Uçurumun Eşiğinde

Zaknafein
Gözlerimi açtığımda öldüm mü acaba dedim? Gözlerim parlak, bembeyaz bir ışıkla kamaşıyordu. Fakat şıp şıp damlayan serumun sesi, bip bip öterek beynimi kemiren bir ses ve göğsümün altında atan kalbimin sesi ile ölmediğimi anladım. Gözlerimi parlak ışığın ötesine çevirdim ve bulunduğum ortamı kavramaya çalıştım. Hastane yatağında, kolumda serumla makinenin ritmik hale gelmiş sesi beyaz keten örtüler üzerinde yattığımı fark ettim.

Aklıma gelen ikinci soru buraya gelmeme neden olan olay veya olaylar serisini hatırlamakla ilgiliydi. Fakat daha acil halletmem gereken bir şey vardı. Ayağa kalktım, ayaklarımı kullanabildiğimi görmem gerekiyordu çünkü kalkana kadar tam olarak nasıl olduklarını hissetmiyordum. Tuvaletin yönünü kestirmeye çalışırken kapının olduğu yönden kısa bir çığlık ve yere düşen metal bir şeylerin sesi kafamda yankılandı. Kafamı kapının olduğu yöne çevirdiğimde şaşkınlık ile bana bakan hemşire ile göz göze geldim. Şaşkın bir ses tonu ile “yatakta yatıyor olman gerekiyor, sen nasıl kalktın?” diye sordu. Gülümseyerek “tuvaleti kullanmam gerekiyordu, hem bacaklarımı kullanıp kullanamadığımı görmem gerekiyordu” diye sakince cevapladım. Bana kızgın bir şekilde yaklaştı ve “sağ baldırında on altı dikiş, solda on üç dikiş, omzunda on beş dikiş, neredeyse akciğeri delmiş bıçak yarası, ayrıca yüzündeki onca çizik ve çürüğü saymıyorum bile ve sen tuvaleti arıyorsun demek” derken sesi her bir hecede şaşkınlık ve sinir ile daha da tiz çıkmaya başlamıştı. Gözlerimi devirerek “kendimi iyi hissediyorum ve hasta haklarına dayanarak tedaviyi ret ediyorum, lütfen çıkış işlemlerim için hazırlıklara başlayın ayrıca tuvaletin nerede olduğunu söylerseniz de memnun olurum” dedim. “Ne yazık ki doktor, şu an meşgul, kontrol için geldikten sonra neler olacağına bakarız, ayrıca tuvalet ihtiyacınız olduğunda yatağınızın sağında bulunan kırmızı düğme ile hastabakıcıyı çağırıp ondan yardım isteyebilirsiniz.” dedi. “Tek ricam telefonumu getirmeniz.” dediğimde. “Gidip polislere ayıldığınızı söyleyeyim o zaman, tüm kişisel eşyalarınız onlarda.” dedikten sonra döndü ve kapıdan çıktı.

macera gerilim
Bir dakika boyunca sabırla ayak seslerinin tamamen bitmesini bekledim. Kapı kulpunu çevirdim ve etrafı inceledim. Koridor boyunca yürümeye başladım iki taraflı altından ışık sızan kapılar gördüm. Koridorun sonuna doğru istediğim yeri bulmuştum. İçeri girdim ve tuvalet ihtiyacımı giderdim ve geldiğim yoldan geri döndüm, odaya döndüğümde kendimi halsiz hissettiğim için tekrar yatağa uzandım. Hemşire bana düşünecek çok şey bırakmıştı, kılıç yaralarının sebebi neydi, hastaneye nasıl gelmiştim, beni kendi halime bıraksalar ölecekken beni hastaneye getiren kişi veya kişiler kimdi, en önemlisi ise beni öldürmeye çalışan kişi kimdi?

Kafamda sorularla düşünürken kapının önünde bir ses işittim, kapı açıldı içeri bir doktor, benimle ilgilenen hemşire ve bir polis girdi. Doktor girdiğinde bakıp “ayaklanmışsın diye duydum” diyerek bir espri ile ortamı yumuşatmaya çalıştı. Gelip değerleri kontrol etti ve “kendini nasıl hissediyorsun” diye sordu. Yüzüne bakıp gülerek “ nasıl görünüyorum sence, bir an önce kalkmam lazım” diyerek dileğimi dile getirdim. Doktor “Polis seninle konuştuktan sonra tekrar kontrol edeceğim, durumun hakkında daha sonra karar vereceğim.” diyerekten, hemşire ile beraber dışarı çıktı.

Doktorla hemşire çıkar çıkmaz, polis sorularının hepsini sıraladı. Daha birçoğunu anlamadan cevapları beklemeye başladı. Yüzüne şaşkın şaşkın bakınca, “kısaca bu hale nasıl geldin, kimden şüpheleniyorsun” diye sordu. Yüzüne baktım, sanki bu sorular hakkında hiç düşünmemişim gibi, “ne yazık ki olay hakkında hiçbir şey hatırlamıyorum, olay öncesi ve olay sırasında neler olduğunu bilmiyorum, hafızamdan tamamen silinmiş gibi” diyerekten polisten kurtulmaya çalıştım. Polis sakladığım herhangi bir şey olup olmadığını anlamak için mimiklerime baktı “peki öyleyse, hatırladığın bir şey olursa haber ver…” dedikten sonra dönüp gidecekti ki, elindeki poşetten bir delil torbası çıkardı ve “hastanenin önüne bırakıldığınızda üzerinizde bulunlar” dedi, delil torbasını yatağın ayakucuna bıraktı ve beni düşüncelerimle baş başa bıraktı. Gözlerimi kapatıp düşüncelere daldım…
Uçurumun Eşiğinde
25 Cevap