Aklımı kaçırmak üzere olduğum zamanlarda korktuğum şey de oydu korktuğumda sarıldığımda.


Bir Stockholm Vakası

Kötülerin Dünyasında Onunla Güvendeydim


Çevremdeki herkes bana zarar vermek istiyordu. O da dahil olmak üzere. Kimisi sırf onun kurbanını elinden almak için kimisi kendi menfaati için ama bir şekilde herkesin hedefindeydim. Beni neden öldürmediğini bilmiyordum dahası o da bunu bilmiyordu ya da kendine itiraf edemiyordu. Bana acıyordu ama gözlerinde bundan çok daha fazlası vardı. Bana en derin acıları yaşatırken bir başkasının akıttığı bir damla göz yaşımı gördüğünde beni kollarında avutuyordu. Gözlerime her baktığında, kokusunu içime çektiğim her saniye biraz daha bağlanıyordum ölüm meleğime ve artık kaçmak benim için bir seçenek bile değildi. Onu tehlikeye atıcak hiçbir şey yapamazdım. Bu yolun sonunu onunla birlikte görmek istiyordum.


Bir Stockholm Vakası


Buna Bir Ad Veremiyordum.. Saplantı?


Bu hastalıklı hal ikimizi de dengesizleştiriyordu. Birbirimize nefretle bakıp öfkemizi kusarken bir anda kedndimi kollarında başımı göğsünde buluyordum. Sırf bana acı vermek için tenimde gezinen dudakları bana hissetmemem gereken şeyler hissetiriyordu. Çok yanlıştı ama onu durdurmuyordum çünkü durmasını istemiyordum.




Bir Stockholm Vakası



Peki Bunun Sonu Neydi?...Ölüm?


Beni ölümü düşlemekten çok yaralayan şey ölümümden sonrasıydı. Ben ölücektim peki ya o? Ben hiç olmamışım gibi devam edebilicek miydi hayatına?..Lütfen etmesin. Bu esaret bir gün sonlanıcaktı. Tek düşündüğüm sağ kurtulmak olmalıydı ama aklımın bir köşesinde hep o da vardı. Bütün bu saçmalık sona erdiğinde o ne yapıcaktı? Bunları düşünürken kendimi 'lütfen o da iyi olsun' derken buluyordum. Çünkü en az kendim kadar onun da yara almadan kurtulmasını istiyordum.


Bir Stockholm Vakası
Yolun sonu...


Benim üzerimden yapılan bir anlaşmaydı bu; canlı bedenimi aileme teslim edicekti ama tek bir şartla: Hiçbir şekilde polise haber verilmeyecek ve gitmesine izin verilecekti. Dediğini yaptı anlaşma harfiyen uygulandı ve o gitti. Kendimi kurtulmuş gibi değil terk edilmiş gibi hissediyordum. Sonunda ailemin kollarında olmama rağmen içimi kaplayan koca bir boşluk vardı. İtiraf etmek zor da olsa onu özlüyordum, benim için bir alışkanlıktı. Hastanede yapılan fiziksel muayene sonrasında travmayı atlatabilmek için seanslara gitmeye başladım ama doktora hislerimden bahsedebilmem uzun zaman aldı. Anlatırken utanıyordum, bunu aileme karşı bir ihanet olarak görüyordum. Onlar benim için göz yaşı dökerken ben katilimin kollarında uyuyordum.


Doktorun koyduğu teşhis Stockholm Sendromuydu. Rehinenin kendisini rehin alan kişiyi özümsemesi hatta bir süre sonra ona yardım etmesi. Stockholmun pek çok tedavi yöntemi vardı ve ben bunların hepsini gördüm. Bir nevi modern terapi mucizesiyim ama hala tam olarak atlattığımı düşünmüyorum. Her gece acaba nerede, O da beni düşünüyor mu diye hayaller kurarak uyuyorum ama en azından artık dışarıdakilere iyiymişim numarası yapmayı öğrendim. Umarım bir gün gerçekten unutmayı da öğrenirim.



Bitti ya dönüp baktığımda çok daha güzel geliyor. Unutursam hiç yasanmamış olucak ama ben onu dolu dolu yaşamak istiyorum.



Bir Stockholm Vakası


Yaşanmış bir olay değildir. Sadece bu sendromu farklı bir şekilde anlatmak istedim.


Okudugunuz için cok teşekkür ediyorum 😊 ilk bencemdi sürçü lisan ettiysek affola. 😊










Bir Stockholm Vakası
7 Cevap