Arkadaşlar sosyal fobiyi yenen bir arkadaşın yazısına rastladım bugün.. Ben de sosyal fobili biri olarak bunu yenenlerin nasıl yendiklerini merak ediyorum.. Paylaşırsanız sevinirim.
...
Dibi bulmak hafta sonu gittiğin bir seminer değildir diyor tyler durden.
Sosyal fobiyi yendim. Sırf size yardımcı olabilmek ve belki de bir yol göstermek için yazıyorum. Burada beylik laflar edecek değilim. Her neyse.
Sosyal fobiyle 3 yıldır boğuşuyordum. Sınıfta; söz alıp şunu desem insanlar güler mi, kafamı kaldırıp kıza baksam, ondan hoşlandığımı anlar mı vs tarzında bir çok saplantılı düşünceyi taşıyordum. Hayatı yaşayamıyordum artık. Hayatı onlar yaşıyor ben izliyordum. Ben sadece oyunu seyreden bir seyirci gibiydim.
Sonra bir gün fight club filmini izledim. Tyler'ı tanıdım. O bana ilham oldu. Dibi bulmak konusu üzerine günlerce düşündüm. Analizledim. Sentez ettim.
Sonra bir gün matematik dersinde çok iyi olduğum bir konuda her soruda hocaya '' cevap kesinlikle şu'' tarzında (cevabın o olmadığını bilerek) çıkışlarda bulundum. Hoca her seferinde yanlış dedi. Üsteledim. İmkansız dedim. Kendimi küçük düşürmek için elimden geleni yaptım. Sınıftakiler güldü. Kızardım. Yılmadım. Her soruda aynı komikliğe(!) devam ettim.
Başka bir gün okulda: nöbetçiyken rastgele bir sınıfa girip, x öğretmenine hocam müdür yardımcısı y bey sizi çağrıyor diye çağırdım.( sınıfta öyle bir müdür yardımcısı yoktu.) herkes güldü. Gene üsteledim. Sizin adınız z değil mi tarzında.(halbuki adı x'ti) herkes güldü. Daha sonra gelip dalga geçenler bile oldu. Sonunda ne oldu. Yaptığım saçmalıklar okuldan mezun olunca o okulda kaldı. Hiç bir arkadaşımı üniversitede görmedim. Şimdi ise sosyal fobi namına bir şey kalmadı ben de. İnsanların bana gülmesi, kendi egolarını tatmin etmek için beni bozma çabaları üniversitede de devam etti. Fakat ego-süperego üzerine, nefs ve terbiyesi üzerine çok okumuştum. Onların bu beni bozma çabalarını, ellerine yüzlerine bulaştırdım. Sonra gidip herkesin içinde özür diledim.
Hülasa; Dibi gördüğünde normal hayat bir lüks halini alıyor. Bir bakkala gittiğinde yaptığın saçma bir hareketimin lise de ki saçmalıklarının yanında bir hiç olduğunu daha ötesi herkesin bir pencereden hayatı yaşamasına mütevellit gerçek gücün onlarda olmadığı gerçeği sizi değerli kılıyor. Kime karşı mı? Kendinize karşı.
...
Dibi bulmak hafta sonu gittiğin bir seminer değildir diyor tyler durden.
Sosyal fobiyi yendim. Sırf size yardımcı olabilmek ve belki de bir yol göstermek için yazıyorum. Burada beylik laflar edecek değilim. Her neyse.
Sosyal fobiyle 3 yıldır boğuşuyordum. Sınıfta; söz alıp şunu desem insanlar güler mi, kafamı kaldırıp kıza baksam, ondan hoşlandığımı anlar mı vs tarzında bir çok saplantılı düşünceyi taşıyordum. Hayatı yaşayamıyordum artık. Hayatı onlar yaşıyor ben izliyordum. Ben sadece oyunu seyreden bir seyirci gibiydim.
Sonra bir gün fight club filmini izledim. Tyler'ı tanıdım. O bana ilham oldu. Dibi bulmak konusu üzerine günlerce düşündüm. Analizledim. Sentez ettim.
Sonra bir gün matematik dersinde çok iyi olduğum bir konuda her soruda hocaya '' cevap kesinlikle şu'' tarzında (cevabın o olmadığını bilerek) çıkışlarda bulundum. Hoca her seferinde yanlış dedi. Üsteledim. İmkansız dedim. Kendimi küçük düşürmek için elimden geleni yaptım. Sınıftakiler güldü. Kızardım. Yılmadım. Her soruda aynı komikliğe(!) devam ettim.
Başka bir gün okulda: nöbetçiyken rastgele bir sınıfa girip, x öğretmenine hocam müdür yardımcısı y bey sizi çağrıyor diye çağırdım.( sınıfta öyle bir müdür yardımcısı yoktu.) herkes güldü. Gene üsteledim. Sizin adınız z değil mi tarzında.(halbuki adı x'ti) herkes güldü. Daha sonra gelip dalga geçenler bile oldu. Sonunda ne oldu. Yaptığım saçmalıklar okuldan mezun olunca o okulda kaldı. Hiç bir arkadaşımı üniversitede görmedim. Şimdi ise sosyal fobi namına bir şey kalmadı ben de. İnsanların bana gülmesi, kendi egolarını tatmin etmek için beni bozma çabaları üniversitede de devam etti. Fakat ego-süperego üzerine, nefs ve terbiyesi üzerine çok okumuştum. Onların bu beni bozma çabalarını, ellerine yüzlerine bulaştırdım. Sonra gidip herkesin içinde özür diledim.
Hülasa; Dibi gördüğünde normal hayat bir lüks halini alıyor. Bir bakkala gittiğinde yaptığın saçma bir hareketimin lise de ki saçmalıklarının yanında bir hiç olduğunu daha ötesi herkesin bir pencereden hayatı yaşamasına mütevellit gerçek gücün onlarda olmadığı gerçeği sizi değerli kılıyor. Kime karşı mı? Kendinize karşı.
Merhaba,
Kaygı bozukluklarının bir alt dalı olan sosyal fobi; seyredilme, yargılanma, eleştirilme gibi korkularla karakterinize olan özellikle bir bireyin diğer bireylerle ilişki kurmasında ortaya çıkabilen bir kaygı ve endişe durumudur. Sosyal fobi için bir bakıma "başkaları ne der/düşünür?" fikrine yoğunlaşma ve takılı kalma hali de diyebiliriz.
Elbette herkes topluluk önünde konuşma yapmaktan, sınanmaktan ve seyredilmekten belirli bir ölçüde rahatsızlık duyabilir ancak bu rahatsızlığın işlevi bozacak ölçüde büyümesi ve bireyin davranışlarında değişikliğe yol açması (kaçınmasını sağlaması) tedavi gerektiren bir bozukluğun ortaya çıktığını düşündürür.
Sosyal fobinin bazı kriterleri
Yukarıdaki belirtilerin pek çoğunun başka hiçbir sebeple açıklanamaması (madde kullanımı, ilaç kullanımı vb.) ve 6 aydan uzun sürmesi sosyal fobi tanısı için önemlidir.
Kişiler topluluk karşısında konuşmak, karşı cinsle ilişki kurmak, isteklerini, görüşlerini ve ihtiyaçlarını birdirmekte, devamlı inceleniyor ve yargılanıyormuş gibi hissettiği için gitgide kalabalık ortamlara girmeyen ve kaygısını tetikleyecek her türlü faaliyetten kaçınan ve dolayısıyla evden çıkmama seviyesine varabilecek davranışlar gösterebilir.
İlaç tedavileri, kişilerin kaygı verecek durumlarda bulunması durumda daha rahat hissetmesini sağlamaya yönelikken psikoterapi, özellikle de Bilişsel-Davranışçı Terapi (BDT) hem ruhsal hem de sosyal etmenleri detaylı olarak ele alarak sosyal fobiyi kalıcı olarak azaltmayı hedefler. Pek çok araştırma en hızlı gelişmenin, ilaç tedavisi ve BDT'nin bir arada kullanılmasıyla sağlandığını kanıtlamaktadır.
Sosyal fobi, BDT'ye göre genel olarak bireyin kendisinin, çevresini ve yaşadığı olayları yorumlarken istemeden bazı bilişsel hatalar yapmış olmasına dayandırılmaktadır. Örneğin; meraklı veya sevecen bir bakışı/sözü düşmanca ya da eleştirel şekilde algılamak, kişide problemli davranışlara yol açabilir. BDT'ye göre kişiler, kendi duygu, düşünce ve tecrübe ettikleri olayları yorumlarken onları olduğundan daha kötü, daha riskli görmekte ve gerçekçilikten, objektiflikten çoğunlukla sapmaktadır.
BDT, bahsedilen bu algılayışı/düşünceleri yeniden yapılandırmanın ve bazen de ödevlerin eşlik ettiği bir süreçtir. Ayrıca terapi sürecinde ihtiyaç duyulan toplumsal beceriler, stresle baş etme, duygu kontrolü, rahatlamaya yönelik egzersizler ve farkındalık metotları öğretilir. Amaç, sosyal fobiyi azaltmanın beraberinde kişiyi hayatı genel hatlarıyla daha olumlu ve gerçekçi algılayan, daha kuvvetli ilişkiler kurabilen, stresle etkili bir biçimde baş edebilen ve karşılaşabileceği her türlü probleme yönelik mantıklı çözümler getirebilecek bir birey haline getirmektir.
Sevgiler.