Size bu yazımda bu harika yazardan ve bir eserinden bahsetmek istiyorum. Önce Amin Maalouf'u tanıtayım size. Tanıtmalıyım evet. Çünkü yazdıklarını anlamak ve özümsemek, yazarı tanımakla başlar. Alışkanlığımdır.. Kitaba başlamadan önce Önsözü ve varsa yazarı tanıtan bölümü mutlaka okurum.
Maalouf'un 1988'de yayımlanan ikinci romanı Semerkant (Samarcande) da coşkuyla karşılandı ve pek çok dile çevrildi. Maalouf'un sonraki kitapları da yine roman tarzındaydı: 1991'de yayımlanan Işık Bahçeleri (Les Jardins de Lumiére) ve 1992'de yayımlanan Beatrice'den Sonra Birinci Yüzyıl (Le premier siècle après Béatrice).
Amin Maalouf, 1993'te yayımlanan romanı Tanios Kayası (Le Rocher de Tanios) ile Goncourt Akademisi Edebiyat Ödülü'nü kazandı. 1996'da Doğunun Limanları (Les Echelles du Levant) adlı romanı ve 1998'de ise Ölümcül Kimlikler (Les Identités Meurtrières) adlı deneme kitabı piyasaya çıktı. Maalouf 2000'de Yüzüncü Ad - "Baldassare'nin Yolculuğu" (Le Périple de Baldassare) adlı romanını yayımladı.
Ayrıca 2002'de opera için yazdığı ve Finlandiyalı müzisyen Kaija Saariaho'nun bestelediği Uzaktan Aşk (L'Amour de loin) Maalouf'un ilk librettosudur. 2004'de yayımlanan Yolların Başlangıcı (Origines) adlı romanından sonra, 2006 yılında Adriana Mater adlı ikinci librettosunu yayınladı.
Amin Maalouf kitaplarında genellikle doğuya ait öğeleri çok iyi işlemektedir. Doğuya ait gelenek ve görenekleri kitaplarında mutlaka tanıtır. Bir çok kitabında Osmanlı-Türkiye üzerine yorumlara da rastlanmaktadır.
Ben bu kitaplar haricinde Maalouf'un arka planda kalmış fakat gerek yazınsal açıdan gerekse konu açısından etkileyici başka bir kitabından bahsedeceğim. Beatrice'den sonra birinci Yüzyıl, Amin Maalouf'un "kadın"ın önemi üzerine yazdığı bir eserdir. Büyüleyici ve masalsı bir anlatımla bize kendi düşüncesini aktarmıştır.
Kitabın konusu kısaca şöyle.. Dünya sadece erkek doğumunu olanaklı kılan bir ilaç keşfetmiştir. Kız çocukların doğmadığı bu dünyada şiddet olayları artmış ve Güney kesiminde iyice kendini göstermiştir.
Asırlar boyunca erkek çocuk doğumunu isteyen halklar artık arzularına kavuşmuştu. Fakat dünya tüm hızıyla bir felakete sürüklenmekteydi.
Dengesi bozulan bir dünyanın hikayesini yansıtan bu kitabı bir solukta okuyacaksınız.Ve tüm bu gelişmelere karşı dünyayı uyarmaya çalışan "Bilgeler Şebekesi"'nin bu felaketleri önlemek için neler yapacağına ve maalesef ki yapamayacağına tanık olacaksınız. Kadının dünya üzerindeki önemini anlatmak hiç bu kadar efsanevi ve maceralı olmamıştı.
İyi okumalar.
En İyi Cevaplar