Gençlik - Yalnızlık

Gizli Üye
Hani bazen bi köşeye çekilir de düşünürsün; ben neydim, neyim ve ne olacağım. Ben de düşündüm bunu. Yüreğimi bir korku, bir umutsuzluk kapladı ki sorma. Mazimde yatan yalnızlığı bir ben bilirim bir Allah. Şimdiki halimse pek farklı değil. Asıl sorun önümde, ileride, gelecekte; benim hayatımda...

Ufakken mutlu bir dünyam vardı benim bildiğim. Nice arkadşım, dostum vardı sevdiğim. Çocuktum, kafaya takmıyordum. Daha doğrusu neyin ne olduğunu bilmiyordum. Varsın sokakta oynayayım, haylazlık yapayım. Etrafımda dolaşan sıkıntılardan bihaber kendi dünyamda eğleniyordum.

Çocuktum, büyümüştüm. Yavaş yavaş yüzleşmeye başladım kendimce sıkıntılarla. Kendimi beğenmiyor, nefret ediyordum. Hep içime kapanıyor, gecenin karanlığına döküyordum gözyaşlarımı. Hiç sevenim olmadı. Hep sevdim, sevdim ama hiç sevilmedim. Her zaman arkadaşlarıma imrendim. Onlar hep kız arkadaşlarıyla eğleniyor, elele tutuşup okul çıkışı birşeyler yapıyorlardı. Kimseye belli etmek istemedim yalnızlığımı. Utanıyordum, aciz hissediyordum kendimi. Bir ben kalmıştım gecelerin kuytusunda bir de yalnızlığım. Yoktu kimsemiz; arkadaşımız, sevgilimiz, ahbabımız...



yalnızlık


Nice olaylarla devam ederken, hayat benden çalıyordu, kader farkında olmadan. Evet, çalıyordu. Gençliğimi. O sıralar çok isyan ediyordum. Ağlamayı da kendime yediremiyordum hani, ama tutamıyor yine ağlıyordum gizli gizli, geceleri. Namaz kılıyor, dualar ediyordum. İçimde hep bir umutsuzluk vardı, hep bir korku, bir yalnızlık. Lise hayatım boyunca hiç kız arkadaşım olmadı. Erkek arkadaşlarım vardı tabii ama onlar da sevgilileri gelince bizi satar giderlerdi...

Nice sıkıntılar geldi geçti; ölümler, hastalıklar, kazalar, yaralanmalar... Çok fırtınalara maruz kaldım, yıkılmadım; ama çok sarsıldım.

Çocuktum ve hala büyüyordum. Üniversite sınavından aldığım puanla bir yere yerleşemedim ilk sene. Nasıl moralim bozuk, nasıl ezik ve bitkin hissetmiştim o an kendimi. Kimsenin yüzüne bakamıyor, insan içine çıkamıyordum. Devamlı ne yapabileceğimi dşünüyordum. Hı, seçenekleri bile sıralamıştım: İstanbul'a gidip çalışmak, evden uzaklaşma, intihar vs. Evet, intihar üzerinde çok durdum. Ama bir sorun vardı: Ya sonra !.. Beni intihardan vazgeçiren inancım oldu. Namaz kılıyordum, kendimce ibadetlerimi yerine getiriyordum. Ee, intiharın büyük günah olduğunu da biliyordum. O an için intihar etmek mesele değildi benim için. Asıl sonrası korkuttu beni, vazgeçtim, katlandım, sabrettim...
"Nice olaylarla devam ederken, hayat benden çalıyordu, kader farkında olmadan"
Yüce Allah insana bi şekilde dayanma gücü veriyor, bir şekilde unutturuyor ya da acıları hafifletiyor. Yoksa bu dünyada yaşanmazdı. İkinci üniversite sınavında da pek iyi puan alamamıştım. O zamanın puanıyla 300 falandı. Trabzon'dan uzak yerleri yazdım ama çıkmadı. Ek yerleştirmede KTÜ yazdım, neyseki çıktı. Öyle önemli bir bölüm değil haa, 2 yıllık İşlet Bölümü. Yani sırf okumuş görünmek için, işte kıytırık bi bölüm.

Artık biraz umutlanmıştım sanki. İki yıllık da olsa üniversitliydim ya biraz havalandım mı ne sanki :) Dedim üniversite aşk yuvasıdır, mutlaka bir kız arkadaşım olur artık sonunda. Hı, talihsizlik mi dersiniz, beceriksizlik mi dersiniz yine bir tane kız arkadaş edinemedim. Kendime olan güvensizliğim, inançsızlığım kat be kat arttı.
yalnız erkek
Mezuniyete gidip gitmemekte karasızdım. Biliyordum ki herkes sevgilisiyle, eşiyle, dostuyla gelecek. Peki ya ben? Neyse sonunda gittim, ama erkenden bıraktım, döndüm.

Gençlikmiş. Ne gençliği be! Kendimi yaşlı, beceriksiz, yalnız, cahil, çirkin, aptal... hissediyordum. Hala kısmen öyle... Okulu dört yıllığa tamamladım. Yaşım yirmidört. Bana sorsan ölüme beş var. Yaşıtım birçok arkadaşım iş-güç sahibi oldular, evlendiler hatta çocuğu olan bile var... Düşünmesi bile çok güzel değil mi? Eee, tabi bizim arkamızda çok zengin dayımız, amcamız, babamız yok. Malum o orta halli hayatı yaşıyoruz. Bundan şikayetçi değilim. Helalinden olsun, orta halli olsun, hiç mühim değil. Allah'a şükür durumumuz kötü değil... Keşke güzel bir karım, mutlu bir yuvam ve bir işim olsa da fakir olsak... Ama çok da fakir değil yani :)

Neyse çocuktum, büyümüştüm; hala büyüyorum. Kendime olan inancım yok kadar... O eski günlerden pek bi farkım yok; yine arkadaşım yok, sevgilim yok, güvenim yok, tipim yok; bi sıradan bi işim var. Tek fark da bu zaten.

Artık ileriye baktığımda koskoca bir karanlık görüyorum. Bazen karanlığın ortalarında pembe pembe hayaller beliriyor. İnsanoğlu işte, hayal kurmadan duramıyor ki. Az da olsa tebessüm ettiren birşey varsa o da hayallerim. Başımı yastığa koyduğum, ellerimi semaya kaldırdığımda, kendimle başbaşa kaldığımda hep o hayallere heveslenir, sadece Allah'tan dilerim... Ama korkuyorum. Erkek adam korkar mı derseniz eğer evet, korkar. Ben korkuyorum. Yalnızlıkta, gelecekten, ölmekten... Bak, yine buğulandı ekran. Gözlerim hakim olamıyor pınarlarına. Gençliğim kayıp giderken avuçlarımdan, umutla bakamıyorum yarınlarıma...
Gençlik - Yalnızlık
57 Cevap