Mete Han (Motun)

SafTürk


Evet KS okurları diğer bencelerimi takip eden arkadaşlardan gelen istek üzerine bugünkü bencemde yer Mete Han'ın.


Mete Han, doğduktan kısa bir süre sonra ölen annesinin yerine, babası Teoman, Çinli bir Katun getirmişti. Çinli Katun'dan da bir çocuğu olan Teoman, Mete Han'ın tahta geçmesini istemiyordu. Fakat bozkır kanunlarına göre, kağan olacak kişinin anası da babası da Türk olmak zorunda idi. Bu sebepten ötürü Mete Han kağanlık yolunda adeta maça bir sıfır önde başlamış gibiydi.


Mete Han(Motun)


Çinli Katun çeşitli entrikalar ile Mete Han'ı Yüecilere esir olarak göndermek için Teomanı kandırabilmişti. Fakat Mete Han büyük bir komutan olduğu kadar arsız ve çok zeki bir esir olduğu için daha Yüeçi topraklarına girmeden kaçmayı başarabildi. Babası Mete Han'ı tehlikeye attığını farkederek emrine belirli bir kuvvet askeri birlik tahsis etti. Mete Han için tam da sırasıydı ve bunu bildiği için daha fazla beklemeyerek öz babasını, üvey anasını ve kardeşlerini öldürerek tahta oturdu.


Mete Han, tahta oturur oturmaz mektuplar, fermanlar yazdırıp isteklerini beyan etti. Kabul edenlerden ya vergisini aldı ya topraklarına kattı, kabul etmeyenlerin ise üstlerine atlarını sürerek, savaş meydanlarında görüşmemiş, duyulmamış bozgunlara uğrattı. Tabi bunları yaparken Çin'i de ihmal etmeyip seferler düzenleyerek ticaret yolları üzerinde bulunan kaleleri ele geçirdi.


Mete Han (Motun)


Daha sonra Çin Devleti'ni artık seferlerden bıkmış bir hale getirecek geldi ki, artık barış teklifi sunuldu Mete Han'a. Mete Han bu barış teklifine ne kadar sıcak karşıladıysa da arada bir sınır ihlalleri yapmaktan kendini ve halkını alıkoyamadı. Çin'de yönetimde olan hanedanın lideri ölünce, liderliğe yaşlı ve tıknaz bir kraliçe olan Lüe geçti. Mete Han bunu fırsat bilerek Kraliçe'ye rivayetlere göre şu mektubu gönderdi:



"Ben Metehan ;


Ben artık yalnız ve ayakları üzerinde duramayan bir hükümdarım. Irmaklar ve göller arasında doğdum. Sığırlar ve atlar arasında, geniş ovalarda büyüdüm. Sık sık Çin sınırlarına geldim. Şimdide Çin'i ziyaret edip şöyle bir gezmek istiyorum. Siz majesteleri de bir dul olarak yalnız oturuyorsunuz. Ben de tek başına ayakları üzerinde duramayan biri olarak tamamı ile yalnız oturuyorum. Bizler, yani iki hükümdar için artık bir mutluluk kalmadı. Bizim için teselli ve zevk olabilecek bir şey de yok. Sizin neyiniz varsa onu alarak neyiniz yoksa onu vererek karşılıklı değiştirmek istiyorum. "



Bu alalen bir evlenme teklifiydi! Mete Han aklını mı kaçırmıştı? Hayır, Kraliçe'nin aynı kurnazlıkta verlien cevabına bir göz atalım:



''Hun imparatoru benim mütevazi devletimi unutmamışlar. Ayrıca, bir de mektup göndermeyi düşünmüşler. Benim alçak gönüllü devletim, şimdi korku ve dehşet içinde bulunuyor. Artık gücümün azaldığı bu günlerimde kendi kendime düşünüyorum. Çok ihtiyarladım. Nefes darlığım da var. Saçlarım ve dişlerim dökülüyor. Ayaklarımda yürürken normal adımlarını kaybetti. Siz Majesteleri Hun imparatoru benim hakkımda yanlış bilgi edinmiş olmalısınız. Bundan dolayı bize gücenmeniz yerinde olmaz. Ayrıca bundan dolayı benim mütevazi devletimin hiç bir suçu yoktur. Sizden özür dilemeyi yerinde görüyorum. Ben, size layık olmasa da iki takım Atla çekilen iki imparatorluk arabası sunuyorum. Onlara binerek gezebilirsiniz.''



Evet bu iki kurnazlıkta birbirlerini ezmeye çalışan bu iki hükümdar, aslında o dönemde bile siyasetin ne denli etkili olduğunu gözler önüne sermekte.


Neyse biraz da Mete Han ile ilgili anlatılan efsanelere/hikayelere göz atalım. :)


Ok Hikayesi


Hem Türkler hemde diğer bir çok kavim tarafından yüzyıllarca kullanılan Çavuş Oku' nu Mete Han'ın icat ettiği ileri sürülmektedir. Mete Han emire itaate çok önem veren bir komutandı ve savaşlarda kullandığı bir emir sitili vardı. Okunu hangi tarafa çevirirse bütün okçular o yöne oklarını atarlardı, düşman oracıkta yok olurdu. Mete Han bir gün okunu en sevdiği ata doğru çevirdi. İçlerinden bazı askerlerin tereddüt etiiğini gören emir sahibi, hemen yönünü çevirerek tereddüt edenleri işaret edince, o işaret ettikleri hemen öldürüldü. Nitekim babası Teomanı'da çıktığı bir av sırasında bu şekilde öldürtmüştü. Bu ona, askerlerinin güvenmesini sağlamıştı.


Çin Savaşı


Mete Han (Motun)


Mete Han Çinliler ile bir savaşa tutuşmuştu ve bundan mağlup olarak çıkmayı kesinlikle reddediyordu. Günlerden bir gün savaş günü gelip çattı. Savaşın olacağı bölgeyi gözleriyle yüksek bir tepeden süzen Mete Han'ın yanına veziri gelir ve beraber Çin ordusunun yanında ufacık kalan Türk ordusunu görürler. Vezir, Mete'nin geri çekileceğini düşünerek, efendim ne düşünüyorsunuz? der.


Mete: Ben bu kadar çinliyi nereye gömeceğim? diyerek manidar bir cevap verir.


Bu video da komik ama akılda kalıcı bir kıssa olmuş. Dinlemenizi tavsiye ederim. :)




Bir kaç ek olarak söylemek istediğim şeyler var, bunları madde madde sıralayacağım.


- Oğuz Kağan efsanesinde ki Oğuz Kağan'ın Mete Han olduğu sanılmaktadır. Bu drumda Mete'nin Zülkarneyn olma olasılığı vardır.



-Türk Kara Kuvvetleri'nin kuruluş tarihi 1363 yılı olarak kabul edilmekteydi. Nihal Atsız 1963 ve 1973'te Türkiye Kara ordusunun kuruluş tarihinin Mete'nin tahta geçtiği MÖ 209 olması gerektiğini yazmıştır. Atsız'ın görüşlerini benimseyen Yılmaz Öztuna da 1968'de Cemal Tural'a Türk Kara Kuvvetleri'nin kuruluş tarihinin MÖ 209 olması teklifini yaptı. Sonraları, K.K.K kuruluş tarihi MÖ 209 olarak değiştirildi.



Hiç bir siyasi amaç güdülmemiştir. @andezittt sana da teşekkür ederim.


Dipçe: Yazımı okuma zahmetinde bulunduğunuz için teşekkürler. Birini gocundurduysak, sürç-ü lisan ettiysek affola...


#MilliyetçiGrup


#SafTürk

Mete Han (Motun)
10 Cevap