Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri

Mandarinia

Son zamanlarda hem sitedeki yakın arkadaşlarım hem de bazı üyelerin hayatın getirdiği monotonluk ve boğucu hissinden bir süreliğine kaçabilmek için Karadeniz turlarına ihtiyaç duyduğunu ve bu yönde bilgi edinmek istediklerini gördüm. En son az evvel konuştuğum @pentin 'e de bu yönde birkaç tavsiyede bulundum. Tur ile ilgili bir takım detayları, noksanlıkları ve keyif verici ayrıntıları paylaşmak için böyle bir bence yazmaya karar verdim. Bayanlar ve baylar huzurlarınızda:


YEŞİL BİR YOLCULUĞUN AYAK İZLERİ: KARADENİZ TURU!


Öncelikle şunu belirtmeliyim, benim katıldığım tur 2013 Temmuz ayına aitti ve o dönemin fiyatları geçerliydi. İki yıl sonra ne oldu ne bitti bilmiyorum ama size ilk tavsiyem tatil rezervasyonunuzu her zaman önceden yapmanız. Bununu için size önereceğim tur şirketi ise hizmetlerinden ve müşterilerine gösterdiği ilgiden dolayı ETS olacaktır.


Eğer aklınızın bir ucundan, hayatın verdiği bıkkınlığı bir kenarda bırakmak ve biraz olsun rahatlamak geçiyorsa yeni bir tatil gibisi yoktur. Tatile çıkmanın getirisi olduğu gibi götürüsü de elbette barizdir. Bu sebepten ötürü erken rezervasyon süreci önemlidir.


Peki, erken rezervazyonda nelere dikkat etmeliyiz?


Türk milletinin iki bayram arası düğün olmaz mantığı yürüttüğü bir Dünya'da, bu kutsal ve dini bayramlar esnasında yapılacak turların fiyatları öncesi ve sonrasına nazaran daha uygun fiyatlara kadar inmektedir. Biz Ramazan bayramına denk gelen süreç içerisinde rezervasyon yapmıştık. Bunun da fiyata etkisi elbette oldu. Bundan dolayı siz de özellikle dini bayramlar veya sımsıcacık yaz günleri başlamadan evvel erken rezervasyonunuzu yapın, yaptırın!


Rezervasyonu yaptık, anlaşmayı sağladık ve paramızı verdik.


Ee şimdi ne olacak?


Şimdi bir hazırlık sürecine girmeniz gerekiyor. Şunu da ilave edeyim bizim katıldığımız tur Temmuz ayının ortası olmasına rağmen Ayder Yaylasına varana dek doğru düzgün güneş yüzü görmedik. Kardeşimin arkadaşları bizden bir ay sonra gittiğinde bol güneşli bir Karadeniz turu yaşamışlar. İlginç!


Karadeniz bu! Ne olur ne olmaz... Siz mutlaka ama mutlaka yanınızda uzun kollu gömlek, yelek veya bir ceket bulundurun. Bunun haricinde bilindik tatil hazırlığı unsurları konusunda eminim ufak tefek bilgileriniz vardır. Ayrıca otobüs ile yolculuk yapacaksanız (ki, genelde otobüs turları olur ve ben de otobüs turu ile gittim) araç içinde ayaklarınızı rahat ettirecek bir ayakkabı veya terlik iyi bir seçim olacaktır. Araçlar gayet konforlu, daima iki şoförünüz oluyor. Malumunuz yolculuk uzun ve meşakatli... Bir de çok hoş bir tur rehberiniz mevcut. Biz İzmir kalkışlı tura katılmıştık. Kalkış noktası Konak Vapur İskelesi yanındaki yoldan olmuştu. Otobüs terminalinden Konak'a kadar servis ile gittik. Deniz kenarında yedik içtik ve bizi bekleyen otobüsümüz ufukta göründü. Yanına vardığımızda çok hoş ve sıcacık bir şekilde karşılandık. İsimlerimiz kontrol edildikten sonra bagajlarımız alındı ve yerimiz gösterildi.


Otobüs içindeki oturma düzeniniz göreceğiniz mekanlardan sonra değiştiriliyor. Ya bir sıra öne ya da bir sıra arkaya geçiyorsunuz. Bu sizi sıkabilir ama aslında çok hoş bir şey. Zira, tur içindeki diğer konuklar ile tanışıp kaynaşmanız için birebir bir avantaj sağlıyor. Gelelim kalkış ve varış noktalarına...


Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri: Karadeniz Turu


Verdiğim görsel bizim turumuza tam olarak ait sayılmaz. Zira bizim güzergahımız şu şekilde ilerlemişti: İzmir, Uşak, Afyon, Ankara , Amasya ve ilk ziyaret noktamız olan Samsun...


Samsun'da göreceğiniz yer var: Bandırma Vapuru Rekonstrüksiyonunu, Atatürk heykeli ve Samsun Arkeoloji Müzesi. Biz müzeyi dönüşte görmüştük ama Bandırma Vapuru ve Atatürk heykeli görmeden geçmedik.


Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri


Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri


Hem vapur hem de heykel konusunda ayrı ayrı bilgi ediniyorsunuz. Bandırma Vapuru'nun içinde dilediğinizce fotoğraf çekebilirsiniz. Atatürk heykelinde ise şöyle bir durum var; tura buradan başlamadan evvel topluca fotoğraf çektiriyor ve tutarını hatırlayamadığım (sanırım 3-5 lira) miktardaki parayla elinize hemen bir kare veriliyor. Maksat yeşillik ve anı olsun işte...


Önemli Uyarı!


Samsun Terme tesislerinde rehberimizin bize ballandıra ballandıra anlattığı meşhur Terme pidesini aç karnımızın verdiği canavar hissiyatla öğle yemeği için anında kaptık. Kalabalıktan dolayı zaten bir sıra olacak ve bekleyeceksiniz. Ardından önünüze bir pide gelecek veee... Sakın yemeyin arkadaşlar! Ben verdiğim paraya acıdım. Bu nedir yahu! Meşhur meşhur dedikleri pidenin alasını bizim arka caddedeki pideci daha iyi yapar. Siz, siz olun paranızla rezil olup aç kalmayın ve sıcak bir çorba ısmarlayın. İyi gider.


Bu arada benceyi yazdım, yazdım sonra bir güzel sildim. Çünkü, önce nereye gittik sonra nereyi gezdik inanın iki yıl ve iş yorgunluğu ile pek de aklımda değil. Hatırladığım kadarıyla yazacağım. Konumlar belki yanlış olabilir ama idare edin artık...



Samsun'u geride bırakıp Ordu'ya gelecek ve Ordu da Boztepe'ye çıkacaksınız. Biz birkaç kişi olarak teleferiği seçtik. Benim gibi lükseklik korkusu olan birisi için teleferik deneyimi bir hayli ilginçti. Size de tavsiye ederim. Özellikle çevreyi görme ve manzara konusunda oldukça avantajlı.

Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri


(Kuş bakışı Ordu... Yerden bilmem kaç metre yüksekte teleferiğin içinden ben çektim.)


Boztepe'ye çıktık. Manzara güzel, birer çayı içtikten sonra otelimize gittik. Uzun çok uzun bir yol teptiniz. Otobüs yolculuğu az buz bir şey değil ve ilk konaklama noktasına varıyorsunuz. Biz, Ordu Balıktaşı Otel'de kalmıştık. Umarım siz de orada kalırsınız. Zira ben denize sıfır olan dış terasına bayıldım. Size tavsiyem, el ayak çekildikten sonra bir yelek veya ceket alıp tam da terasın ucundaki korkulukların bir adım gerisine oturmanız. Bir yanda karanlık, bir yanda serin hava diğer yanda ise Karadenizin hırçın dalgalarından çıkan o muazzam uğultu... Ah o anda bir şişe şarap veya rakı ne güzel giderdi... Fakat ben ikram edilen çay ile yetindim. Tabii bir de telefonumun müzik çalarındaki birkaç güzide eserin sesiyle...


Üç yıldızına rağmen iç mekanı, konforu ve hizmetiyle çok güzel bir oteldi burası. Normal şartlar altında da gitmek isterseniz mutlaka orayı tercih edin. Otele geldiniz, herkesin odası belirtildi ve yatağa kendinizi attınız. Akşam yemeği için hazırlanın! İyi de akşam yemeğinden sonra ne yapılabilir?


Biz otobüs içerisinde kendi kafa dengimiz olan minik bir grup kurmuştuk ve o grupla birlikte akşam yemeğinin ardından sahil boyuncu yürüyüp bir kahve mekanına girdik. Kafenin ismi ve cismini anımsamıyorum ama fiyatları ve ortamı güzeldi. Uzunu sohbetler ve detaylı tanışma faslının ardından tekrar aynı yoldan otelimize döndük.



Sabah oldu, günaydınlar! Odanızdaki telefon otomatik uyandırma servisi ve tur rehberinizin belirlediği saatte çaldı ve sizi uyandırdı. Duş, giyim, kuşam ve üst baş dedikten sonra kahvaltıya iniyorsunuz. Açık büfenin önünde aç bir topluluk dönüp duruyor. Tabaklar dolup dolup taşıyor. Ben sabahın köründen pek bir şey yemeyi sevmediğimden azla yetindim. Siz benim gibi değilseniz midenizi şişirin! Odanıza çıkıp valizlerinizi alıyor ve otobüse tekrar biniyorsunuz. Sıradaki durak Giresun!


Orada önce bir çay fabrikasını ziyaret ediyorsunuz. Maksat size tanıtım ve sonrasında alışverişe teşvik. İkram edilen çayın lezzeti cidden güzeldi. İçtiniz, baktınız ve hemen yandaki yerden alışverişi yapıp yola koyuldunuz. Peki, nereye mi? Trabzon'un tepesinde bir yerdeki Atatürk köşküne...


Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri
Bu kare maalsef bana ait değil. Çünkü, her yer insan kaynıyordu ve o kadar insanı kadrajdan silip atmak namümkün! Ama şunu söyleyebilirim ki, Atatürk Köşkü muazzam bir mimariye ve bahçeye sahip. Bakın resmin sağ tarafındaki merdivenleri görüyor musunuz? Oradan aşağıya inin ve karşısınıza inanılmaz görsellikte bir bahçe çıkacak. Rengarenk çiçeklerle doludur ve fotojeniktir. Trabzon'da göreceğiniz bir diğer mekan ise Ayasofya ama Trabzon Ayasofyası yani kilisesi...


Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri


Şunu söylemeden geçmek istemiyorum! Çok güzel işçilik ile el emeği göz nuru şeklinde tasarlanıp hazırlanan kilisenin iç süslemelerini hunharca katledip sıvayarak birkaç ilahi yazılmış. Cidden, tarihi bir eserin bu denli katledilmesi beni üzdü ve sinirlendirdi. Yani, bıraksanız ne olurdu ki? Çok mu rahatsız oluyorsunuz anlamadım... Her neyse, İçeri girdiğinizde o bahsettiğim işlemeleri ve süslemeleri görebilirsiniz.


Yolculuğun devamında çok merak ettiğim bir mekanı ziyaret ettik. Bizim gittiğimiz yıl içinde oraya çıkmak için bir takım yollar ve patikalar yapılıyordu. Sanırım bitmiş olmalı. Uzun ve yorucu bir çıkışın ardından nihayet ünlü Sümela Manastrına ulaşıyorsunuz.


Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri



Sümela'nın efsunlu güzelliğinde fark ettiğim bazı derin yaralar beni yine üzdü ve sinirlendirdi. Tarihin bu ünlü mekanı bizim meşhur Türkler tarafından saçma aşk ve sevgi sözcüklerinin her yere kazınmış yazıları ile dolup taşmış. Özene bezene yaratılan süslemelerin üstünde "seni seviyorum" ibaresini görmek çok üzücü cidden...


Biraz içerlere yani bölgenin içine giriyoruz ve Çaykara'yı geçip Uzungöl'e varıyoruz. Açıkçası oradaki otel pek iyi değildi. Bu bir gerçek... Ama manzara olağanüstü bir zenginliğe sahipti. Uzungöl'e gittiğinizde size bir şık sunuluyor. Karaster Yaylasına çıkmak ister misiniz? Biz bunun yanıtını evet diye onayladık ve bir miktar ücret ile çıktık. Ama perişan olduk diyebilirim. Size tavsiyem uzun kollu giyinin. Benim gibi kapri ve kısa kollu bir kıyafet ile giderseniz üşüdüğünü belli etmemek ve karizmayı çizdirmemek için oldukça zorlanırsınız. Bir diğer husus da yanınıza bot veya çizme benzeri bir şey alın. Çünkü, yukarısı tezek kaynıyor. Çamuru saymıyorum bile... Yukarı çıkıyorsunuz, çıkıyorsunuz ve çıkıyorsunuz sonra sislerin içinden bir köylü vatandaışımızın evinde bir çay bardağı sıcak inek sütü ile bir çay kaşığı kestane balı ikram ediliyor. O sis ve tezekli çamurun içinde yürüyüp bir miktar aşağıya inerseniz ve şansınız da varsa Uzungöl manzarası birden gözlerinizin önüne çıkıyor. Doğrusu biz, ellerimizde telefon ve fotoğraf makineleri ile tetikte bekliyorduk. Önümüzdeki sis ve bulut yığını dağıldığı an ardı ardına flashlar patladı.


Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri


Uzungöl'ü de ardımızda bırakıp yolculuğumuza devam ediyoruz ve Rize!ye geliyoruz. Burada ünül otel zinciri olan Dedeman Rize otelinde kalıyoruz. Manzarası, konforu ve hizmeti iyidir. İsterseniz ertesi sabah bir Rus müşterinin yaptığı gibi sabah sabah Karadenizin soğuk vu kıyıdaki durgun sularında biraz yüzebilirsiniz.:)


Burada bazı mekanları sırayla ziyaret ediyorsunuz. Bunlar, Fırtına Vadisi:


Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri


Fırtına Vadisi'nin yanı başında kurulu bir restoran var. Oradan öğle yemeği olarak balık yiyebilirsiniz. Yemekten önce masaya Karadeniz ürünü olan mısır ekmeğini getirdiler ve ben onu hangi akla hizmet ise kek sandım. Açlık başıma vurmuştu sanırım...:)



Pek çok film ve dizide gördüğümüz Çinçiva Köprüsü:


Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri


Tüm tur sakinleri üstüne çıkıyorsunuz. Fotoğraf makinelerinizi ise tur rehberine veriyorsunuz ve o tek tek sizin toplu resminizi çekiyor. Size tavsiyem kafa dengi arkadaşlar oluşturup onlardan rica ederek fotoğraf çektirmek. En akılcı ve mantıklı olanı bu... Diğer türlüsü bir hayli komik ve garip oluyor.


Ve bir tepenin üstünde muhteşem manzarasıyla Zilkale...


Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri


Bakınız, Zilkale'nin manzarası ve onu izleyen ben...


Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri


Bu arada önemli bir uyarıda bulunmak istiyorum. Zilkale'ye çıkarken uzun kollu şeyler giyinin. Oranın sakini olan Kafkas Arıları insanlardan pek hoşlanmıyor ve sinirlendiklerinde sokmaktan da çekinmiyorlar. Aa Palovit Şelalesini de unutmayalım:


Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri


Bu şelaleye ulaşmak için minibüsler var ve doğal olarak onlar da ücretli. Yanlış hatırlamıyorsam 10-20TL civarı bir şey isteniyordu. Yeşilin her bir tonunu işte burada göreceksiniz. Muhteşem manzarası ve doğallığı ile insan hayret ediyor.



Bir sonraki konaklama noktamız ise Ayder Yaylası olmuştu. Oradaki otel de idare eder nitelikte. Tur boyunca güneş görmeyen gözlerim ertesi sabah bulutları mızrak gibi delip geçen ve her yeri ışıl ışıl aydınlatan güneşi gördü. Ayder Yaylasında otobüsten iner inmez şöyle bir pankart sizi karşılıyor ve tebessüm ediyorsunuz.


Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri


Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri


Biraz yukarıda ise Gelin Tülü Şelalesini görebilirsiniz...


Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri


Turumuz sabah kahvaltısının ardından valizlerin hazırlanması ve otobüse binmemiz ile son durak olan Batum için bitiyor. Şimdi şöyle yapacağım:


Batum'a dair vermek istediğim pek çok görsel var. Aslında bu tura ait size göstermek istediğim bir yığın kare var ama malum sınırlı sayıda görsel paylaşım yapılıyor. Bu sebepten ötürü de ikinci bencemde Batum ile ilgili kısmı yazacağım. Asıl eğlence orada olacak emin olun. Başımdan geçen bazı komik olayları orada vereceğim. Ayrıca Botanik Park, Batum şehir merkezi ve diğer fotoğraflar için zaman ve mekan bakımından şu an bana ayrılan sürenin sonuna geldik.


YEŞİL BİR YOLCULUĞUN AYAK İZLERİ: KARADENİZ TURU-2/ BATUM MACERASI VE GERİ DÖNÜŞ ile yarın yine huzurlanızda olacağım...


Şimdilik bu kadar, hoşçakalın...


Sağlık ve esenlikle kalınız...

Karadeniz Turu: Yeşil Bir Yolculuğun Ayak İzleri
28 Cevap