Kıyamete Saniyeler Kala - Bölüm 1 Son Dua (Parça 1)

ForeverAction




Resim "300 Spartalı" filminden alıntıdır...


1. Bölüm Son Dua (Parça 1)



Deccal’in sadık hizmetkarı Samir efendisine vereceği haberi düşünerek karanlık koridorda ilerliyordu. Kalenin her yeri çürümüş et ve kan kokuyordu. Kalenin duvarlarını, surlarını ve kulelerini oluşturan taşların arasında savaşta öldürdüğü insanların cesetleri vardı, çünkü Deccal’in hizmetkarları ve ordusundaki askerler bu kokudan haz duyuyordu; Kokunun kaynağı buradan geliyordu. Samir efendisinin odasına yaklaşmıştı. Odanın kapısı büyüktü ve kapı üstündeki motifler özel yapılmıştı. Kapı üzerindeki motiflerin herbirinin ayrı bir anlamı vardı. Dünya haritası kapının her yerine işlenmişti; Ortada pentegram yıldızı bulunuyordu sağ üst köşede “İsrail” yazıyordu. “İsrail” Tanrı’nın yenemediği anlamına geliyordu. Sol üst köşede “Deccal” yazıyordu çünkü pentegram yıldızı Şeytanı simgeliyordu Deccal da ona Dünya işlerinde hizmet ediyordu. Sağ ve sol alt köşelerde ise yılan motifi vardı. Yılan sinsice yaptıkları plan ile Dünya’yı aldıklarını simgeliyordu. Samir kapıyı vurup içeri girdi adımlarını atarken çok heyecanlıydı, efendisini büyük Şeytan heykeli önünde ki tahtta otururken gördü. Deccal kendine taht yaptırmıştı. Şeytan Dünya’yı ona vaat etmişti çünkü. Tahtın üstünde de kapıdaki motiflerin aynısı vardı. Samir başını eğerek efendisine yaklaştı. Adımlarını büyük atıyordu. Efendisine yaklaştı ve yere secde etti. Başını kaldırmadan efendisine haberi iletti.


- Yüce efendim. Emrettiğiniz gibi 50 kişi savaşa hazır hepsi silahlandı emrinizle saldırmayı bekliyorlar.


Deccal hiç yerinden kıpırdamadı ve…


- Karşımızda kaç kişi var.


- Yüce efendim, Dünya da sadece 4 kabile var. Bu kabilelerin en iyi askerleri karşımızda, her kabile 250 kişi göndermiş savaşa.


- Güzel, böylece asıl gücümü göstermiş olacağım.


- En güçlü sizsiniz yüce efendim buna hiç şüphe yok.


- Benim senin övgülerine ihtiyacım yok, ben ki Tanrı’yı insanoğluna unutturan Şeytan’ın ikiziyim.


- Evet yüce efendim. Efendim emriniz nedir? Saldıralım mı?


- Hayır beklesinler. İlk önce aciz insanlar saldırsın bizi yenebileceklerini düşünüp ümitlensinler, en büyük darbeyi en son vuracam.


- Emredersiniz efendim.


- Liderlerine dokunmayın onunla ben ilgileneceğim.


- Emredersiniz yüce efendim.


Samir kalktı ve başını kaldırmadan dışarı çıktı. Geldiği koridoru takip ederek dışarı askerlerin yanına gidip efendisinin emirlerini iletti.


Kıyamet kehanetlerinin hepsi gerçekleşmişti. Güneş batıdan doğuyordu herşey tersine dönmüştü, insanlar gelişmiyor aksine ilkelleşiyorlardı. Kadınlar normal şekilde doğum yapmıyor üremeyi sağlayan makinaları kullanıyorlardı. Bu makinalara insan DNA’ları işlenmişti insan nüfusu azaldığında bu makinalar yardımı ile nüfus dengeleniyordu ama kehanetlerin teker teker tutması ile insanlar orta çağa doğru gerilediler, teknoloji artık hiçbir yerde işe yaramıyor, üreme makinesi de kısa zaman önce işlevini yitirmişti. Teknoloji kullanılmadığı gibi hiçbir silahta kullanılmıyordu nasıl olduğunu kimse anlamadı; Barut ateş almıyordu. Ateş yakıp mermileri içine attılar ama mermiler patlamadı çünkü Tanrı baruta yanmamasını emretmişti. Bu yüzden savaşmak için artık sadece ilkel silahlar kullanılıyordu.


Hava karanlıktı Şeytan ve onun hizmetkarları ışığı sevmezdi onların gücü karanlıkta en yüksek düzeye ulaşıyordu. Deccal’in Dünya da işgal ettiği topraklarda güneş doğmazdı çünkü her yeri siyah bulutlar kaplamıştı. Deccal askerlerini ölmüş ama parçalanmamış bedenlerden topluyordu Şeytan bu bedenlere lanetlenmiş olan cehennemdeki ruhları veriyordu. Böylece askerler acıkmıyor, üşümüyor, yorulmuyor ve acı hissetmiyorlardı. Askerlerin vücudu korkuya karşı tepki vermekteydi. Karşıdaki rakip ne kadar güçlü olursa olsun ruhlarının içinde en küçük bir korku parçası bile varsa hemen hissedebiliyorlardı. Askerlerin üstünde zırh yoktu nasıl olsa acı çekmiyorlardı zırh onlara ağırlık yaptığı için kullanmaları yasaktı. Kullandıkları silahlar eti kesmiyor adeta parçalıyordu. Kılıçları keskin değildi testere gibi dişleri vardı. Sadece elli kişi olmalarına rağmen karşılarındaki bin kişiyi korkutmaya yetiyorlardı.


Dünya ikiye bölünmüştü. İyiler ve kötüler, Deccal kötülerin Dünya da ki efendisiydi. Dünya’nın neredeyse tamamını o almıştı. Sahip olduğu topraklar çok fazlaydı amacı tüm gezegeni yönetmekti. Antartika, Kuzey Amerika, Asya, Avrupa, Afrika ve Avusturalya kıtalarını ve Grönland adasını elinde bulunduruyordu.


Deccal’e karşı gelenler yani Dünya’nın eski güzel günlerine dönmesini isteyen insanlar ise sadece Güney Amerika kıtasında sıkışıp kalmıştı. Bulundukları o topraklarda dört ayrı kabileye ayrılmışlardı. Aslında araların da herhangi bir düşmanlık yoktu aksine birlik olmayı istiyorlardı ama her kabilenin kendi düzeni ve kuralları vardı bu yüzden ayrı kabilelerde yaşayıp birlikte hareket ediyorlardı. Bu dört kabilenin de farklı özellikleri vardı, savaş sanatları ve kullandıkları silahlar farklıydı ama yine de kendi silahlarının dışında ordu içinde farklı silahlarda kullanılıyordu.


İnsanların pek ümitleri kalmamıştı çünkü kötülerin efendisi çok güçlüydü. Fiziksel gücün dışında doğa üstü güçleri de vardı. İnsanlar kendilerine yardım edecek bir güç aradılar. Şeytan’ın çok uzun süre önce unutturduğu ve artık adını bile bilmedikleri Tanrı’ya ihtiyaç duymaya başlamışlardı ama yaratıcı insanlara artık güvenmiyordu insanlar ona ihanet etmişti. Daha fazla güç için Tanrı’yı unutmuş olmalarına ramen şimdi yine daha fazla güç için yaratıcıya sığınmak istiyorlardı, kimse ne yapacağını bilmiyordu. Nesiller boyunca Tanrı’ya dua edilmemiş ve nasıl dua edildiğini bilen kimse yoktu. Tanrı kıyameti başlatacak mıydı? Yoksa insanlara yardım mı edecekti?



BÖLÜM 1 (Son Dua) Parça 2 Yarın...


"Alıntı değildir, şahsıma ait Fantastik-Bilim Kurgu roman denemesidir. Tüm yazılanlar ve fikir şahsıma ait ve tastiklidir"

Kıyamete Saniyeler Kala - Bölüm 1 Son Dua (Parça 1)
1 Cevap