- Gizli Üye(36-45)+1 yıl
Aynı olduğu halde iki senaryoda farklı davranma nedenlerimiz ikiyüzlülüğümüz. Beş kişiye karşın ölümünü hazırladığımız kişiye, ondan habersiz bir şekilde bunu yapmak insanların arkadan iş çevirmesine benzer. Onun karşısında yapamayacağı bir şeyi o olmadığında gönül rahatlığıyla yapabilme ikiyüzlülüğüdür bu.
Sorunun en temel sebebi ve yanıtı, arkadan vurmaya eğilim içerisinde olduğumuz gerçeği bana kalırsa. Ve bir şekilde bunun için vicdan azabı duymayacağımızı düşünmemiz olabilir belki. (öldürdüğümüz, asla bizim öldürdüğümüzü düşünmeyecek çünkü)
İnsanların yüzüne karşı pisliğimizi göstermek yerine, seçenek varsa bunu hissettirmeden onları mahvetmeyi deneriz. Tramvay ikilemindeki bu durum öldüreceğimiz kişiyle bir daha karşılaşmayacağımız olduğu gerçeğidir, -ya da onu biz öldürdüğümüz gerçeğini hiçbir zaman bilemeyeceği ve bizi suçlamaya bile zamanının olmayışıdır rahatlığımız. Dolayısıyla kendimizi başkasının karşısında alçak bir kişiymiş gibi duyumsamayacağız.
Kolu çekerken, veya köprüde bulunurken raylara atacağın kişiyi seçmenin bir başka yolu da nitelikleri ve ileride yaşayacağı hayatın getirileridir benim için. Köprüde yanımda duran kişi şişman bir beyin cerrahı olsaydı, onu 5 kişinin ölümüne tercih ederdim mesela. (Bunu tren son hızda yaklaşırken düşünebilme olanağım var mıdır bilemem fakat, telaşsız bir zihnin ürünüyken, böyle düşünüp karar vermekteyim)
Bence bunlar asıl insanlığı belirleyen gerçek sorular değil.
İnsaniyete dokunan ve vicdanı belirleyen asıl soru, bir taraftaki itelediğin kişinin ebeveynin olurken, diğer taraftaki çalışanların kardeşlerinin olması.
Bu durumda itip itmeyeceğimizi veya kolu çekip çekmeyeceğimizi kim karar vermek isteyebilir?
Kimse annesine veya babasına karşın kardeşlerini öldürmeye tercih etmez. Veya tam tersini. Bu durumda yaklaşmamız gereken doğru erdem nedir?
Eylemsizlik.
Ben hep şöyle düşünürüm, boğulan bir annen varken ve boğulan bir kız kardeşin varken hangisini tercih ederdin?
-Hiçbirini.115 Yorumla- Cevap sahibi+1 yıl
Çünkü seni onların gönüllerinde yaşatacak şey ihanetin olmayacaktır. Eğer inançlı biriysen cennette boğulmasına izin verdiğin kişinin yüzüne nasıl bakacağını düşünmeyeceksin. Ve bunun vicdan azabında kendini öldürmeyeceksin.
Senin başkaları için öleceğin tek yer, ikisini de seçmeyip boğulmasına izin verdiğin o kendi içindir.
Bir başkasının vicdan azabını çekmek yerine onu kendine yönelt, ya da bir başkasının ihaneti sayılmak yerine kendi ihanetin ol. Ve ikisine de yaşam sun: ölmelerine izin ver.
Birini diğerine tercih ettiğinde çekeceğin vizdan azabı bunun yanında çok daha hafif olacaktır; o halde doğru erdem acıların hat safhasında yer alan kendi içindir.
Fakat ikisi de, seninle bir gün yeniden karşılaştığında sana güleceklerdir. Ve ikisini de diğerine tercih etmediğin için senin sırtını ovalayacaklardır. Onları ancak bu mutlu edecektir. Ve doğru davranışın hiç kimsenin kimseye küsmediği o gerçeklikte olduğunu göreceklerdir sonunda. - Cevap sahibi+1 yıl
İkisine de ihanet etmediğin gerçeğidir insanlığın; fakat mahvoluşun kendindir böylece.
Artık hakikatte paha biçilemez bir dürüstlüğün sembolüsündür, fakat yaşadığın hayat üç kişilik bir ölümdür artık.
Onları ancak böyle kurtarabilirsin, kendi ölümünle. Kendi vicdan azabınla.
...
Doğru olanı yapmak her zaman mutlu olmak demek değildir. - +1 yıl
Diyelim ki bir bina yanıyor ve içinde bir bebek var. Bebeği kurtarmak yerine olaya hiç müdahale olmayıp pasifliği seçmek o bebeğin ölümünden bizi sorumlu tutmaz mı? Olayın olduğu yerdeyiz, kurtarma imkanımız var ve kurtarmıyoruz. Bu dolaylı yoldan (onu öldüren elbette ateş) bizim bebeği öldürdüğümüz manasına gelmez mi? Aslında yukarıdaki ikilemlerde üçüncü bir hakkımız daha var; pasiflik. Fakat aslında pasif kalarak da kimin öleceğini seçiyoruz. İnsanların bir kısmı seçim yapmayarak birilerini öldürmediğini düşünecektir ancak durum böyle değil. Çünkü, insan hayatını pasif kalarak da belirleyebiliriz (yukarıdaki gibi) aktif olarak işin içine katılarak da. Yangındaki ve kurtarılabilecek şartlarda bir bebeği kurtararak hayatta kalmasını belirlemiş olduğunuz gibi (aktif davranarak), yangın riskini göze almaz ve bebeği kurtarmaz ve bu durumda o bebeğin hayatta kalmama durumunu da belirlemiş olursunuz (kola hiç dokunmamak gibi).
- +1 yıl
Aslına bakılırsa, burada, birinci senaryodaki, gerçekten de bizim serbest irademizle aldığımız bir karardır. Çünkü, iradi kararlar, insanın düşünen beyni denen, beynin alın kısmına yakın tarafı ile yapılır. Yazının ikinci senaryosundakine gösterdiğimiz yaklaşıma ise, pek de bizim aldığımız karar diyemeyiz. Çünkü, singulat korteks denen yer, bizim ilkel beynimizin bir kısmıdır. Bu kısım, bizim ahlak, vicdan, değerler sisteminin kurgulayıcısıdır ki, biz, beynimizin bu kısmını değil, bu kısım bizi yönetir demek daha doğrudur. Rastgele bir zamanda, plajda mayo ile gezme serbestisini veren de bu yerdir, bakkala giderken mayo ile değil, günlük kıyafet giyerek gitmemizi isteyen yer de burasıdır. Beynin birkaç mekanizması ile beraber bizi utandıran yer de. Hani derler ya, kırk kere bir şey söyleyince olurmuş diye.
- +1 yıl
İşte bu kısım yani singulat korteks, genelde doğumumuzdan ergen oluncaya kadar defalarca toplum içinde tekrarlanan davranış biçimlerimizi sorgulanmadan kabul ettiğimiz yerlerden biridir. Bir başka deyişle, bu kısım insanların (ve de hayvanların) "sürü" psikolojisi olarak hareket ettiğimiz (daha doğrusu ettirildiğimiz) yerlerdendir. Bu yer, bizi, tekrarlanan davranışlarla, içinde bulunduğumuz topluma uyum sağlayarak, türün devamını sağlamasında büyük etken oynamış olmalıdır. Beynin, singulat korteks gibi yerleri için, doğuşta formatlanmış bir mekanizmadır diyebiliriz. Ancak, "format" derken genelde, bilgiyi silmek olarak tanımlarız. Hâlbuki bu kısmın formatlanmış olarak doğduğumuzu söylemek demek, beynin bu ve benzeri kısımlarının, içine, kalıplaşmış bilgileri kaydedecek veya yorumlayacak şekilde "biçimlendirilmiş" olması demektir. Tekrarlanan davranışlar (ayıp, günah, töre, ahlak vb) , biçimlendirilmiş bu kısım tarafından etkilenir.
- +1 yıl
Bireyin, içinde doğduğu topluma ait gelenek, görenek ve dini bilgilere sahip olması ve bunları kanıksaması tesadüfün eseri değildir. Böyle bir tesadüf de zaten olamaz. Bu kısımlar (singulat korteks gibi yerler) doğuştan itibaren içinde bulunulan toplum tarafından işlendikten sonra, bir daha kolay kolay geri dönüş yoktur. İşte dogma denen yapılar böyle oluşur.
- +1 yıl
"Bence bunlar asıl insanlığı belirleyen gerçek sorular değil.
İnsaniyete dokunan ve vicdanı belirleyen asıl soru, bir taraftaki itelediğin kişinin ebeveynin olurken, diğer taraftaki çalışanların kardeşlerinin olması.
Bu durumda itip itmeyeceğimizi veya kolu çekip çekmeyeceğimizi kim karar vermek isteyebilir?
Kimse annesine veya babasına karşın kardeşlerini öldürmeye tercih etmez. Veya tam tersini. Bu durumda yaklaşmamız gereken doğru erdem nedir?"
Böyle bir durumda elbette aile üyelerimize de ayrıcalık tanımak doğru değildir. Yapılması gereken, işe duyguları katmadan doğru kararı vermektir. 1 ray üzerinde annemiz, diğer ray üzerinde 10 kişi var ise, kurtarmamız gereken o 10 kişidir elbette. Tabii çoğu insan hatalı bir davranış biçimi ile duygularına yenik düşecek ve böyle bir harekette bulunmayacaklardır. - +1 yıl
"Kolu çekerken, veya köprüde bulunurken raylara atacağın kişiyi seçmenin bir başka yolu da nitelikleri ve ileride yaşayacağı hayatın getirileridir benim için. Köprüde yanımda duran kişi şişman bir beyin cerrahı olsaydı, onu 5 kişinin ölümüne tercih ederdim mesela."
Bir cerrahın diğer 5 insana karşı olan üstünlüğünü anlamada gerçek kriterler nelerdir gerçekten? Diğer 5 insan imkanı olmayıp okuyamadığı için (belki o cerrahtan daha yaralı insanlar olacaklar idi) cerrahtan daha değersiz midirler? Bir insanın değerini anlamada mutlak bir bakış açısı kazanmak "şuan" ikimiz için de mümkün değil ne yazık ki. Buna karar verir iken dikkatli olmak gerek. Değerli fikirlerinizi belirttiğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum. - Cevap sahibi+1 yıl
Merak ettiğim yerler var fakat cevabını tam olarak alabilir ve aynı noktada keşisebilir miyiz bundan korkuyorum.
Her iki ikilemde de kararımızı veren şeyin singular korteks olduğunu ve bunun dominant bir yapıda olarak, karar/ahlak/vicdan mekanizmasında onun tarafından bir kukla olduğumuzdan bahsetmişsin.
Sorun yok.
İkinci seçenekteki köprü meselesinde, her 6 kişiden biri adamı (aşağı itmede ve) öldürmede yine aynı kararda sanırım, ve bunu belirleyen şeyin singular korteks olduğunu söylüyorsun?
Öyle ise, adamı öldürmemeyi tercih edenlerde bu korteks nerede peki? Onların anlayışları bu mu? (Kortekslerinin ahlaki yapısı adamın karşısında onu iteklemeden sus pus durmak mı?)
Sonuç olarak her iki kararda da vicdanımızı belirleyen bölgenin singular olduğunu söylerken, her 6 kişiden birinin adamı öldürmesi ile geri kalan 5'inin bunu yapmamayı seçmesi yine aynı şey, çünkü her iki durumda da bunu singular kontrol ediyor diyorsun. Takıldığım yer burası. - Cevap sahibi+1 yıl
Bir beyin cerrahının hayata kazandıracağı insan sayısı ile bir ray işçisinin kurtaracağı adam sayısı (?) kıyaslanamaz bile. Sıradan bir işçinin sayısı onbinlerce ise, beyin cerrahı 100 tanedir. Bu durum onların yetişme özelliklerinin ne kadar zorlu olduğunu gösterir. Nitelik kısmı onların ünvanları değil, hayata kazandıracakları insan sayısıydı.
Ebeveyn konusunda, bunu anlamamışsın. Annenin karşısındakiler sıradan 10 kişi değil.
Onlar öz kardeşlerin.
Sanırım bir daha yazmam.
Giriş yaptığımda gördüğüm 8 bildirim sayısını ikiye katlamandan korkuyorum.
Daha da fazla üstelemek yersiz. Ve bunu boş ver.
Sonuç olarak hepimiz öleceğiz. - +1 yıl
Singular korteksin bizi kontrol ettiğine dair bir şey söyledim fakat bizim bir kukla olduğumuza söylemedim. Sokağa normal kıyafetler ile değilde palyaço kostümü ile çıkmıyorsak bu singular korteks yüzündendir. Buradaki kontrol etme görüldüğü üzere tamamen bir kontrol değil. Fakat bu hiç kimsenin sokağa palyaço kostümü ile çıkmayacağının garantisini vermez (iri adamı aşağı itmeyen kişide de olduğu gibi). Ayrıca annenin karşısındakiler 10 kardeş olsaydı yine kararım değişmezdi. İstediğiniz gibi konuşmayı burada bitirelim. Zaman ayırdığınız için teşekkürler. İyi günler.
- Cevap sahibi+1 yıl
Kukla sözcüğü sadece bir kelime oyunuydu. Zevkim ve edebi yönüm tarafından şekillendirilmiş bir kelimeydi sadece, buna takılmanı istemezdim. Eleştiri niteliğinde veya küçük düşürücülük olarak algılanacağını bilseydim yazmazdım..
Singular korteksin işlevini sanırım iyice anladım. Ve anlatmak istediğinizi kavradım, bundan şüpheniz olmasın ya da bir burukluğunuz.
Bana kalırsa çoğunluğu seçenlerde mantıksal davranış yerine evrimsel süreç (davranışı) işliyor/çalışıyor. Sürüyü devam ettirme içgüdülerinin çoğunluktan yana olduğunu düşünmekten ve doğal olarak bunu mantıklı saymaktan yanalar. (haksız değiller)
Bir beden olarak düşünürsek elbette, 1 kişi 10 kişi etmez.
Belki de ruh, bilinç, akıl olarak düşünmeliyiz. Bunca konuşmamdaki kastım buydu sadece.
Zevkler ve renkler, tercihler tartışılmazmış nihayetinde.
Rica ederim, benim için bir zevkti.
Bilmukabele, iyi günler.
En İyi Cevaplar
- Xper 1 Yaş: 36+1 yıl
Soru fazlaca yetersiz olmakla beraber, aşılanmak istenen görüşü doğru çıkarmak için seçenekler (soruyu soran değil hazırladığı iddia edilenler için kastım) ile her türlü etkenin minimize edildiği bir durumdan insan psikolojisi ve seçimleri üzerinden insanlar hakkında yargı bildiriyor. Fazlaca kurgusal olduğundan genelin ortak seçenekte karar kılması şaşırtıcı olmamalı.
03 Yorumla- +1 yıl
Bu ahlak paradokslarını 60'lı yıllarda Philippa Foot ve Judith Jarvis adlı 2 felsefeci ortaya sürdü. Amaçları insanlara görüş aşılamak veya kendi görüşlerini doğru çıkarmak değil. Sorunun amacı, sizi kendinizle yüzleştirmektir. Zekanızı test etmek değil. Bu bir mantık ya da zeka sorusu değildir.
- +1 yıl
Dış etkenleri en alt seviyede tutup kişileri cam fanus içine almışcasına iki seçenekten biriyle yüzleştirip verilen karar üzerinden insanların psikolojik seçimleri üzerine yorum yapmaktaki amacı bu testi hazırlayanların önceden biliyor olmaları fakat diğer insanlarada göstermek isterken bunu sanki kendi tercihlerinden ötürü oluşan bir ikilemmiş gibi sunmaları pek bilimsel yaklaşım değil. Gerçek hayat bu kadar basit seçimlere indirgenemeyecek kadar karmaşık etkenler barındırmakta bu da kişilerin seçimlerini iki şıkka sınırlandıramayacak kadar seçenek doğurur.
1. Kolu çekmezdim kolu çekmessem sorumluluk bana ait değil , ama kolu çekersem hesap vermek durumundayım.
2. İri adamı itmezdim , ki buda cinayet olurdu , ya da iri adamı itecek kadar gücüm varsa treni durdurmayı denerdim :))00 Yorumla
Her halükarda beş kişinin olumunu seyretmekten daha az suçluluk duyarim. Kendim diğerinin ölümüne karar veremem.
00 Yorumla
Kızlar & Erkekler Ne Diyor?
Cevap
2Cevap
- Xper 4 Yaş: 30+1 yıl
Sabahın 6'sında bu soruyu cevaplayacak kafa yok bende.
00 Yorumla Rayların titreşiminden anlarlardı zaten tren geldiğini. :D
00 Yorumla- Xper 5 Yaş: 26+1 yıl
Çoğunluğu kurtarırdım
00 Yorumla - Xper 6 Yaş: 34 , eic 47%+1 yıl
Peki neden..
00 Yorumla
Detaylı bilgi
Bu paylaşımı beğenmene sevindik!
Kendi cevabını paylaşmak ister misin?
En İyi Cevaplar