Beklenmedik Ziyaretçi

Logan21
Sıcak bir yaz gecesi Deniz yatağa oturdu. Uyku tutmamıştı önceki birkaç gecede olduğu gibi. Sıcaktan mı yalnızlığın etkisinden miydi anlayamıyordu. Geçmişi düşünmek ona acıveriyordu bu yaz günü ona sanki bir karakış günüymüş gibi geliyordu. Selin’in cenazesinin üzerinden sadece birkaç gün geçmişti.

Herşey ılık bir ilkbahar akşamında başlamıştı. Deniz ormanlık alanda yüyürken görmüştü Leyla’sını yani Selin’i. Orman yolu bir göl kenarına kadar devam ediyordu. Selin de bu yönde ilerliyordu, karşısında bir iskele ve ufukta bir kayıkçı gördü. Kayıkçı kürekleri ağır ağır kıyıya doğru çekiyordu. Selin ve kayıkçı gitgide kıyıya yaklaşıyorlardı. Selin ve Deniz’in ilk karşılaşmaları işte o gün gerçekleşmişti. Deniz’in hala aklındaydı kıyıya doğru gelirken Selin’i ilk görüşü. İşte bu yüzden onu hasretle anıp günden güne soluyordu.

Eğer Deniz’in yerine Selin sağ olsaydı o da bunları Deniz için düşünmesi kuvvetle muhtemeldi. Deniz’in kayığı kıyıya vardığında Selin de iskelede oturmuş suya doğru bakıyordu. Su ayna yerine kullanılabilecek kadar berrak bir suydu ve bu zamanda bu kadar berrak bir su bulmak neredeyse imkansızdı. Hele ki onun yaşadığı yerde daha da bir imkansızdı. Genç balıkçı iskelede başı öne eğik bir durumda oturan Selin’i görünce selam verdi. Genç kadın kafasını kaldırarak bu selama bir karşılık verdi. Genç balıkçı Selin’e bir genç kız için bu akşam vaktinde burada ne aradığını sordu çünkü o buraların bu saatlerde tekinsiz olduğunu çok iyi biliyordu özellikle de bir kadın için. Ne yazık ki Selin de geri dönme şansının çok az olduğunu biliyordu çünkü yol çok uzakta kalmıştı artık.

deniz hikaye
İkisi iskeleden ayrılmalarından yaklaşık yarım saat sonra ormanın yakınındaki Deniz’in balıkçı kulübesine gittiler. Deniz eve girince önce uzun süredir yakmadığı sobayı itinayla yakmaya çalıştı fakat ilk denemesinde başırılı olamadı. Ormana doğru gidip biraz odun toplamaya karar verdi. Bu sırada Selin kulübede yalnız kalmıştı. Evi yavaşça incelemeye başladı bir oda ve bir salondan oluşan küçük bir yerdi. Salon aynı zamanda mutfak görevi de görmekteydi. Selin'in aklında hastalığı vardı, henüz günler önce kanser teşhisi konulmuştu. Doktorlara göre pek de vakti yoktu hani.

Selin tüm bunları düşünürken Deniz eve geldi, sobayı yaktıktan sonra Selin’le gece geç saatlere kadar konuştular. Ertesi sabah Selin uyandığında Deniz ortada yoktu onun balıkçı olduğunu hatırlaması biraz vakit aldı. O kadar çabuk kaynaşmışlardı ki Deniz’in sadece bir balıkçı olduğunu unutmuştu demek ki kendisi için sadece sıradan bir balıkçı değildi Deniz.

Vakit öğlene yaklaşırken Selin evi terkedip terketmeme konusunda kararsızdı hala. Deniz’e bir veda etmeden gidemeyeceğini pekala biliyordu ama hastalığı nedeniyle vakit de kaybetmemeliydi ve böylece bir süre daha evde kalmaya karar verdi. Saat akşam üzeri beş sularında Deniz eve geldi o geldiğinde Selin baygın bir şekilde yatıyordu. Deniz işte bu andan itibaren birşeylerin ters gideceğini iliklerinde hissediyordu. Sakince Selin’in yanına gidip onu zor da olsa ayıltmayı başardı. Selin’e neden böyle bayıldığını sorduğunda Selin hemen geçiştirivermişti. Selin’in bu tutumu Deniz’i gittikçe endişelendiriyordu. Deniz hayatında hiç kimse için bu kadar endişelenmemişti şu ana kadar.

Bu olayın üzerinden dört gün geçmişti, Deniz balıktan döndükten sonra Selin’i evde göremeyince çok şaşırdı ve üzüldü, Ona o kadar alışmıştı ki yokluğunda hayatına devam edemeyecek gibi hissediyordu. Gece boyunca ağlamaya devam etti.

"Selin'in aklında hastalığı vardı, henüz günler önce kanser teşhisi konulmuştu."


Ertesi sabah ormanda onu aramaya koyuldu fakat Selin’den iz yoktu ta ki ormanın iç kısımlarına geçene kadar. Deniz iyi bir balıkçı olduğu kadar aynı zamanda iyi bir izciydi. Ormanın derinliklerinde Selin’e ait izler buldu. Bu izleri takip etmeye başlayalı bir saat olduğunda aniden yağmur bastırdı. Artık Selin’in tüm ayak izleri de Selin’in kendisi gibi kayboldu. Daha fazla aramanın faydasız olduğunu düşünen Deniz yağmurun da getirdiği hüzünle kulubesine doğru yöneldi.

Bu sırada Selin ormanın derinliklerinde bir ağaç kovuğuna sığındı yağmur dinene kadar ve hala aklında Deniz vardı. Akşama doğru yağmur yerini güneşe ve berrak gökyüzüne bırakmıştı. Selin sakin bir şekilde kovuktan çıktı ve yürümeye başladı. Artık ormanın bittiği yere yaklaşıyordu neredeyse çünkü yağmur sonrası oluşan gök kuşağını görebiliyordu. Sonunda anayola çıkabilmişti. Deniz’le geçirdiği üç günü hatırladıkça kendini daha kötü hissediyor ve Tanrı’ya bu acıyı dindirmesi için her dakika dua etmeye başlamıştı bile.



deniz hikaye


Sarhoş sürücü Harun yol dasaatte yaklaşık yüz kırık km hızla ilerliyordu. Birkaç radarı zor atlatmıştı ve iki yayayı da az kalsın eziyordu. Harun son zamanlarda olanlardan dolayı sabaha kadar içmişti. Önce çalıştığı şirket iflas etmişti ve o da işsiz kalmıştı. İşsiz kalmasından birkaç gün sonra kendi evine yıldırım düşmüştü tek erkek çoçuğununun karısı olan Suzan’ı yıldırım düşmesi sonucu kaybetmişti. Geriye oğlu Yusuf kalmıştı onu çok seviyordu fakat gel gör ki kader onu da elinden almıştı yakın zamanda. Oğlu Yusuf da bir motorsiklet kazası sonucu ölmüştü. Tüm bunlar yüzünden meyhanede yakın dostu Sedat ile içmeye karar vermişlerdi. Meyhane’den dönerken Sedat Harun’u evine bırakmayı teklif etmişti fakat evine kendi gitmeyi tercih etmişti. Harun hızını iyiden iyiye artırmıştı Selin’e yaklaşırken sanki yolda daha önce karşılaştığı olaylardan ders almamış gibi bir hali vardı. Harun frene bastığında artık çok geçti. Range Rover Selin’e çarpmış ve cesedini üç beş metre öteye fırlatmıştı.

Harun artık dehşet içindeydi çünkü bir katil olmuştu. Ağlamaya başladı, polisler oraya gelene kadar aralıksız ağlayacaktı. Deniz klubesine yaklaştığında orda bekleyen birkaç kişi vardı onlardan biri ormanın bekçisiydi ve diğerleri de odunculardan olmalıydı çünkü ellerinde baltalar vardı. Hepsinin suratında üzgün bir ifade vardı. Deniz kullubesine vardığında Selin’in başına gelenleri öğrendi. Selin sarhoş bir sürücü tarafından ezilmişti.

Deniz için belki de hiçbirşey eskisi gibi olamayacaktı bu başına gelenden sonra. Anılardan sıyrılmayı başaran Deniz yavaşça ayağa kalktı tekrar o günü hatırlamak ona acı vermişti o kara haberi aldığı günü. Askıdan aldığı ceketini üzerine giyerek dışarı çıktı. Hava yaz günü olmasına rağmen oldukça serindi. Şafak sökerken bir mezarlığın önüne geldi birkaç mezarın yanından geçtikten sonra Selin’in mezarına ulaşmıştı. Selin’in mezarına bir gül bıraktı. En azından bu kadarını yapmalıyım diye düşündü kendi kendine ne ölüsü için ne de Selin’in kendisi için birşey yapmadığı farkederek. Sonra sessizce evine döndü. Gücü yettiği sürece aynı davranışı her gün şafak sökerken yaptı...
Beklenmedik Ziyaretçi
10 Cevap